Yaşlılardan alınabilecek dersler

Yaşlılar hatalarının, zaferlerinin, sevinçlerinin ve üzüntülerinin ardından ayakta kalmışlardır. İşte yaşlılardan alınabilecek dersler.

Yaşlılar hatalarının, zaferlerinin, sevinçlerinin ve üzüntülerinin ardından ayakta kalmışlardır. İşte yaşlılardan alınabilecek dersler.

yaslilikHayatın anlamını bulma arayışı, arayıcıları dağların zirvelerine, manastırlara ve materyalizme yöneltti. Ancak bazen temel bir bilgelik kaynağını gözden kaçırıyoruz: Uzun yaşamış olanlar. Yaşlılar hatalarının, zaferlerinin, sevinçlerinin ve üzüntülerinin ardından ayakta kalmışlardır ve çoğu, bu süreçte birtakım hayat dersleri çıkarır. O halde, gezegenimizde 70, 80 veya daha uzun bir süre yaşamanın sağladığı avantajlı konumdan ne tür bir bilgelik çıkar? İlk olarak, sağlam ve güvenli yol her zaman en tatmin edici hayata götürmez. The New York Times'tan David Brooks'un, yaşlıların düşüncelerini konu alan bir dizi köşe yazısında belirttiği gibi, yaşlılar çoğu kez risk almadıkları için hayıflanır. Bir adam, tüm hayatını "seyirci" olarak geçirdiğini ve daha "maceracı" tarzda yaşamış olmayı dilediğini itiraf etti. Brooks, aldıkları risklerden pişman olan yaşlıların sayısının çok az olduğunu söyledi.

YAŞLILARDAN ALINACAK DERSLER

Bir adam şöyle dedi: "Kariyerim açısından bakacak olursak, pek iyi değildi. Ama çeşitlilik hayatın tuzu biberiyse, benimkisi bol baharatlı bir Hint yemeğine benziyordu" dedi. Aşksız evlilikleri bitirmekten pişmanlık duymayan yaşlılar da vardı. Gençken evlenmeyi tavsiye eden çok azdı. Bir adam, aldığı acı dersi paylaştı: "Karımı değiştirmeye çalışmamın ne kadar akılsızca olduğunu anlamam, elli yıllık evliliğimin yirmi yılını aldı". Yaşlıların görüşlerini inceleyen gayri resmi bir diğer araştırmada, The New York Times'tan Jane Brody işteki mutluluğun paradan daha önemli olduğunu buldu. Aynı görüşteki bir okur, Brody'ye "En önemli şey, kesinlikle sevdiğin bir işle uğraşmak ve her gün işe gitmeye can atmak" dedi. 92 yaşındaki bir adam, "Sanırım şu anda hiç olmadığım kadar mutluyum. Eskiden benim için önemli olan şeylerin önemi ya kalmadı ya da azaldı" dedi. İleri yaştaki insanların çoğunun mutlu olduğunu gösteren araştırmalar, bu görüşü destekliyor. 340 bin Amerikalıyı kapsayan ve 2010'da yayınlanan bir Gallup araştırmasına göre, çoğu kişi 18 yaşına yakın kendini gayet iyi hissetmiş. Derken (belki de hayatın getirdikleriyle biraz incinince) özsaygıları giderek azalmaya başlamışı. Neyse ki, 50'li yaşlarda mutluluk yeniden ortaya çıkmış. Sonuçta çoğu kişi, 80'lerinde yeniyetmelik dönemine göre daha mutlu olduklarını söyledi. Ayrıca çoğu, 50'li yaşların başındaki duygusal çöküntüyü bir daha hiç yaşamadığını belirtti. İngiltere'deki Warwick İşletme Okulu'ndan Andrew J. Oswald, "80'li yaşların başında 20'li yaşlara göre daha mutlu olabileceğimiz gerçeği, esasen hayatta olan şeylerden kaynaklanmıyor. Bu çok derin ve gayet insani bir şey gibi görünüyor" diyor. Yine de, orta yaşların tüm o sefaletinden bazı iyi anılar kalabiliyor. "Hayatımızın En Güzel Çağı: Orta Yaşın İcadı" kitabının yazarlarından Patricia Cohen'in The New York Times'ta yazdığı gibi, araştırmalar stresin orta yaşlarda (tıpkı kişinin kendi yeteneklerini olan güveni gibi) gerçekten zirve yaptığını gösterdi. Orta yaşın, 65 yaş üzerindeki insanların çoğunun hayatta tekrar yaşamayı istediği dönem olması belki de bu yüzden. Yani kronik bir orta yaş krizinin girdabına yakalanan kişi sevinmeli. Yaşlıların bilgelik dolu bakış açısına göre bu, ileride hayatın altın çağı gibi görünebilir. Ama hayatın her geçiş döneminin kendi kör noktaları var. Oscar Wilde'ın dediği gibi, "Yaşlılar her şeye inanır, orta yaştakiler her şeyden kuşkulanır, gençler her şeyi bilir." THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:13 Şubat 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.