Bugün yapılacak işi yarına ertelemeyin

Tarihin en erken çağlarından beri hiç kimsenin uymadığı genel bir çalışma kuralı vardır: Bugün yapabileceğin bir işi yarına erteleme.

Bu erteleme işi aksatırken başkalarına da rahatsızlık veriyor. Ancak çoğu sefer, iş tamamlanmadan elimizdeki zaman tükeniyor. ABD'nin kurucularından Benjamin Franklin, "Sen işi ertelesen de zaman ertelemez" demişti. Şirketlere çalışma eğitimi veren Rory Vaden, ortalama bir çalışanın günde iki saatini, işiyle ilgili olmayan faaliyetlere harcadığını gösteren araştırmalara dikkat çekiyor. Ertelemenin "pahalı ve görünür maliyetleri" olduğunu söylüyor. İnsanlar ertelemenin kendilerine, başkalarına ve işlerine zarar verdiğini bildiği halde bunu neden yapıyor?

"Her Yönüyle Zaman Yönetimi" kitabının yazarı olan New Yorklu verimlilik danışmanı Julie Morgenstern'e göre bunun nedenlerinden biri, insanların iş yükü altında ezilmesi. Ekonomik kriz başladığından beri şirketler çalışanlarının daha yenilikçi, yaratıcı ve verimli olmasını istiyor. Bu da tıkanmaya yol açıyor. Ayrıca e-posta, Facebook ve Twitter gibi teknolojiler dikkati daha çok dağıtıyor. Morgenstern, önemsiz bir e-postayı yanıtlamanın kısa süreli bir başarı hissi sağlayabileceğini belirtiyor. "Hâlâ Erteliyor musunuz? Üzülmeden İş Bitirme Rehberi" kitabının yazarı ola DePaul Üniversitesi'nden Psikoloji Profesörü Joseph R. Ferrari'ye göre, erteleyiciler çoğunlukla diğer insanların kendileri hakkında ne düşündüğüne önem veren kişiler. Ferrari buradaki zihniyeti, "İşi bitirmezsem, beni yargılayamazlar" diye özetliyor. Erteleyiciliğin suç ortaklarından biri, mükemmeliyetçilik. Morgenstern'e göre son ana dek beklemek, işi yapmamak için harika bir bahane sunar zira yeterli zaman olmamıştır. "Başarı Merdiveni: 7 Adımda Gerçek Başarıyı Yakalamak"ın yazarı Vaden, "En verimli insanlar, mükemmeliyetten çok ilerlemeye odaklanır. Başarının karmaşık bir şey olduğunu unutmayın" diyor. "Zaman Hırsızı: Erteleme Üzerine Felsefi Denemeler"in editörü olan Utah Üniversitesi'nden Felsefe Doçenti Chrisoula Andreou'ya göre, erteleme genelde uzun dönemli projelerde görülüyor. Kendimize, uzun bir sürecin bir aşamasını ertelemenin sadece bir sapma olduğunu ve her sapmanın tek başına önemsiz göründüğünü söyleyebiliyoruz. Ama sonunda bu davranış istisnadan ziyade kural haline geliyor ve iş asla bitmiyor. Andreou uzun dönemli bir projede, attığımız her küçük adıma "sembolik bir önem atfetmeyi" öneriyor. Bu, tutturduğumuz her hedefin ardından kendimizi bir akşam yemeği veya masajla ödüllendirmeyi içerebilir.

Morgenstern işini erteleyen insanların genelde suçluluk duyduğunu ancak kendini kötü hissetmenin çözüm olmadığını söylüyor. Ona göre, erteleme yoluna gittiğimiz belli alanları (örneğin yazı yazma, iş geliştirme veya bağlantılar kurma) tespit ederek, amacımızı gerçekleştirmek için gereken adımları belirlemeliyiz. Sürekli dikkatimizin dağıldığı modern ofis yapısı projeleri küçük adımlara bölmeyi gerekli kılıyor. Morgenstern, "Büyük projeleri yarım saat ile iki saat arası çeken, küçük ve bitirilebilir aşamalara bölmemiz gerekiyor" diyor. Ferrari bazı insanlarda işe yarayan zaman yönetimi tekniklerinin, sürekli iş erteleyen kişilerin yüzde 20'sinde muhtemelen etkili olmayacağını söylüyor. Zira bu insanlar evde, işte ve özel hayatlarında yani hayatlarının her alanında işleri erteliyor. Ferrari'nin "kronik erteleyiciler" diye adlandırdığı bu insanlar için, zamanlarını ve hayatlarını kontrol altına almanın belki de tek yolu, bilişsel davranış tedavisine odaklanan bir psikologla seanslar yapmak.

THE NEW YORK TIMES


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:13 Mart 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.