Hayvanlar olayları anımsıyor

Hayvanlar geçmişteki olayları anımsıyor. Bunları biliyor muydunuz?DENEYLERLE KANITLANDI: Kuşlar görünürde “ne, nerede, ne zaman” bilgilerini bir araya getirebiliyor ve bunu bir “olaysal benzeri belleğe” dönüştürüyorlardı 100Ne yazık ki, “Geleceğe Dönüş” filmindeki yaşamın dışında, henüz zamanda yolculuk gibi bir seçeneğimiz yok. Şimdilik buna en yakın seçenek zamanda zihinsel yolculuk... İnsanoğlu, zihninin derinliklerinde gezinerek ister otuz dakika, ister otuz yıl önce yaşanan bir olayı anımsama yeteneğine sahiptir. Ruhbilimde “olaysal bellek” adıyla bilinen belli bir olay ya da öyküyü anımsama yeteneği, insanın sahip olduğu tek bellek türü değildir. Örneğin, “gökyüzü mavidir” gibi, kafamızdaki herhangi bir olaya bağlı olmaksızın bildiğimiz dünya gerçekleriyle ilgili bir belleğimiz de vardır. Olaysal bellek bilincin temel unsurlarından biri olarak kabul edilir. Gerçekten de, kişisel anılarımız olmadan nasıl kendimiz olabiliriz ki? Olaysal bellek salt düşün insanları ve bilimkurgu yazarlarının ilgisini çeken bir konu olmakla kalmayıp, bilimin de oldukça geniş bir alanını oluşturuyor. İnsan dışındaki hayvanların da geçmişteki olaylarla ilgili anıları olup olmadığı başlı başına ilginç bir konu olduğu gibi, bu sorunun açıklığa kavuşturulması insanda olaysal belleğin ve onu etkileyen hastalıkların da (Alzheimer gibi) daha iyi kavranmasına olanak sağlayabilir. NASIL ANLARIZ? Peki ama insan dışındaki hayvanların geçmişte yaşanan olayları anımsayıp anımsamadıkları nasıl anlaşılabilir? İnsanlarda bunu anlamanın çok basit bir yolu vardır: sormak. Ancak aynı durum hayvanlar için söz konusu olamayacağına göre, öncelikle olaysal bellek deyiminin tam olarak nasıl bir anlam içerdiğini belirlemekte yarar var. Olaysal belleğin isim babası sayılan Endel Tulving bunun, insanların içinde yaşadıkları öznel zamanı düşünmelerine ve o zamanda “zihinsel bir yolculuk” yapmalarına olanak tanıyan bir bilinç biçimi olduğunu öne sürüyordu. Ne yazık ki, bu tanımlama insan dışındaki hayvanlara uyarlanmaya çalışıldığında bir bakıma abes kaçıyor. Tulving’den daha yakın bir geçmişte Nicola Clayton ve Anthony Dickinson adlı iki bilim insanı, olaysal belleğin insan dışındaki hayvanlarda araştırılabilmesi amacıyla yeni bir tanım önerdiler. Bu tanıma göre hayvanda olaysal belleğin varlığına işaret eden davranışın üç ölçüte uyması gerekiyor: “neyin, nerede, ne zaman” olduğunu anımsama; bu bilgileri bir bütüne dönüştürme; ve ardından o bilgiyi esnek bir biçimde uygulama yeteneği. Bu bilgilere bir adımda ulaşmak son derece güç olduğundan, parçalara ayırmakta yarar var. İlk olarak, geçmişteki bir olayı anımsadığımızda o anıyla ilgili temel unsurlar olayın “ne, nerede ve ne zaman” olduğudur. Ancak bu unsurların her biri ayrı ayrı anımsanmayıp, bir bütün oluştururlar. İkinci ölçüt bu üç unsurun hep birlikte bir bütün oluşturmalarıdır (yalnızca nerede ve ne zaman, ya da ne ve nerede yeterli değildir). Üçüncü olarak da, bu bilginin yeni durumlara esnek bir biçimde uygulanabilmesi gerekir. ÇALI KARGALARI Olaysal belleği bileşenlerine ayıran Clayton ile Dickinson, Florida’ya özgü çalı kargaları üzerinde son derece yaratıcı bir dizi deney uyguladılar. Söz konusu kargalarla ilgili olarak bilinmesi gereken önemli bir özellik, onların yiyeceği gömerek saklama ve sonradan bulup geri alma konusunda doğal bir yeteneğe sahip olmaları. Araştırmacılar önce kuşların farklı yiyecek türlerini öğrenmelerine olanak tanıdılar. Kuşlara içleri kumla doldurulmuş buz kalıplarına gömmeleri ve daha sonra bulmaları için fıstık ve balmumu kurdu verdiler. Bu eğitim sürecinde kuşlar en çok sevdikleri yiyecek olan kurtların fıstıklardan daha hızlı çürüdüklerini, bu yüzden de aradan uzun süre geçtiğinde kurtları bulmaya çalışmanın, çoktan çürümüş olacakları için, anlamsız olduğunu öğrendiler. Daha sonra kuşlar tepsi içinde yeni buz kalıplarının verildiği bir senaryoda sınandılar. Tepsinin bir yanına geçiş engellendiğinden, kuşlar bir tür yiyeceği tepsinin bir yanına, beş gün sonra da öteki yiyecek türünü tepsinin öteki yanına saklamak zorunda kaldılar. İkinci yiyecek türünün saklanmasından dört saat sonra kuşların her iki yiyeceği arayıp bulmalarına izin verildi. Kuşların yiyecekleri saklama sürecinde farklı bir sıra izlendi. Öyle ki, önce kurtlar saklanacak olursa kuşlar geri geldiklerinde çürümüş olacaklardı. Oysa, önce fıstık saklandığında her ikisi de yenilebilir durumda olacaktı. Uygulamada kuşlar daha önce yaptıklarını anımsarcasına davrandılar: Önce kurtları sonra fıstıkları sakladıklarında, önce fıstıkları bulup kurtları umursamadılar; ancak fıstıkları önce sakladıklarında çok sevdikleri kurtlar taze kaldı ve öncelikle onları bulmaya çalıştılar. Görünürde kuşlar “ne” türde yiyeceğin saklanmış olduğunu, onu “nereye” ve “ne zaman” sakladıklarını anımsadılar. Ayrıca, bu üç unsuru birleştirip tek bir anı olarak bütünleştirdiler. Çünkü, başka türlü davranmış olsalardı saklı yiyeceği bulmaya çalışırlarken yanlışlar yapabilirlerdi. Gelgelelim, kuşların anımsamadıkları, yalnızca görsel bir ipucu ya da kokudan yola çıkarak tepsinin hangi yanını eşeleyeceklerine karar vermiş olmaları da olasıydı. Böyle bir durumun söz konusu olup olmadığını anlamak üzere bir başka deney uygulandı. Bu kez kuşların yiyeceği buz kalıplarından oluşan tepsiye daha önceki gibi saklamalarına olanak tanındı. Ancak tepsi onlara ikinci kez sunulduğunda yiyecek alınmış ve kalıp temiz kumla doldurulmuştu. Kuşların araştırmacılar kaldırmamış olsalar yiyeceği bulabilecekleri yerleri eşeledikleri ve yine daha önce yaptıkları gibi kurtlar eskimişse fıstıkları, yoksa kurtları bulmaya çalıştıkları görüldü. KESİNLEŞEN DENEY Tüm bunlar, çalı kargalarının olaysal belleğe sahip oldukları yönünde oldukça inandırıcı kanıtlar olmakla birlikte, bir olasılık daha söz konusuydu. Belki de kargalar kurtları anımsamada fıstıkları anımsamada oldukları denli başarılı değillerdi. Bu da, kuşların önce kurtları saklamaları durumunda onları çürümüş olabileceklerini bilerek değil de, salt unutmuş oldukları için bulmaya çalışmadıkları anlamına gelirdi. Araştırmacılar bu durumu da aydınlığa kavuşturmak amacıyla ikinci bir karga grubunu sınadılar. Kurtların zamanla çürüdükleri konusunda bir eğitimden geçirilmemiş olan bu kuşların gömdükleri kurtlar araştırmacılar tarafından (kuşlara sezdirmeden) alındı. Sonuçta kuşların, aradan çok zaman geçse bile, daha sıklıkla kurtları bulmaya çalıştıkları görüldü. Bu da, ilk gruptaki kuşların kurtları unuttukları için değil de çürümüş olabileceklerini öğrendikleri için aramadıklarının bir göstergesiydi. Öyle ki, kuşlar görünürde “ne, nerede, ne zaman” bilgilerini biraraya getirebiliyor ve bunu bir “olaysal benzeri belleğe” dönüştürüyorlardı. Bunu “olaysal benzeri” olarak tanımlamak gerekiyor çünkü benzer davranışsal belirtiler sergilemesine karşın, bir hayvanın geçmişi insanın anımsadığı biçimde anımsayıp anımsamadığını tam olarak kanıtlamamız olanaksız. Üçüncü ölçüt olan anıların esnek bir biçimde yeni durumlara uyarlanması konusuna gelince, bunun kuşlar dünyasındaki örneği ne olabilir? Söz gelimi, bir çalı kargası kurtları bir yere saklıyor. Ancak daha sonra kurtların sandığından daha önce çürüdüğünü öğreniyor. Çalı kargası acaba davranışını değiştirmek amacıyla sonradan edindiği bu bilgiden yararlanabilir mi? Yapılan deneyler kuşların bunu da başarabildiklerini ortaya koyuyor. CUMHURİYET BİLİM TEKNİK EKİ - Rita Urgan, kaynak Scientific American Blogs

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:10 Eylül 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.