Dünyada toprak sorunu nasıl çözülecek?

Nüfus artışı, iklim değişikliği, kitlesel göç nedeniyle 21. yüzyılda karşı karşıya olduğumuz sorunlar arasında toprak sorunu önemli bir yer tutuyor.

Maldivler'in başkenti Male'ye kuşbakışı baktığınızda gökdelenlerle dolu bir kenti Hint Okyanusu'nda yüzüyormuş gibi görürsünüz. Bu ada şehri ancak boyuna büyüyebilir.

Şehir nüfusu 2006'dan bu yana yüzde 52 artış göstermiş. 2014 sayımında nüfus 158 bin olmuş ve bu insanların tümü 5,7 km karelik bir alana sığmak zorunda.

Burada toprak öyle değerli ki yollarda ya kaldırım yok, ya da insanların tek sıra halinde yürüyeceği genişlikte. Kiralar ise öyle pahalı ki, yoksul semtlerde 23 metrekarede 40 kişinin yaşadığı görülüyor.

İnsanların bu şekilde üst üste yaşaması ise suç oranlarının ve şiddet olaylarının artmasına neden oluyor. Şehrin çöpleri, denizde yeni bir ada oluşmasına yol açtı.

1990'larda şehirde binalar iki katlıyken bugün ortalama sekiz katlı ve 25 kata ulaşanların sayısı da az değil. Şehrin nüfusu arttıkça sosyoekonomik sorunlar da artıyor.

Dünya nüfusu her yıl 83 milyon artıyor. Nüfus artışı toprak sorununu giderek daha hissedilir bir hale getiriyor.

Birleşmiş Milletler, bugün 7,6 milyar olan dünya nüfusunun 2050'de 9,8 milyara, 2100'de ise 11,2 milyara ulaşacağını tahmin ediyor.

Bu insanların hepsi yaşayacak bir yere, işe, yiyeceklerini üretecek toprağa, suya, enerjiye ihtiyaç duyacak. Araç kullanacak yollara, onları park edecek alanlara, şanslılar ise eğlenip dinlenecekleri etkinlikleri yapacak mekânlara gereksinimi olacak.

Bu kadar çok insanın toprak üzerindeki etkilerinin idaresi ise insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri.

YAŞANABİLİR TOPRAK MI?

Yeryüzünde buzlar altında olmayan 13,4 milyar hektarlık alanın 11 milyar nüfusu kaldırabileceği düşünülebilir.

Ancak bu toprağın büyük bir kısmı, Sibirya ve Avustralya'nın iç kesimleri gibi, iklim ve mesafe sorunları nedeniyle kullanılabilir değildir. Öte yandan şehirlerin büyüme kapasitesi de sınırlıdır.

California Bilimler Akademisi'nden Jonathan Foley, sayısal nüfus üzerinde yoğunlaşmanın yanıltıcı olduğunu söylüyor. Nüfus artışının yüksek olduğu ülkelerde, dünya kaynaklarının kişi başına kullanılma oranı çok daha az. Gelişmiş ülkelerde ise tüketim göreceli olarak çok fazla.

Yerleşim alanları, dünya topraklarının sadece yüzde 3'ünü oluşturuyor. Yüzde 35-40'lık bir kısmı ise tarım için kullanılıyor. Yeryüzü toprağının sadece 445 milyon hektarı tarıma elverişli.

Araştırmacılar, gıda, biyoyakıt, endüstriyel ormancılık için artan talep ve genişleyen şehirler nedeniyle toprak rezervinin tamamının 2050'de kullanılmış olacağını öngörüyor.

BBC TÜRKÇE


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:07 Temmuz 2017Yayınlanma Tarihi:06 Temmuz 2017

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.