BEYİNDE BİR YOLCULUK

THE NEW YORK TIMES - DR.ABIGAILZUGER

Zihni kim gördü? Ne sen, ne de ben. Nöroloji uzmanlarının hiçbiri, rüzgâr kadar güçlü ve değişken olan bu görünmez gücün sırlarını ortaya çıkaramadı. Ancak uzmanlar bu noktaya kesinlikle yaklaşıyor. Son yirmi yıldır, düşünen, hisseden, acı çeken, plan yapan zihnin peşinde, beyin adı verilen bu sevimsiz yuvarlağı inceleyen yeni teknikler patlama yaptı.

 


Ancak alan, teknolojik açıdan karmaşıklığını koruyor. Konu, bilim insanı olmayanlar için erişilebilir değil ve halen araştırma faaliyetleri ağırlıkta. Kamuoyunun ilgisini çekebilmesi için gizemi basitleştirmek pek mümkün değil.

Carl Schoonover, bu sorunu çözmeyi kendine misyon edindi. New York’ taki Columbia Üniversitesi’ nde nöroloji alanındaki doktora eğitimini yarılayan 27 yaşındaki Schoonover, sıradan okuru muhteşem resimlerle bu konuya çekmeye karar verdi. Resimleri parlak bir sanat kitabında topladı.

Kısa bir süre önce Abrams tarafından yayınlanan “Zihnin Portreleri: Antik Çağdan 21’ inci Yüzyıla Beyin”, önde gelen nöroloji uzmanlarının kısa makalelerine ve Schoonover’ ın uzun resim altı yazılarına yerveriyor. Buna karşın kelimeler, nöronları n zarif siyah-beyaz tasvirlerinden 21’ inci yüzyılın LED ekranlarında kullanılan dev Technicolor damlalarına, büyüleyici resimlerin gölgesinde kalıyor. Bu güzellik bilim insanlarını hep bastan çıkarıyor. Bazen zor elde edilen bilgilere ulaşmak, heyecan yaratı yor. Gülümseyen surat ikonunun siyah beyaz bir fotoğrafını düşünün.

O kadar belirsiz ve bulanı k ki, Torino Kefeni’ nin bir parodisi gibi görünüyor. Resim aslında kendi çapında bir mucize: sarı renkli bir gülümseyen surat ikonuna bakan bir maymunun beynini görüntülemek üzere yüksek hızlı bir kamera geliştirildi. Maymun ikona bakınca, beyninin görsel kısmındaki sinir hücrelerini besleyen kan damarları, geçici bir süreyle tam olarak aynı şekilde sisti.

Beynini İnceleyerek maymunun aklından neler geçtiğini anlayabiliriz. Resim, somut ve soyut arasında, vücut ve ruh arasında ilkel ama bir bağlantı kuruyor. Ve fotoğrafın arkasında, tamamı yalnızca bu bağlantıyı aydınlatmayı amaçlayan,Nöroloji alanındaki yaratıcı bulgular ve eşit derecede yaratıcı hatalardan oluşan uzun bir tarih yatıyor.

Hikâyenin görsel olması uygun düşmüş çünkü görsellik, eski insanların binlerce yıl boyunca kafasını
Karıştırmıştı. Örneğin Aristotle beynin sulu kıvrımlarının yalnızca mantıklı ruha ev sahipliği yapan kalbi soğutmaya yaradığını söylemişti. Organları keserek inceleme yasağı Rönesans döneminde kalkana kadar, karıncığın bos olduğu anlaşılamadı. 1873’ te İtalyan araştırmacı Camillo Golgi, beyindeki incecik sinir liflerini vurgulamak için siyah bir boya geliştirdi. On beş sene sonra, boyayı Muhteşem bir el becerisiyle kullanan İspanyol araştırmacı Santiago Ramön y Cajal, nöronları tek tek gösterebildi. Bu uzun sinir hücrelerinin kökleri, yani dalları, bilgi topluyor. Gövde, yani aksonlarsa Bilgiyi aktarıyor.

Şimdi bu iskeletsi siluetler, genlerin şifresini çözen flüoresan moleküllerinin yerleştirilmesiyle, dolgun ve rengârenk bir hal aldı. Nöronları canlı renklerle vurgulamak için kullanılan yöntemlerin en çarpıcı olanları, canlı farelerin beyinlerini, dallı budaklı ağaçlardan oluşan, neon ışıklı vahşi bir ormana dönüştürüyor. Bu ormanı n etrafında, bir sinirden diğerine bilgiyi aktaran elektromanyetik devre, muhteşem görüntüler oluşturuyor. Bu arada beynin etrafında birlikte hareket eden uzun nöron gruplarının izlediği yol, yayınımsal MRI adı verilen standart görüntüleme tekniğinin biraz değişik bir formatıyla görünür hale geliyor. Burada nöronlar adeta bir makarnaya benziyor.

Ama yapı hasar görürse (örneğin bir felç sonucu) lifler parçalara ayrılıyor ve bilgi akışı bozuluyor. Kitabın son makalesinde, Columbia’ dan beyin görüntüleme uzmanı Joy Hirsch, beğendiklerinin, beğenmediklerinin, sezgilerinin, önyargılarının ve hayati kararlarının sinir devrelerine bağlı olduğu fikrinden hoşlanmayan okurları anladığını gösteriyor..

“ Sinirlerimdeki nöro-kimyasal karışımların içinde yüzen hücreler ve moleküller, büyük ihtimalle kocama duyduğum sevgi ve bağlılığın temelini Oluşturuyor. Akademik hayatı mı n başlarında, fiziksel bir öğenin hayat arkadaşımla ilgili seçiminin büyüklüğünü ve önemini azaltacağı seklindeki bu kaçınılmaz biyoloji bilgisine karşı çıkıyordum ” diyor.

Hirsh, fiziksel beynin ve aklın muhteşem birlikteliğini artık sevinçle benimsiyor. Ve kimsenin bunu kabul etmekle ilgili fazla seçeneği olduğunu sanmıyor. “ İnsanlar binlerce yıl boyunca başka Bir şey olduğunu düşündü. Ama başka bir şey yok: Biz buyuz ‘’ diyorç.
 


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:17 Ocak 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.