Antik çağda yaşayanların dünyası

Günümüzde, astronotlar her 90 dakikada bir Dünya'nın etrafında dönüp, gezegenimizin coğrafi yapısını ve büyüklüğünü kendi gözleriyle görebiliyor.

Günümüzde, astronotlar her 90 dakikada bir Dünya'nın etrafında dönüp, gezegenimizin coğrafi yapısını ve büyüklüğünü kendi gözleriyle görebiliyor.

antikcagAncak antik Yunan ve Romalı araştırmacılar için yaşadıkları gezegenin büyüklüğünü ve şeklini tahmin etmek çok zordu. Ayrıca iki halkın bu soruna yaklaşımı da farklıydı. Felsefeye önem veren Yunanlar Dünya'yı yıldızlara bakarak ölçüyordu. Yol yapan pratik Romalılarsa kilometre taşlarıyla. Yunan coğrafyacı Strabo "Duyularımızın ve tecrübelerimizin gösterdiği üzere yaşadığımız Dünya bir ada. Karanın sınırlarına ulaştığımız her yerde karşımıza deniz çıkıyor ve biz bu denize 'Oceanus' adını veriyoruz. Tecrübelerimizin bize öğretemediği durumlarda ise mantığımız bize yol gösteriyor." diye yazmıştı. Strabo'nun bu sözleri, 5 Ocak'a kadar Manhattan'daki Antik Dünya Çalışmaları Enstitüsü'nde devam edecek olan "Uzayı Ölçmek ve Haritalamak: Antik Yunan ve Roma'da Coğrafi Bilgi" isimli yeni bir sergide ziyaretçilerin karşısına çıkıyor. Yunan-Roman coğrafya anlayışını bize sunan sergi, 40'tan fazla parçayı da bir araya getiriyor. Bunlar arasında sanat eserleri ve çömleklerin yanı sıra klasik metinlere dayanan haritalar da var. Orijinal haritaların ise neredeyse hepsi yok olmuş. Sergidekiler Orta Çağ ve Rönesans döneminde, Yunan ve Romalıların tasvirlerine dayanılarak çizilmiş olanlar. Dante'nin cehennemin dokuz katına gerçekleştirdiği seyahatten çok daha öncesine giden klasik cehennem kavramlarını araştıran Rober ta Casagrande -K im, "Coğrafya haritalardan ibaret değildir. Haritaların bilişsel bir yönü de vardır" diyor. Plato'ya göre Sokrates, dünyanın büyük olduğunu ve Cebelitarık ile Kafkas Dağları arasında hayatını sürdürenlerin "tıpkı karıncalar ve kurbağaların göl kenarlarında yaşaması gibi , deniz kenarlarında yaşadıklarını" ve diğer pek çok insanın farklı bölgelerde ikamet ettiğini yazmıştı . Yunan yaklaşımındaki ilk gelişmelerden biri , Aristo'nun M.Ö. 4'üncü yüzyılda dünyanın yuvarlak olduğunu keşfetmesiydi. Bunu, ay tutulmasına, ufuk çizgisinde gemilerin ilk olarak gövdesinin kaybolmasına ve kişinin kuzeye ve güneye giderken yıldızların yer değiştirmesine dayandırmıştı. M.Ö. 3'üncü yüzyılda İskenderiye'de bir kütüphaneci olan Eratosthenes, geometri kullanarak Mısır'da uzak bir alanda oluşan gölgenin eş zamanlı açısı ile dünyanın büyüklüğünü ölçtü. Üstelik bu ölçüm, Dünya'nın çevresine dair son derece doğru bir ölçü verdi. Böylece, haberdar oldukları Dünya'nın (birbirine bağlı olan Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları), bilinmeyen toprakların yalnızca bir kısmı olduğunu anladılar. Yunanlar ve Romalılar, Kuzey Kutup Dairesi, kuzey ılıman kuşağı, sıcak Yengeç Dönencesi, güney ılıman kuşağı ve Güney Kutbu'nu tespit ettiler. Sergide ilk galerinin duvarlarına, yaklaşık yedi metre uzunluğunda ve yarım metre yüksekliğinde olan, Roma haritacılığının bir zamanlar ne kadar pratik ve kusursuz olduğunu gösteren Peutinger Haritası'nın dijital bir kopyası yansıtılıyor. Harita, İngiltere'den Hindistan’a imparatorluğun yollarını, şehirlerini, limanlarını ve kalelerini gösteriyor. Çalakalem çizilmiş ağaçlar ise Almanya'daki ormanları gösteriyor. Topografya minimal, yollar alabildiğine geniş ve kentler sembolik duvarlar ve kulelerle gösteriliyor. Haritanın ilk kopyalarından biri, 17'nci yüzyılda ortaya çıktı ve yıllarca Hapsburglu bir diplomat ve harita koleksiyoncusu olan Konrad Peutinger'de kaldı. Harita Avusturya Milli Kütüphanesi'nde. Kuzey Carolina Üniversitesi'nden tarihçi Richard J. A. Talbert, muhtemelen M.S. dördüncü yüzyıldan kalma olan haritanın, imparatorun misafirlerini etkilemek amacıyla yapılmış olabileceğini söylüyor. Antik Yunanlıların en etkili isimlerinden biri ise M.S. ikinci yüzyı lda İskenderiye Kütüphanesi'nin en öneml i araştırmacılarından biri olan Claudium Ptolemy'di. Ptolemy'nin "Geographia"sı, antik topraklar ve şehirlerle ilgili çok sayıda bilgi vermiş, ayrıca Rönesans kartograflarının dünyanın ilk modern haritaları olan ve birkaç yüzyıl boyunca kullanılan "Mappa mundi" haritalarını yapmasına yardımcı olmuştu. Ptolemy'nin hataları bile etkiliydi. Eratosthenes'in Dünya'nın büyüklüğüyle ilgili daha isabetli olan tahminlerini kullanmak yerine daha küçük bir Dünya öngördü. Yüz yıllar sonra Ptolemy'nin tahminlerine göre Avrupa'dan batıya doğru giderek Japonya veya Çin'e gitmeye çalışan Kolomb, karşısında hiç beklemediği Amerika kıtasını bulmuştu. Bu yüzden Yunan-Roman coğrafyasının yeniden keşfedilmesi, Batı'yı sömürgeciliği çağına teşvik etti. Ve 1492'nin ardından haritası çıkarılacak yeni dünyalar keşfedildi. Sergi notları bize, iki yüzyıl içinde "antik coğrafya bilgisinin ve harita stillerinin üstünlüğünün sona erdiğini gösteriyor" gösteriyor. Elbette yeni keşifler ve teknolojiler, Yunan-Roman coğrafyasını zaman aşımına uğrattı. Ancak bu coğrafyanın nüfuzu, dünyaya bakış şeklimizi de değiştirdi. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:14 Ekim 2013Yayınlanma Tarihi:22 Ekim 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.