Tek yaşamanın cazibesi gittikçe artıyor

Sohbet etmek isteyen yalnızlar kedileri ve kendileriyle konuşuyor. Tek başına yaşamanın dayanılmaz cazibesi gittikçe artıyor.

Sohbet etmek isteyen yalnızlar kedileri ve kendileriyle konuşuyor. Tek başına yaşamanın dayanılmaz cazibesi gittikçe artıyor.

Bireysellik çağında yaşadığımıza dair herhangi bir kuşkunuz varsa, konut sektörüyle ilgili verilere bakmanız yeterli. İnsanlar binlerce yıl boyunca mağaralarda, çamurdan yapılmış kulübelerde ve evlerde bir arada yaşadı. Ancak bu günlerde, her dört Amerikan hanesinden biri, tek başına yaşayan kişiler tarafından işgal edilmiş durumda. Yalnızlar bölgesi Manhattan'da, bu oran her iki kişide bir. Almanya, Fransa ve İngiltere'de tek başına yaşayan kişilerin sayısı ABD'dekinden daha yüksek. Japonya'da da. New York Üniversitesi'nden Sosyolog Eric Klineberg, geçenlerde "Yalnız Olmak: Yalnız Yaşamanın Muhteşem Yükselişi ve Cazibesi" isimli bir kitap yayınladı. Kitap, Klineberg'in "insanoğlunun yaşamak için yeni yollar geliştirdiğini gösteren inanılmaz bir toplumsal deney" dediği "evcil bencilliğe" övgüler düzüyor. Geçen sonbaharda Atlantic dergisinin kapak hikayesi bekâr kadınların yükselişini ele aldı. Makalenin yazarı Kate Bolick, New York'taki kadınlara ayrılan Barbizon Hotel'i yad etti ve kendini yalnız yaşamaya adamış kadınlar için açılan Amsterdam'daki bir konut sitesine gitti. 40'lı yaşlarına yaklaşan ve Brooklyn Heights'ta kendine ait bir dairesi olan Bolick, "Yalnız yaşayanlara hayrandım. Ben de yalnız yaşamak istiyordum" diyor. Doğru, yalnız yaşamanın faydaları saymakla bitmez: İstediğiniz saatte eve girip çıkma özgürlüğü; hareketli bir dünyada kafa dinlemek için gerekli olan mekân ve yalnızlık; yatağın tek sahibi olma. Yine de tek kişilik evler, bir takım tuhaflıkları da beraberinde getirir. Yalnız yaşamak bir bakıma kendini koyvermektir. Tek başına yaşayan kişi, tuhaf alışkanlıklarının tadını çıkarmakta özgürdür, ki buna "Gizli Bekâr Davranışı" dendiği de olur. Gecenin 2'sinde çıplak bir şekilde mutfakta dikilirken kavanozdan fıstık ezmesi yemek mi istediniz? Kim karışır? Kuzey Carolina'da iki odalı bir dairesi olan 28 yaşındaki öğretmen Amy Kennedy, bunu "toplumsal kontrol ve kısıtlamalar" olmadan yaşamak olarak adlandırıyor. Yalnız yaşamanın fark edilebilir etkileri olduğunu söylüyor ve "Altı yıldır yalnız yaşıyorum. Git gide tuhaflaşıyorum" diyor. Evdeki tuhaflıkları arasında şunlar var: Televizyon reklamları sırasında olduğu yerde koşmak; kahvaltı hazırlarken kendi kendine Fransızca konuşmak ve duşta Journey şarkıları söylemek. Kennedy, "Bütün daire odanız oluyor. Mutfak masasının üzerinde sutyenimi bıraktıysam çok umursamıyorum." diyor. Bolick ise kendi deneyimlerine dayanarak yalnız yaşayanların esnek bir çalışma tarzı geliştirdiğini söylüyor. "7 gün 24 saat çalışabiliyorum ve bulaşıkları günlerce yıkamadığım oluyor" diyor. Rod Sherwood'ın yalnız yaşamaya borçlu olduğu tuhaf davranışları, uyku düzeninin etrafında dönüyor. Brooklyn'deki evinden çalışan 40 yaşındaki menajer ve müzik yapımcısı Sherwood, "Bir gece saat 2'de yattıysam, ertesi gece daha geç, ve sonraki gece daha da geç yatarım. Sonunda sabaha karşı uyumaya başlarım" diyor. 70 yaşındaki Ronni Bennett yaşlanma üzerine bir blog (timegoesby.net) yazıyor. 10 yıllık bir süre haricinde, hayatının yetişkin olarak geçirdiği kısmında yalnız yaşadı. Bennett, geliştirdiği klasik yalnızyaşama alışkanlıklarından biri hakkında "Banyo kapısını asla kapatmam" diyor. O kapıyı açık bırakmanın "çoğunlukla hayatınızda hiçbir fark yaratmayan küçük alışkanlıklardan biri" diye devam ediyor. Ancak Portland, Oregon'daki iki odalı evinde misafir geldiğinde kapıyı kapatması gerektiğini hatırlayabilmesi için çok çaba harcadığını söylüyor. Birçokları gibi Bennett da kendi kendine (kedisiyle desek daha doğru olur) konuşuyor. "Yazarken, aklımdan geçenleri önce ona söylüyorum. O da, gerçekten dinliyormuş gibi yapıyor" diyor. Diğerleri de, en tuhaf şeylerin mutfakta ortaya çıktığını ifade ediyor. Yemek yemek, kişisel, hatta oldukça içedönük bir eylem olabilir. Ve bir ev arkadaşının yokluğunda yiyeceklere karşı sıra dışı davranışlar geliştirilebilir. Sütü kutusundan içmek gibi. 40 yaşlarında bir bilgisayar programcısı olan ve Manhattan'da bir çatı katı dairesinde yaşayan Steve Zimmer, "Sizin 'öğün' diye yediklerinizi ben çok nadir yerim" diyor. Düzenli öğünlere ve yemek saatlerine bağlı kalmak yerine, saatte "6- 7 kez" mutfağa uğrayarak buzdolabına yöneliyor. Çoğunlukla da kahvaltılık gevreklerle besleniyor. Dergi yazarlığı yapan Bolick, genelde kuruyemişle besleniyor. Bu tuhaflığı, Los Angeles'te yaşarken evini evli bir çiftle paylaştığı sırada ona özellikle belirtilmiş. Bolick, çiftin erkek üyesinin kendisine bir deprem olursa bundan etkilenmeyeceğini söylediğini ifade ediyor: "Bana 'Nasıl olsa acil durumlarda yenilecek şeylerle besleniyorsun' dedi". Yalnız yaşamayı konforlu bulan, hatta bunu iyi becerenler için çoğunlukla tek bir kaygı vardır: Yalnız yaşarken edindikleri alışkanlıkların, başka biriyle yaşamaya başladıklarında değiştiremeyecekleri kadar yerleşmiş olması. Kennedy, "Bu bana gerçekten endişe veriyor. Tuhaf davranışlarımdan bir türlü vazgeçemiyorum" diyor. Tek başına yaşamaya devam ettikçe, diğerlerinin ihtiyaçlarına karşı anlayışını yitirdiğini söylüyor. "Arkadaşlarımla tatile çıktığımda gerginleşiyorum" diyor. "Bu odayı diğerleriyle mi paylaşacağım? Duş saatlerini ayarlamamız mı gerekecek?" diye düşünüyor. Ancak, başka biriyle birlikte yaşamakla ilgili son deneyimini 1976 yılında sonlandıran Bennett, birlikte yaşanmayacak kadar tuhaf olduğundan endişe etmediğini söylüyor. "Biliyorsunuz, 'bir sürüg arip a lışkanlığım v ar' şeklindeki şikâyetleri sıklıkla duyarız. Eğer tekrar başkasıyla birlikte yaşamayı istesem yaşayabilirdim. Neticede, insan kendine çeki düzen verebiliyor" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:26 Mart 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.