Mululuğun da müziği var!

Çağımızın en yaygın sağlık sorunlarından olan depresyonda, özellikle grup müzikterapi çalışmaları sonrasında özbakımda, değerlilik ve işe yararlılık duygusunda, sosyal isteklilikte artma, intihar düşüncelerinde azalma gözlenmektedir.

Kanada’da Della Bela ve arkadaşlarının 2002 yılında yaptıkları bir müzik-beyin araştırmasında, Türk musikisinde rast, mahur, acemaşiran gibi makamlara tekabül eden majör makamların ve hızlı tempodaki ritimlerin beynin sol ön bölgesini uyardığı ve böylece mutluluk duygusunu artırdığı ortaya konmuştur.

Bu çalışma 9. y.y.da yaşamış Farabi’nin “rast makamı insanda safa ve neşe duygusunu artırır” şeklindeki tespitinin ne kadar yerinde olduğunu ortaya koyan önemli bir çalışmadır.

Şizofreni hastaları, biz yabancı değiliz, gelin şarkımızı birlikte söyleyelim…

Psikiyatrinin en önemli rahatsızlığı olan şizofreni rahatsızlığında müzikal aktiviteler yüz ifadesinde canlanma, vücut duruşunda ve görünümünde düzelme, kendine bakımda, konuşmada, girişimcilikte, işlevsellikte, dış dünyayla irtibatta artma etkisine sahiptirler.

Müzikterapi şizofreni hastalarının davranışlarını disipline etmektedir.

Ayrıca damgalanmanın önüne geçilmesinde etkili olmaktadır.

Kaygılanmayın müziğiniz sizinledir…

Uygun müzik ve müzikal aktiviteler, panik bozukluğu, sosyal fobi, kaygı bozukluğu, takıntı hastalığı, örselenme sonrası stres bozukluğu gibi hastalıklarda yükselen stres hormonlarının seviyesini düşürmektedir.

Bu hastalıklar esnasında vücutta beliren kas gerginliği, kalp hızında artış, solunum zorluğu, deri ısısında azalma bulgularını normale gelmesini sağlayarak, sempatik sinir sisteminin devre dışı kalmasına yardımcı olur.

Seanslarda relaksasyonu sağlamak için bir müziğin belirlendiği, korkulan ve sıkıntı duyulan ortamlarda bu müziğin dinletildiği ‘müzikal şartlanma modeli’ özellikle kaygı bozukluklarında etkin bir müzikle tedavi yöntemidir.

Kopun alkolden, uyuşturucudan, müzik bağlasın bizi…

Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı… Dünyanın baş etmede zorlandıkları toplumsal sorunların başında gelmektedir. Uyuşturucu kullanımı bugün 11 yaşına kadar inmiştir. İlaç tedavisi ve terapiler çoğu zaman istenilen sonuçlara ulaşmada yetersiz olmaktadır. Bunun için bugün ki klasik tedavilerin güçlendirilmesi gerekmektedir.

Uyuşturucuyu bırakabilmenin birinci kuralı bırakılabileceğine inanabilmektir. Müzikterapi, kişinin kendine saygısını artırmakta ve bırakma konusunda cesaretlendirmektedir.

Grup müzikterapi çalışmaları uyuşturucu kullananlardaki sosyal dışlanmışlığı önlemekte, kendini ifade etme imkânı yaratmaktadır.

Müzikal aktiviteler sayesinde yeni bir çevreye kavuşmakta, sosyal etkinlikleri artmakta ve böylelikle uyuşturucu çevresinden uzaklaşabilmektedir.

Şarkılar unutturmaz...

Bunama, unutkanlığın yanında davranış problemleri, kişilik değişiklikleri, psikolojik bozukluklar ve sosyal uyum sorunlarıyla seyreden bir tablodur.

2005’de yapılan sekizinci dünya biyolojik psikiyatri kongresinde müzikterapi Alzheimer hastalığı ve diğer bunama rahatsızlıklarında en etkili terapi yöntemi olarak gösterilmiştir. Etkinlilikte ilaç tedavisinin bile önüne geçebileceği iddia edilmiştir. Bu ilaç tedavisini daha etkin hale getirmektedir.

Gerçekten de bunama hastalarında yapılan müzikterapi çalışmalarında görülmüştür ki, sosyal iletişim ve değerlilik duygusu artmaktadır. Bunama hastalarının ve bunama hastalarına bakan insanların en çok muzdarip oldukları huzursuzluk, gezinme ve saldırma gibi amaçsız davranışlar müzikal etkinliklerle azalmaktadır.

Uyku kalitesi düzelme olmakta, hafıza güçlenmekte, hatırlama güçlenmektedir. Dans gibi müzikal aktiviteler kas gücünün ve kendilerine güven duygusunun artmasını sağlamaktadır.

Dikkat-konsantrasyon ve bellek fonksiyonlarını düzenlemekte, uyku kalitesini artırmaktadır.

Müzikterapi ile yeniden hayata…

Özürlü kişilerde kas gücünü artırmak, psikososyal becerilerin yeniden kazanılmasını sağlamak, tedaviye uyumu artırmak için müzikle tedavi çok etkili olmaktadır. Felçlerde, kas hastalıklarında, Parkinson hastalığında, nörolojik ve psikolojik baş ağrıları ve vücut ağrılarında, şeker hastalığında, kalp-damar hastalıklarında, alerjik hastalıklarda, astım benzeri solunum sistemi hastalıklarında, psikosomatik hastalıklarda, spastik kişilerde, doğuştan kalça çıkığı olanlarda, fiziksel gücü, motivasyonu, kendini iyi hissetme duygusunu, yaşama gücünü artırmada, bedeni ve beyni rahatlatmakta etkili olmaktadır.

Cerrahlardan korkmayın onlar artık müzikle ameliyat edecekler…

Ameliyatlarda, yoğun bakım ünitelerinde, koma hastalarında, cerrahi işlemler sırasında müzik kullanılmaktadır. Müzik bu durumlarda stres hormonlarını azaltmakta, korkuyu ve kaygıyı azaltmaktadır.

Annelerimize bir hediye de bizden; ‘Müzikterapi’…

Bazı gelişmiş ülkelerde anne adayları hamilelik boyunca bir müzikterapistle çalışmakta ve müzik sayesinde rahat doğum yapması sağlanmaktadır.

Böyle çalışmayı kim istemez ki?

Çalışanların %20’sinden fazlası iş performanslarını etkileyen kişisel problemlere sahip olabilmektedir. İşe devamsızlıkların % 30’u ve işten ayrılmaların % 66’sı çalışanların kişisel sorunları ile ilişkilidir.

Yaşanan psikolojik sorunlar sebebi ile ortaya çıkan işgücü kaybı % 33 civarındadır.

 Çeşitli psikolojik sorunlara sahip çalışanlar ortalama bir çalışandan % 25 daha az  üretken olmaktadır. Bu durumda işyerinde stresi azaltmaya yönelik çalışmalar işverenlere programlara yaptıkları yatırım miktarının 5-16 katı oranında tasarruf etmelerini sağlamaktadır. Müzikle tedavi relaksasyon, motivasyon, dikkat ve konsantrasyon, hafıza, kişisel gelişim, problem çözme yeteneğin üzerinde olumlu etkileri sayesinde işyeri stresini azaltmaktadır.

 
Türkiye’de ilk defa Dr. Adnan Çoban’ın gündeme getirdiği ‘Medikal Müzik’ uygulamaları, çalışılan alanda müziği stresi azaltmada etkin kılmaya yönelik. Çalışan insanları rahatlatabilecek müziğin beyin haritası ve nörobiyofidbek yöntemiyle belirlenmesi prensibine dayanan ‘Medikal Müzik’, zaman ve işgücü kaybı olmaksızın stres yönetimi sğalayan çağdaş bir yöntem.

TÜTEM olarak arzumuz ve idealimiz, Farabilerden, Razilerden, İbni Sinalardan, ElKındilerden, Gevrekzade Hasan Efendilerden , Şuuri Hasan Efendilerden bize miras kalan ve geleneksel hekim anlayışımızı sembolize eden müzikle tedaviyi daha ileriye götürmektir.

Sultan Veled ne güzel özetlemiş meseleyi;
Sema safa, cana şifa, ruha gıdadır.
TÜTEM’den cana şifa nağmeler…


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:20 Nisan 2006

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.