Evlilik bir genin okyanusa açılması gibidir

Türkiye'nin yetiştirdiği önemli bilim insanlarından biri olan Üsküdar Üniversitesi kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan'la evlilik ve eş seçimini konuşmak üzere buluştuk.

Prof. Dr. Nevzat Tarhana evleniyoruz ama nerede iyi nerede hata yapıyoruz diye sorduk. Tarhan, evlilik kurumunu bir federasyona benzetti. Bize de evlilikte mutluluğun yol­larını anlattı.

Eş seçiminde ne gibi kriterlere dik­kat edilmeli? Kriter gerekli mi, ya da kriter mevzu bahis olduğunda o evli­lik aşk evliliği olmaktan çıkar mı?

İnsanın hayatında önemli iki tasarruf vardır. Biri eş seçimi, biri de meslek se­çimi. Bu iki tasarrufta da muhakkak belli ölçütlerin olması gerekir. Bu ölçütlerin olması da aşka mani değildir. Aksine, bu ölçütler aşkın uzun vadeli olmasını sağ­lar. Her iyi evlilik, iyi bir aşkla mı başlar, iyi bir aşkla mı devam eder? Aşk iyi ev­liliğin sebebi midir, sonucu mudur? Bu soruları sorduğumuzda birbirine aşık ola­rak evlenen kişiler; iyi iş birlikleri de kurabiliyorlarsa iyi aşıklar olabilirler. İşbirliği kuramazsanız, o aşk da buharlaşır. Ömür boyu süren aşklar, işte bu iyi işbirliklerinin sonucunda ortaya çıkıyor. Eş kriterleri iyi işbirliği kurmanın kriterleridir. tarhandergi

Evlilik yaşı var mı? Ruhsal olgunlu­ğa erişmeden evlilik doğru mu? Peki ruhsal olgunluk mümkün mü?

Nasıl ki bir öğrencinin okula başla­ması için, öğrenci olgunluğu gerekiyorsa; evlilikte de eş olgunluğu gerekir. Mesela, evlilik olgunluğuna erişmeden evlenen bir erkek, üç ay sonra: 'Benim kendi haya­tım var. bana sakın karışma diyebiliyor. Bu tür söylemlerin geçtiği evlilikler, ortak alan bilinci ya da 'biz' bilincini oluştura- mayan evliliklerdir, ideal evliliklerde 'biz' bilinci oluşmalıdır. Herkesin kendi özel alanları da vardır ama ortak alanları da olmalıdır. Evlilik iki ayrı cumhuriyetin fe­derasyon kurmasıdır. Evlilik, iki tarafın birbirlerinin kişiliklerini yok sayması de­mek değildir. Ortak hareket edebilmek demektir. Kendisini ve ilişkisini yönete­bilecek seviyeye gelmiş olanlar, evlilik olgunluğuna ulaşmış insanlardır. Bu ko­nuda mevcut testler ve ölçekler de var. Benim de 'Evlilik Niyet Sözleşmesi' adını verdiğim bir sözleşme var. iki taraf da ev­liliği içselleştirebilecek durumda, bu söz­leşmeye imza atabilecek olgunluktalar ise evlenmekten korkmasınlar.

Evlilikte, eşler arasında 'tahammül' ve 'katlanma' gibi sözcükler aslında hangi durumlara işaret ediyor? Do­ğal mı bu kelimelerin kullanılması?

'Sen benim imtihanımsın, senin sayen­de cenneti kazanacağım' diyenler de var mesela. Evlilik sürecinde tarafların, bir takım hareketlerine yahut özelliklerine ta­hammül edebilmesi gerekebilir. Bu insan ilişkilerinde de böyledir, insanların hayat­ları düz çizgilerden ibaret değildir. İnişler, çıkışlar ve yokuşlar vardır. Evlilik bir dağa çıkmak gibiyse; o yolda sadece çiçekler yoktur. Taşlar, çukurlar, tepeler de vardır. Bunları aşmak gerekir. Böyle durumlarla karşılaşıldığında, el ele vermek gerekir. İçinde sevgi olan tahammül faydalıdır.

İdeal evlilik uğruna kişisel özellikler zaman zaman göz ardı ediliyor. Evlen­meden önce eş adayları birbirlerinin kişisel özelliklerini nasıl anlayabilir?

Tabii bunlar yüzde 100 anlaşılmıyor. Ama bir insan %70-80 bu kişi bana göre­dir diyebiliyorsa; 'Bismillah' deyip gitmesi gerekir. Kişilik özelliklerin anlaşılabilmesi için kişisel alanlara bakmak gerekir. Kişilik özellikleri birlikte yaşamaya uygun mu. ona bakılmalı. O kişinin şu andaki yaşam stili­ne, sorun çözme stiline bakılmalı. Gelecek vizyonun da ortak olması gerekir. Bu üç alanda benzerlik önemli. Özgeçmişlerinde, ortak ilgi alanlarının da çok olması gerekir. Kişilik özelliklerinden çok bu ortak alanlar önemli. Bazen bakıyorsunuz iki zıt kişilik de çok mutlu evliliklerini sürdürebiliyorlar.

Flörtsüz tanışmanın ve tanımanın alternatif bir yolu mümkün mü?

Flörtsüz evlilik, tamamen şansa bağ­lıdır. Ama flört evliliğin olmazsa olmaz şartı değildir. Kaldı ki flörtöz evliliklerde, kişiler gerçek karakterlerini gizliyorlar. Flörtte kendini sergileme, ifade etme ve beğendirme ihtiyacı vardır. Flörtöz evli­likler genellikle bilgi saklayan ilişkilerdir. Evlikten sonra birden değişme, eşlerin birbirlerini tanıyamaması da flörtün bu boyutunu ifade eder. Flörtöz ilişki için­de, ahlaki standartlar ve dürüstlük varsa, bunlar geçerli değildir tabi. Flört dönemi bizim kültürümüzdeki nişanlılık kavramıyla benziyor mu? Bizim kültürümüzde nişanlılık bu ihtiya­cı karşılamak için vardır. Nişanlılık ilişkinin görev tanımıdır. Hayatı birleştirme niyeti olmadan, sadece gönül eğlendirmek için girilen ilişkiler ahlaki değildir. Bu tür flör­töz ilişkilerin faturası da genellikle kızlara çıkıyor. Çünkü erkeklerin, aynı anda birden fazla flörtü olabiliyor. Toplumumuz için birer rol model olan dizi karakterlerinde de bunlar gözlemlenebilir. İçinde evlilik amacı taşımayan flörtöz ilişkiler bencilcedir, tehlikelidir. Sadece erkeğin gönül eğlendirmesine hizmet eder. Bu nedenle, kumar oynamak gibidir. Bunu genç erkek ve kızların bilmesi gerekir.

İdeal Eşin Temel Ölçütü İdeal İnsandır

İdeal evlilik gibi bir ifade doğru mu? Dayatılan ideal evlilik mefhumu sağ­lıklı mı?

İdeal evlilikte ideal eş vardır. İdeal eşin temel ölçütü ideal insandır. İdeal insanın temel ölçütüyse iyi insandır. İyi bir insan­sa ve öyle biliniyorsa, iyi bir eş de olur. iyi insan, insani değerleri yüksek olan insan­dır. Bir erkek, çok zengin olabilir. Ama iyi bir eş ve iyi bir baba olamayabilir.

Maddiyat evliliği nasıl etkiliyor?

Evliliklerde belli başlı sorun alanları vardır. Bunlar; çocukların eğitimi, yakın akraba evliliği ve paranın kullanılmasıdır. Burada genel kaynak yönetimi kuralları geçerlidir. Sınırlı kaynakların, sınırsız he­defler için kullanılması hedeflenir, insan ilişkilerinde de psikolojik ve sosyal ser­mayeler vardır. Bu sermayelerin haya­tımız içinde dengeli ve adil bir biçimde kullanılması gerekir. O nedenle, insan iliş­kilerinde adalet duygusu çok önemlidir. İnsan hayatında sevgi ve disiplin ölçülü olmalıdır. Sevgi ve disiplinin dini termino­lojideki karşılığı merhamet ve adalettir. Maddiyat konusuna gelirsek, parayı da adaletli kullanmak gerekir. Sosyal ve psi­kolojik sermayeyi de adaletli kullanmak gerekir. Ama evlilikte tüm bunlar bir bü­tündür, para tek ayak değildir.  

Evlilik yaşlarının ilerlemesi ve dün­yamızın giderek kirlenmesi, genetik hastalıklarla doğan çocuk sayısında artışa sebep oluyor. Engelli bir çocu­ğa sahip evliliklerin yaşamsal geçer­liliği kayboluyor. Bu tür durumlarla karşılaşan eşler ne yapmalı?

Yapılan araştırmalara göre 60'lı yıllar ve günümüz arasında, otizm oranlarında 10 misli artış var. Bu artışların sebebiyse DNA hasarlı bir çevreyle yaşıyor olma­mız. Elektromanyetik alanlar, beslenme biçimlerimiz, hızlı yaşamak gibi durumlar, insanı doğal ritminin dışında yaşamaya itiyor. Doğal ritmimizin dışına çıktığımız için DNA'larımız protein üretmekte zor­lanıyor ve hasarlar oluşuyor. Günümüzde birçok hastalığın sebebi yaşam ve bes­lenme stilleridir. Engelli ya da otistik bir çocuğu olanlar, çocuklarını muhakkak bir uzmanla büyütmeliler. O çocuğa sadece sevgi yetmez, özel eğitim almaları gerek­lidir. Bu çocuklar küçük yaşta fark edilirse, kişiye özel bir zihinsel model gerçekleş­tirilir. Bu durumda çocuklar daha sağlıklı büyüyeceklerdir.

Büyük şehirlerde, büyük hayatlar yaşanıyor. Birlikte yemek yiyememe- yen, vakit geçiremeyen, konuşama­yan çiftler hakkıyla bir şeyi paylaşamıyorken, aynı hayatı paylaşmaları nasıl mümkün oluyor? Büyük şehirlerde büyük hayatlar yaşa­nıyor, bu doğru. Tabii büyük sorunlar da yaşanıyor. Aslında bunun için sihirli bir formül var: Nitelikli beraberlik. Günümüz­de zaman az. Çiftler 10 dakika bir ara­ya gelebiliyorlarsa; sevgi dolu bir bakış, birkaç güzel söz ve bir tebessümü birbir­lerine çok görmemelidirler. Beklemediği bir anda elini tutmak, sevgi sözcükleri söylemek nitelikli beraberliği oluşturuyor. Nitelikli beraberlikler büyük hayatların, büyük tehlikelerini azaltır.

Ayrılma ahlakı nasıl olmalı? Ayrılma ahlakı önemli ama evliliği sür­dürmek esas olmalı. Evlilik bir geminin okyanusa açılması gibidir. Okyanusun ortasında ben bırakıyorum, gidiyorum diyemezsiniz. Bir sorumluluğu vardır bu işin. Ama kaçınılmaz olarak bırakmanız gerekiyorsa, elinizden gelen her şeyi yap­mışsanız, ayrılık bir sonuç olarak ortaya çıkar. Boşanma bir seçenek olmamalı. En ufak tartışmada, boşanalım derseniz, o evlilik yürümez. Karı-kocalıktan boşan­ma olabilir ama anne babalıktan boşa- namazsınız. Böyle olursa çocuklarda ge­lecekle ilgili güven oluşur. Anne babalar çocuklarına; 'Sizin iyiliğiniz için bir araya geleceğiz' mesajını vermeliler. Bu mesaj ayrılma ahlakına uygundur. Eşler çocuk­larının geleceği için insani ilişkilerini de­vam ettirebilirler. Bu ahlaki duruşu olan bir ayrılmadır. Ama maalesef duygu te­melli boşanmalarda bu gerçekleşemiyor. Ahlaki normları olmayan boşanmalar, ki­şileri üçüncü sayfa cinayetlerine götürür.

AYSHA DERGİSİ


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:06 Ağustos 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.