Radikaller terör korkusu yaratıyor

Yabancı savaşçılar Suriye'ye akın ettikçe radikal militanlar için sığınağa dönüşen bölgeler oluşturuyor.

Yabancı savaşçılar Suriye'ye akın ettikçe radikal militanlar için sığınağa dönüşen bölgeler oluşturuyor.

ABD'li ve Batılı istihbarat yetkililerinin belirttiklerine göre bu, dünyada en büyük terör tehditlerinden birini oluşturabilecek bir gelişme. Arabalı intihar bombaları kullanmaya hazır zorlu savaşçılar olarak bilinen cihatçı gruplardaki yabancıların sayısı bugün 6 bini geçti. Antiterör yetkililerine göre Suriye'ye gelen söz konusu savaşçıların sayısı, Irak'taki Amerikan işgaline karşı isyanın en yoğun günlerinde ülkeye giden savaşçılardan daha fazla. terorkorkusuMilitanların çoğu Nusra Cephesi'nde yer alıyor. Aşırılık yanlısı bu grup, muhalefet içindeki en etkili savaşçılar olarak ün kazandı. Öte yandan kimileri, Irak-Şam İslam Devleti olarak bilinen yeni ve daha da aşırı bir çatı altında toplanıyor. Bu grup bazı Suriyelilerle farklı yerlerden gelen savaşçıları (Çeçen, Pakistanlı, Mısırlı, Batılı ve Amerikan işgaline karşı radikal Sünni grup olarak öne çıkan Irak El Kaide'si) birleştiriyor. Buradaki savaşçılardan yeni bir El Kaide oluşumunun doğması ihtimali endişelere yol açıyor. ABD ve Batılı müttefikleri Suriye'deki muhalefete militanların egemen olması korkusuyla silah yardımı yapmaktan çekinmişti (en azından bugüne kadar). Antiterör uzmanları bu nedenle Suriye'deki savaşı etkileme şansının yitirildiğini aktarıyor. Şimdiyse kaybedecek çok şey var. Amerikalı istihbarat yetkilileri, Pakistan El Kaidesi'nin lideri Eymen El-Zevahiri'nin Suriye'deki Nusra Cephesi'yle düzenli bir iletişimi olduğunu belirtiyor. Bu aynı zamanda El Kaide liderlerinin uzun vadede Suriye'yi güvenli bir liman olarak gördüğünün de bir işareti. George W. Bush yönetiminin eski üst düzey antiterör yetkililerinden Juan Zarate, Suriye'nin İran'dan Kuzey Afrika'ya uzanan istikrarsız bir bölgenin merkezinde yer aldığını belirtiyor ve "bu coğrafya El Kaide'nin yeni bir marka olarak kuruluşu ve dirilişine sahne olabilir" diyor. Bu arada Suriye'deki cepheler iyice pekişti. İran ve Hizbullah'ın desteklediği Suriye rejimi, güney ve doğuda asilerin kontrolündeki bölgeleri geri aldı. Bin 200 kadar gruptan oluşan paramparça muhalefet içindeki liderlik kadrosu da kuzeydoğuda üslenen cihatçıların eline geçiyor. Bu kesim geçenlerde stratejik bir havaalanını ele geçirdi. Bölgenin başkenti Rakka'yı da onlar denetim altında tutuyor. Suriye'de rejim düşerse El Kaide'nin başlıca sığınak olarak Pakistan'dan buraya kayması, Batı destekli Suriyeli muhalifler ve onların askeri kanadı Özgür Suriye Ordusu için ağır bir darbe olur. Ayrıca bu ihtimal, hükümetini radikallere ve kaosa tek alternatif olarak gösteren ve Amerika'nın isyancılara tam destek verme olasılığını halihazırdakine göre daha da zayıflatan Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın doğrudan elini güçlendirir. Amerika Filistin Özel Görev Gücü'nden Hüseyin İbiş'in geçenlerde The National gazetesinde yazdığı üzere, Esad'ın tezi "barışçı, silahsız protestoların sürdüğü bir dönemde bir kandırmaca olarak ortaya atılmasına rağmen artık gerçek oldu" ve bunun arkasında hem onun ülkeyi bölme çabaları, hem de radikalcilerin başarıları var. Geçenlerde Rakka'da Irak-Şam İslam Devleti'nin bir komutanı Pakistanlılara benzeyen kıyafetiyle kahvesini yudumluyordu. Komutan Ebu Ömer, bölgedeki Suriyeli aşiretlerin bir üyesiydi ama hareketinin hedefini ülke sınırlarının çok dışına götürüyordu. ABD'ye saldırmaktan söz etmedi Ebu Ömer. Fakat Rusya'yı tehdit etti ve Şii İran'a karşı, onun bölgede nüfuz kurma çabalarına karşı savaştan söz  etti. Ayrıca Suriye rejimi Lübnan ve Iraklı Şii savaşçıları kullandığı için dünya Sünnilerinin bölgeye akın etmekte haklı olduğunu söyledi. Ebu Ömer muhalif hareket içindeki bazı isimlerin savaşı Suriye'yle sınırlı tutma çağrılarını reddetti. "Bizim tek düşmanımız İran ve o düşmanla yekvücut olarak farklı cephelerde savaşmalıyız" dedi. Yine Ebu Ömer, Esad'ı desteklediği ve Kafkasya'daki Müslüman militanları acımasızca bastırdığı için Rusya'nın meşru bir hedef olduğunu da ima eden sözler sarf etti. Özgür Suriye Ordusu'nun lideri General Selim İdris, Esad yönetimine hizmet ettikleri veya ondan yardım aldıkları gerekçesiyle cihatçıları suçluyor. Generalin bu iddiası çok da uzak bir ihtimal olarak görünmüyor, çünkü Batılı yetkililer, Irak'taki isyan sırasında Esad yönetiminin hem Suriyelileri hem de yabancıları oraya yönlendirmekte önemli bir rol oynadığına inanıyor. Bazı asiler de hükümet topçuları ve savaş uçaklarının kendilerine şiddetle saldırırken cihatçıların mevzilerine çok az ateş açtığını savunuyor. Özgür Suriye Ordusu'na bağlı savaşçıların silah ve lojistik için cihatçı gruplarla çatıştıkları; topluma dini kuralları dayatma girişimleri karşısında Esad muhalifi sivil eylemcilerin onlarla mücadele ettikleri biliniyor. Cihatçı gruplar bu yüzden onlarca eylemciyi kaçırıp alıkoydu. Yine de Özgür Suriye Ordusu'yla cihatçı grupların arasındaki çizgi net değil. Anlaşmazlıklara rağmen Özgür Suriye Ordusu'nun liderleri, cephede zorlu savaşçılar olarak ünlenen cihatçıların üyeleriyle işbirliği yapmaktan çekinmiyor. Bunun da etkisiyle, aşırılıkçıları reddeden sürgündeki muhalefet liderlerinin beyanları ile her türlü yardıma açık olan sahadaki komutanların ideoloji ve eylemleri arasında bir farklılaşma doğdu. Ebu Ömer el Şeşeni (Çeçen) olarak bilinen Kafkaslı bir savaşçının liderliğindeki cihatçı grup Ceyş el Muhacirin ve'l Ensar, yani Muhacir ve Ensar Ordusu, Özgür Suriye Ordusu'na bağlı taburlarla birlikte çatıştı ve 10 ay süren çabaların ardından bu ayın başında Halep Vilayeti'ndeki Menag hava üssünün ele geçirilmesinde etkili oldu. Stratejik danışmanlık hizmeti veren IHS Jane Terörizm ve İsyan Merkezi'nden Charles Lister'e göre oradaki çatışmanın dönüm noktası, amansızca gerçekleştirilen arabalı intihar bombalamalarıydı. ABD destekli muhalif harekete bağlı Halep Askeri Konseyi'nin Başkanı Albay Abdülcabbar El Ukaydi, çatışmaların ardından kaydedilen görüntülerde IrakŞam İ slam D evleti'nin l ideri Ebu Cendel'le birlikte görülüyor. Albay Ukaydi, "Muhacir ve Ensar Ordusu'ndan kardeşlerimize ve diğerlerine" teşekkür ederek şöyle ekliyor: "Tetiğe basan tüm elleri öpmek için buradayız". Sonra konuşan cihatçılar ve Özgür Suriye Ordusu liderleri, silahlı adamlarını tebrik ediyor. Bu tarz bir işbirliği, asi hareket içindeki cihatçıları yalnız bırakma çabalarını güçleştiriyor. Hangi siyasi görüşten olursa olsun hiçbir komutanın, kendisine yardım edebilecek bir müttefiki geri çevirmek gibi bir lüksü yok. Lister, "Bölgede pragmatizm had safhada" diyor. Fakat İbiş, aynı pragmatizm sayesinde bir umut ışığı da görüyor ve aşırılıkçıların safında çatışan birçok Suriyelinin aslında İslam devleti hedefine ideolojik bakımdan bağlı olmadığını düşünüyor. İsyanın amacına ulaşması durumunda, Suriyeli lerin çoğu savaşan yabancılardan uzaklaşacak. Ona göre aşırılıkçıların ideolojisi "geleneksel kültüre ve modern Suriye'nin yaşanan gerçekliklerine büyük ölçüde ters" THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:22 Ağustos 2013Yayınlanma Tarihi:24 Ağustos 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.