Adalet ancak vicdanla tecelli eder

Mecburiyet hasıl olmadıkça veya ihtiyaç duyulmadıkça aklımıza gelmeyen ve ancak sıkıştığımızda ilk aradığımız şey “Adalet”tir.

Adalet haksız ve hukuksuzlukların yaşanmasıyla birlikte ortaya çıkan bir kavramdır. İnsanoğlunun ilk yaratıldığı günden itibaren, içine konulmuş vicdanî bir duygudur.

Adalet duygusu insana, sade ve yalın haliyle değil, beraberinde cezalandırma, acıma, merhamet, sevgi, hoşgörü, ahlâk ve en önemlisi de “vicdan” gibi diğer duygularla birlikte harmanlanarak verilmiştir. Çünkü bu duygular olmadan adaletin tecellisi mümkün değildir.

Maide Sûresi’nin 8. Âyetinde Cenâb-ı Allah (cc) şöyle buyuruyor: ”Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvaya daha uydundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”

PEKİ ADÂLET NEDİR?

Adâlet, tarihî süreç içerisinde insanlık tarafından en çok tartışılan bir kavram olmuştur. Her ne kadar daha önceleri Aristo ve Platon da olduğu gibi felsefenin içinde mütalâa edilse de sonraları sosyal bilimler içerisinde, değerlendirilmeye başlanmıştır.

Eflatun, adaleti mutluluk olarak tarif etse de, halk diliyle kısaca, her şeyin yerli yerinde olması, herkese hakkının verilmesi, haksızlıkların giderilmesi, hak ve hukukun gözetilmesi olarak ifade edilebilir. Ya da kısaca,  “doğruluk” da denilebilir.

Vicdan hususuna gelince; adaletin tecellisinde en önemli ve en etkili unsur vicdandır. Elbette adalet dağıtılırken kanunlar göz önünde bulundurulacaktır. Ancak, kanunlar mütalâa edilirken vicdanî ölçüler göz ardı edilmemelidir. Sadece kanunlar dikkate alınarak karar verilmesi, adaletin tecellisinde yeterli olmayabilir. Ya da yanlış kararların verilmesine sebep olabilir. Yanlış ve adil olmayan kararlar da vicdanları yaralayabilir.

O HALDE VİCDAN NEDİR?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: ”Çağın Vicdanı Bediüzzaman“ adlı eserinde vicdanı, “Ne yapmak gerektiğini söyleyen iç ses, yanlış yapmaktan koruyan iç bekçi, hiçbir şey yapmamaktan koruyan iç ölçü, nasıl yapılacağını anlatan bir iç eğilimdir” diye tanımlar.

Manevî ve ahlâkî değerler göz önünde bulundurularak, iyi ve doğru olanı yapmayı sağlayan, doğruyu yanlıştan ayıran, gönül rahatlığı ile akıl, kalp ve duyguları ile birlikte karar verebilme melekesi olarak da ifade edebiliriz.

Sabır tükendiğinde, akıl ermediğinde, çaresiz kalındığında, karar verilemediğinde içimizden gelen ses olarak da tarif edebiliriz.

Vicdan, Cenâb-ı Allah’ın (cc) insanlara doğuştan bahşettiği en büyük nimet ve insanları hayvanlardan ayıran en mühim hususiyettir.

Her ne kadar kalp ile aynı tutulsa da, kalp ile vicdan müsavi değildir. Vicdan ayrı, kalp ayrıdır. Vicdan, akıl, kalp ve duygularla doğrudan iletişim halindedir. Akıl düşünür, kalp hisseder, duygular hareketlenir, ancak vicdan temyiz makamıdır ve son sözü hep o söyler. Hiçbir güç karşı koyamaz vicdanın verdiği karara.

Vicdan en etkili güçtür. Binaenaleyh, İnsan da var olan hırs, merhametsizlik, kötülük gibi duygular, ancak bu güçle kontrol edilebilir. İnsandaki bu menfi güçler kontrol edilemediğinde, vicdanı öldürür.

Vicdan öldüğünde, meydana gelen tahribatların tamiri de çok zor olur. Bu sebeple vicdanı, merhamet duyguları ile besleyerek canlı tutmak gerekir. Zira Vicdanı olmayan bir insanın vahşi bir hayvandan farkı kalmaz.

Vicdanın canlı tutulması, toplumun huzuru, barışı ve adaleti için çok önemlidir. Meselelerimizi çoğu kez vicdanımızın sesine kulak vererek çözeriz.

Birçok şeyi vicdanımızla yaparız. Doğruları, elimizi vicdanımıza koyarak söyleriz. Hiç kimsenin hakkını yemeden ve hak hukuku gözeterek vicdanlı oluruz.

Kötülük yaptığımızda çekeriz vicdan azabını. İçimiz acıdığında sızlar vicdanımız. Günahlarla kirleterek getiririz, kullanılmaz hale vicdanımızı. Ve ancak tövbeyle arındırabilir, merhametle yumuşatabiliriz vicdanlarımızı.

Vicdan hassastır, haksız ve hukuksuzluğa asla tahammül gösteremez. Kolay kolay susmaz, susturulamaz. Cemil Meriç’in dediği gibi ancak “menfaat konuşunca vicdan susar.”

YENİ ASYA


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:07 Ekim 2017Yayınlanma Tarihi:06 Ekim 2017

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.