KÜRESEL DEPRESYONA DİKKAT

Yeni Şafak

Depresyon son dönemlerde tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. DSÖ bu konuda uyarı yaptı. Prof. Dr. Tarhan anlatıyor.

 
Toplumsal barış ve bireysel huzur, çağımızda 'beklenenin aksine' iyi durumda değildir. Depresyon son dönemlerde tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), son açıklamasında, depresyonda ciddi tehlike anlamını taşıyan 'kırmızı hattın' aşıldığını duyurdu. Örgüt, dünyadaki sağlık kuruluşlarına gönderdiği bildirisinde, önlem alınmazsa depresyonun 2020 yılında kalp hastalıklarından sonra en tehlikeli ikinci hastalık olacağını belirtmektedir.

Kanser ve AIDS'ten daha tehlikeli olmaya başlayan depresyon, çağın beklenti düzeyinin yükselmesi, modern yaşantı, ailevi dayanışmanın zayıflaması, benmerkezciliğin yaygınlaşması, özgürlüklerin kısıtlanması, ekonomik sıkıntılar, terör ve şiddetin artması, savaşların gündeme gelmesi gibi sebeplerden ortaya çıkmaktadır. Bireyde stres düzeyi yükselir ve vücudun patronu olan beynin kimyası bozulur. Bu şekilde başlayan dengesizlikler, zamanla ciddi bir depresyon haline dönüşür. Bu hal, dünyadaki doğal yenilenme ile birlikte artar. Amerika'daki uzmanlar, bu artışın normal olmadığını düşündükleri için, depresyonun bir manevi hastalık değil de insandan insana bulaşan bir virüs olma ihtimalini de araştırmaktadırlar. Tetkikler sonucunda elde edilen veriler ise bu çıkış noktasını destekler durumdadır. Amerika ve İngiltere'de hem askeri uzmanlar, hem de bilim adamları tarafından yapılan depresyon ile ilgili araştırmalar kamuoyundan gizli tutulmaktadır. Peki, basit bir hastalık gibi görünen depresyon ne kadar tehlikeli?

340 MİLYON DEPRESYON HASTASI

Dünya Sağlık Örgütü'nün depresyonun çok tehlikeli boyutlarda olduğunu açıklamasının arkasında, araştırmaların ortaya çıkardığı rakamsal veriler bulunur. Bu rakamlar her geçen gün hızla artmaktadır. Dünyada depresif belirti oranı son iki yılda yüzde 30'dan yüzde 50'ye kadar çıktı. Dünya Sağlık Örgütü'nün açıkladığı verilere göre dünyada 340 milyon insan depresyon geçirmektedir. Amerika'daki yetişkin nüfusun yüzde 17'si depresyon geçirirken, yüzde 40'ında da depresif belirtiler olduğu tespit edildi. Türkiye'nin de depresyon halinden yeteri derecede nasibini aldığını söylemek mümkündür. 3.5 milyon insan depresyonla mücadele halindedir. Sağlık ocaklarına başvuran hastaların yüzde 26'sının depresyondan şikâyet ettiği belirtilmektedir. WHO'ya göre dünyada kadınların yüzde 30'unda, erkeklerinse yüzde 12,6'sında depresif bozukluklar görülmektedir.

Depresyon vak'aları ağırlıklı olarak büyük şehirlerde ortaya çıkmaktadır. Metropollerde yaşayan insanların kırsal kesimdekilere göre depresif rahatsızlık yaşaması daha sık rastlanan bir durumdur. Çünkü büyük şehirlerde yaşayanların ilişkileri zayıflamış, benlik duygusu artmıştır. Birey kazandığı ile yetinmemeye başlar, daima üst gelir gruplarında gözü olur, doyum eşiğini yüksek tutar. Dolayısıyla bu insanlar, kırsaldakilere oranla daha fazla problem yaşarlar. Kırsaldaki insanın pek fazla bir beklentisi yoktur. Hedefleri, çevresinde gördükleriyle sınırlıdır.

KÜRESEL DEPRESYON KAPIDA

Her insanın, hayatının bir bölümünde depresyona girme oranı yüzde 20'dir. Dolayısıyla sürekli depresif rahatsızlığı olan ciddi bir kitlenin varlığı söz konusudur. Depresyon geçiren, mutlu olmayan, sürekli problem yaşayan bireylerin artması, toplumsal hatta küresel bir depresyonun ortaya çıkmasına neden olur. Çünkü depresyondaki etkileşim kolay ve çabuk olur. Depresyonla küresel bunalım arasındaki neden-sonuç ilişkisi çok belirgindir. Amerika'da bu etkileşim konusu üzerine ciddi çalışmalar yapılmaktadır. İnsanların etkilenmemesi için çalışmalar üretilmektedir. Bunun için, örneğin ölüm korkusunu gidermek amacıyla, ilgili beyin bölgesini kimyasal bir ajanla işlevsiz bırakmaya çalışıyorlar. Duygusal zeka kavramı, mutsuz bireylerin artması üzerine fark edilmiştir.

Dünyada ölümlerin ikinci sebebi olarak intiharlar gösterilmektedir. WHO'ya göre intiharların yüzde 60'ı yoğun depresyondan kaynaklanır. Depresyonlara bağlı gerçekleşen intiharlardan dolayı bütün dünya ülkelerinin parlamentoları intiharı önleme projelerini resmî olarak yürürlüğe soktu. TBMM'de de yürürlüğe sokulmak istenilen projede depresyonun sebepleri, giderme yolları, intiharı önleme ve sebeplerinin incelenmesi ve bölgesel psikoloji merkezlerinin kurulması yer alır. Diğer önlem ise Genelkurmay Başkanlığı tarafından devreye sokulmuş durumdadır. Oluşan depresyon tehlikesi karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri, tabur seviyesinde psikolojik danışma kadrosu açıp uzman almaya başladı. Uzmanlar, psikolojik sorunlar yaşayan ordu mensuplarına yönelik teşhis ve tedavi uygulamaktadır.

MANEVİ DEĞERLER KOMİSYONU

Sosyolojinin babası olarak lanse edilen Emile Durkheim'ın 'anomi' adını verdiği, sosyal normların insanları birbirine bağlayan boyutlarının etkisiz hale gelmesi durumu depresyonun oluşmasında önemli rol oynar. Bununla ilintili olarak değerlerin kaybolması, manevi birtakım öğelerin zedelenmesi sonucunu ortaya çıkarır. Zaten Durkheim bunu açıklarken konuyu toplumsal bazdan bireysel maneviyata kadar indirir. Nitekim küresel depresyonun giderek yoğunlaşması, koruyucu ruh sağlık ilkelerinin devreye girmesini de etkilemektedir. Artık sekülerizm sorgulanmakta, insana güç veren ahlakî değerler desteklenmektedir. Küresel depresyon karşısında tedbir almaya çalışan Norveç Parlamentosu, 'Manevi Değerler Komisyonu'nu kurdu. Beyaz Saray ise manevi değerlerin tekrar canlandırılması için kiliselerden yardım istedi.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:16 Mayıs 2010

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.