Akalazya Nedir?

Akalazya, lokmaların yutulduğu halde mideye ulaşmadığı için yemek borusunda birikmesiyle karakterize edilen sindirim sistemi rahatsızlığıdır. Mide ile yemek borusu arasında bulunan sfinkterin çalışma bozukluğu bu rahatsızlığa neden olur.

Normal şartlarda yutkunma hareketiyle birlikte alt özofagus sfinkteri de açılır. Fakat akalazya rahatsızlığı bulunan kişilerde sfinkter kasındaki işlev bozuklukları ve sinirsel hasarlardan dolayı alt özofagus sfinkteri açılmaz. Bunun sonucu olarak kişide yemek borusuna yemek sıkışması hissi ve yutkunma güçlüğü gelişir. Bu da göğüs bölgesinde rahatsızlık oluşturur. Yutkunma güçlüğü hastalarda boğulma riskini artırır.

Akalazya hastalığı daha çok orta ve ileri yaş grubunda bulunan bireyleri etkiler. Nadir olarak çocukluk çağında da görülebilir. Akalazya yaygın görülen bir hastalık değildir. Bazı durumlarda hastalığın belirtilerini başka hastalıklarla karıştırmak mümkündür. Bu yüzden doğru bir şekilde tanı konmasına yardımcı olabilmek için hastanın hissettiği semptomları ve yaşadığı sorunları iyi şekilde ifade etmesi önemlidir.

Hastaların büyük çoğunluğu akalazya hastalığını reflü ile karıştırmaya yatkındır. Çünkü iki hastalıkta da yutulan besinlerin ağza gelmesi durumu söz konusudur. Fakat iki hastalığı birbirinden ayıran temel unsur; reflüde mide içerisinde bulunan içeriklerin yemek borusuna kaçması söz konusudur, akalazya da ise yemek borusunda bulunan besinler mideye geçmekte zorlanır. Birbirine benzer gibi hissedilse de aslında iki rahatsızlık birbirinden çok farklıdır.

Akalazya Nedenleri Nelerdir?

Akalazya hastalığının gelişmesinde rolü bulunan farklı etkenlerden söz edilebilir. Genetik kalıtım, akalazya hastalığının en güçlü unsurlarından bir tanesidir. Aile bireylerinde akalazya ya da farklı mide rahatsızlıkları bulunan kişilerde akalazya hastalığının görülme ihtimali diğer kişilere göre daha fazladır.

Ayrıca otoimmün hastalıkları görülen bireylerde de akalazya hastalığının görülme ihtimali daha yüksektir. Otoimmün hastalıklarda vücut kendi dokularına zarar verir. Bu sırada alt özofagus sfinkterindeki sinirler de hasar görür. Bu yüzden hastalığın gelişme riski daha fazladır. Parazit kaynaklı hastalıklar ve yemek borusu kanseri de akalazya hastalığının gelişmesine ya da şiddetlenmesine neden olabilir.

Viral hastalıkların akalazya hastalığının gelişmesinde etkili olabileceği düşüncesi de yaygındır. Akalazya hastalığının temel nedenleri henüz tam anlamıyla tespit edilmiş olmasa da sinir hücresi hasarından kaynaklandığı konusunda görüş birliği mevcuttur. Bu konudaki bilimsel araştırmalar günümüzde devam etmektedir. 

Akalazya Belirtileri Nelerdir?

Akalazya hastalarında yaygın olarak görülen semptomlardan biri yutma güçlüğüdür. Hastaların büyük çoğunluğu yemek borusuna veya boğazına bir şey takıldığı hissinden şikayetçi olur. Son derece rahatsız edici olan bu yutkunma güçlüğü öksürük ve aynı zamanda boğazda tahrişe de neden olur. Bunların yanı sıra akalazyada boğulma ve aspirasyon riski de bulunur.
Akalazya hastalığının başlangıç aşamasında semptomlar şiddetli değildir. Sorunların şiddeti ve sıklığı yavaş yavaş artar. Bir süre sonra hasta ciddi anlamda katı besinleri yutmakta zorlanmaya başlar. Bu semptomların dışında yaygın olarak görülen akalazya belirtileri şunlardır:

●    Geğirme
●    Öksürük
●    Göğüste ve midede yanma
●    Kilo kaybı
●    Göğüste rahatsızlık hissi ve ağrı
●    Kusma veya öğürme
●    Pnömoni

Akalazya Tanısı Nasıl Konur?

Disfaji, kusma, göğüs ağrısı, kilo kaybı ve yutkunma güçlüğü semptomları ile sağlık kuruluşlarına başvurulması durumunda hekimler genellikle akalazya hastalığı ve sindirim sistemi hastalıkları üzerinde durur.

Akalazya hastalığının tanı, tedavi ve takip süreçleri sağlık kuruluşlarının gastroenteroloji birimi tarafından yürütülür. Sağlık kuruluşuna başvuran hastanın katı besinlerin yanı sıra sıvı besinleri de yutma zorluğu çekmesi akalazya olasılığını güçlendirir. Sıvı besinleri yutma güçlüğü, hastalıkta sorunların şiddetini artırdığını gösterir.

Akalazya hastalığına tanı koyma yöntemlerinden biri özofagus manometrisidir. Bu işlemi yapmak için hasta yutkunduğu sırada yemek borusuna tüp yerleştirilir. Alt özofagus sfinkterinin aktivitesini araştırmak için yapılan bu işlem sayesinde sfinkterin fonksiyonlarını yerine getirip getirmediği tespit edilir. Yemek borusunu incelemek ya da olası bozuklukları araştırmak için röntgen ve farklı görüntüleme tetkikleri tercih edilebilir.

Akalazya hastalığını teşhis etmek ve tanı koymak için kullanılan yöntemlerden bir tanesi de endoskopidir. Endoskopi, ucunda kamera ve ışık olan bir tüp yardımıyla yapılır. Ağız boşluğundan başlayarak duodenuma kadar bütün sindirim kanalını görüntüleme imkânı sunan bu işlem sık sık tercih edilen bir teşhis yöntemidir. Diğer teşhis yöntemlerine göre daha az kullanılan baryum yutma yöntemiyle de akalazya hastalığı teşhis edilebilir. Bu yöntemde hasta sıvı formlu baryum yutar ve X ışınları ile baryumun sindirim kanalındaki ilerleyişi izlenir. Sindirim kanalındaki bir tıkanıklık veya bozukluk hakkında bu şekilde bilgi edinilebilir. Baryum yutma yöntemi hamile kadınlar için uygun değildir. Bu yüzden hamilelik söz konusuysa bunu hekime bildirmek faydalı olur.

Akalazya Tedavisi Nasıl Yapılır?

Akalazya hastalığını tedavi etmek için kullanılan yöntemler belirtilerin şiddetine ve hastalığın evresine göre değişir. Başlıca akalazya tedavileri şu şekilde sıralanabilir:

•    İlaç Tedavisi
İlaç tedavisi, hastalığın ilk evresinde olan ve hafif belirtiler gösteren akalazya hastaları için uygundur. Alt özofagus basıncını düşürmek için yemekten önce nitratlar ve kalsiyum kanal blokerleri alınır. Genel olarak birçok hastanın iyileşmesine yardımcı olan bu ilaçların uzun süre kullanılması durumunda çeşitli yan etkiler görülebilir.

•    Botoks Tedavisi
Bu tedavi yönteminde alt özofagus sfinkterine botoks enjekte edilir. Bu sayede kas gevşer ve işlevini yerine getirmeye başlar. Botoks tedavisi kalıcı bir çözüm yöntemi değildir. Bu yüzden yaklaşık 1 yıl arayla tekrarlanması gerekir.

•    Balon Dilatasyonu
Bu tedavi yönteminde alt özofagus bölgesine 30 - 40 mm çapında dilatasyon balonları yerleştirilir. Burada şişkin halde duran balonlar yemek borusu ile mide arasında geçiş yapılmasına yardımcı olur. Bu yöntemde başarı oranı %70 - 80 arasıdır. Uygulanması kolay bir yöntem olduğu için hastaneye yatış gerektirmez, hasta aynı gün taburcu edilebilir. Bu yöntem bazı hastalara iki kez uygulanabilir. Balon dilatasyonu ile iyileşme sağlamazsa cerrahi yöntemlere başvurmak gerekir.

•    Cerrahi Tedavi
Balon dilatasyonu, ilaç ve botoks tedavisinden olumlu sonuç alamayan hastalara cerrahi müdahale gerekir. Akalazya hastalığını cerrahi müdahale ile tedavi etmek için Heller Miyotomi adı verilen yöntem uygulanır. Bu yöntemde alt özofagus kasının bir kısmı kesilerek besinlere geçiş yolu açılır. Heller Miyotomi yöntemi açık veya kapalı olarak yapılabilir. Bu yöntem ile tedavi edilen hastaların %90’ı 1 yıl, %85’i 5 yıl sonunda hastalığın tüm belirtilerinden kurtulabilir. Heller Miyotomi yöntemi akalazya için çözüm olsa da reflü oluşmasına neden olabilir. Bu yüzden hastanın rutin olarak ilaç kullanması söz konusu olabilir.


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:29 Mayıs 2023Yayınlanma Tarihi:31 Ocak 2023

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.