Tekeşlilik bebekleri korumak için mi evrildi?

Başta maymun ve insan olmak üzere, büyük beyinlere sahip primatların yavruları, çok daha uzun bir süre güçsüz ve çaresiz kalıyorlar, öldürülmeleri çok daha kolay ve bu yüzden de daha çok korunmaya gereksinim duyuyorlar.

Başta maymun ve insan olmak üzere, büyük beyinlere sahip primatların yavruları, çok daha uzun bir süre güçsüz ve çaresiz kalıyorlar, öldürülmeleri çok daha kolay ve bu yüzden de daha çok korunmaya gereksinim duyuyorlar.

tekeslilikToplumsal tekeşlilik, işte yavruları korumak ve büyümek için evrildi.. Ama buna karşı çıkan ve günümüzde tekeşliliğin toplumsal baskıya dayandığını belirten görüşler de var... Kim ne dedi, hepsi bu yazıda! ABD’li ünlü sinema yıldızı Katharine Hepburn bir zamanlar, “Erkeklerle kadınların birbirleriyle gerçekten de uyumlu olup olmadıklarını merak ediyorum. Belki de kapı komşusu olup arada sırada birbirlerini ziyaret etmeleri çok daha yararlı olur,” demişti. Hepburn’un görüşü bir yana, insanlarda erkeklerle dişilerin, süreleri ve sadakat düzeyleri bir hayli değişken olmakla birlikte, yaşamlarını tekeşli çiftler olarak geçirme yönünde güçlü bir eğilim sergiledikleri görülüyor. Böyle bir davranışın nasıl ve neden ortaya çıktığı, oldum olası bilim insanlarının ilgisini çeken bir konu oldu. Şimdi yeni bir araştırma, bir olasılıkla insanların da aralarında yer aldığı, primatlarda tekeşliliğin çocukların rakip erkekler tarafından öldürülmelerini önlemek amacıyla evrildiği yönünde son derece çarpıcı bir sonucu gözler önüne seriyor. Araştırmacıların toplumsal tekeşlilik adını verdikleri çiftler halinde yaşam, oranları farklı gruplar arasında büyük farklılıklar gösterse de, hayvanlarda sürekli evrilen bir durum. Öyle ki, kuş türlerinin yaklaşık %90’ı, bir olasılıkla kuluçkaya yatmak ve yumurtadan yeni çıkmış yavruları beslemek anababanın ortaklaşa emeğini gerektiren zorlu bir süreç olduğundan, toplumsal açıdan tekeşli bir yaşam sürdürür. Ne var ki, dişilerinin yavrularını kendi bedenlerinde taşıyıp onların emzirilip beslenmelerinden tek başlarına sorumlu oldukları memelilerde, nüfusun ancak %5’i toplumsal tekeşlidir. Bu da memelilerde erkeklerin büyük bir çoğunluğunun başı boş ortalıkta gezinip başka dişileri gebe bırakabilecekleri anlamına gelebilir.

TEKEŞLİLİĞİN NEDENİ

Gelgelelim, yaklaşık %27’si toplumsal tekeşli olan primatlar görünürde özel bir durum sergiliyor. Londra University College insanbilim uzmanlarından Christopher Opie ve arkadaşları kısa bir süre önce yaptıkları bir araştırmada toplumsal tekeşliliğin primatların evrim sürecinin görece geç bir evresinde, günümüzden yaklaşık 16 milyon yıl önce ortaya çıktığı sonucuna vardı. (En eski primatların kökenleri yaklaşık 55 milyon yıl öncesine uzanıyor.) İyi de, erkeklerinin olabildiğince çok sayıda dişiye ulaşmak gibi üretken bir üstünlüğe sahip oldukları düşünülürse, primatlar dahil, memelilerde toplumsal tekeşlilik neden ortaya çıkmış olabilir ki? Bilim insanları bu soruya yanıt olarak belli başlı üç görüş öne sürüyor: 1) Tekeşlilik, kuşlarda olduğu gibi, anababaların yavrularıyla daha yakından ilgilenmelerine olanak sağlıyor; 2) Özellikle dişilerin geniş bir alana yayılmış oldukları ve tek bir erkekle tekeşli bir yaşam sürdürmelerinin pek de kolay olmadığı türlerde, dişilerin rakip erkeklerle çiftleşmelerini önlüyor; ya da, 3) Şempanze ve goril gibi kimi primat türlerinde çok yaygın olan ve genelde rakip erkeğin anneyi hızla doğurgan bir duruma dönüştürüp kendi yavrularına babalık etme arzusuyla açıklanan, yavruların öldürülmelerine karşı koruyucu bir etki yaratıyor. Kimi araştırmacılar tekeşliliğin açıklanmasında bu üç unsurun bileşiminin yanı sıra, başka unsurların da etkili olabileceğine inanıyorlar.

İNSANLARDA ÇİFTLEŞMENİN EVRİMİ

Bu tartışmayı çözüme bağlamak, özellikle insanlarda çiftleşmenin evrimini kavramamıza yardımcı olması açısından önemli. İnsanlar tümden tekeşli olmamakla birlikte, Tennessee Üniversitesi evrimsel dirimbilim uzmanlarından Sergey Gavrilets, “insanlarda eşler arasında yakın ilişki kavramının ortaya çıkması, insan türünün evrimsel yörüngesini değiştiren son derece önemli bir dönüşüm” diyor. Çok sayıda araştırmacı bebek beyinlerinin gelişkin boyuta ulaşması için gerekli uzunca süre boyunca anababaların ortaklaşa çaba ve ilgileri olmaksızın insanlarda büyük beyinlerin evrilmesinin söz konusu olamayacağına inanıyor. Gavrilets, “Bu dönüşümü devinime geçiren unsurların kavranması insanoğlunun biricikliğini de daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir,” diye ekliyor. Opie ve arkadaşları primatlarla ilgili üç temel görüşün doğruluğunu Bayes İstatistiği adı verilen güçlü bir yöntemle sınamak üzere işe koyuldular. Ekip eski dünya maymunları, yassı burunlu maymun ya da marmosetler, lemurlar gibi bilinen hemen hemen tüm primat türlerini içeren 230 primat türüyle ilgili olarak daha önceleri yayımlanmış genetik ve davranışsal verilerden yararlandı. Örneğin, ekip en az 20 yayında yavruların öldürüldüklerine ya doğrudan gözlem yoluyla ya da olası tek açıklama olarak yer verilmesi durumunda belli bir canlı türünde yavruların öldürüldükleri sonucuna vardı. Bayes yaklaşımı, araştırmacıların primat davranışlarıyla ilgili bilgileri tüm hayvan grubuna ait bir evrim ağacına aktarmalarına ve böylece toplumsal tekeşlilik, yavruların öldürülmesi vb. davranış özelliklerinin zaman içinde ortaya çıkış düzenlerinin bir çözümlemesini yapmalarına olanak tanıdı.

YAVRULAR İÇİN TEKEŞLİLİK

Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan yazıda öne sürülen her üç görüşle ana babanın bakım ve ilgisi, dişilerin yayılma alanı ve yavruların erkekler tarafından öldürülmesi- çiftler halinde yaşayan yaklaşık 60 primat türünde, toplumsal tekeşliliğin ortaya çıkışı arasında yakın bir bağlantı olduğuna dikkat çekiliyor. Ne var ki, üç unsur arasından yalnızca yavruların öldürülmesinin, gerçekte toplumsal tek-eşlilikten önce geldiğinin ve bu yüzden de evrimsel bir itici güç olarak değerlendirilebileceğinin de altı çiziliyor. Araştırmacılar öteki iki davranış biçiminin toplumsal tekeşlilikten sonra geliştiğini, bu nedenle toplumsal tekeşliliğin nedeni olmaktan çok, sonucu olabileceğini belirtiyorlar. Opie, “Yaptığımız çözümlemeler primatlarda - ve bir olasılıkla da insanlarda- tekeşliliği tetikleyen unsurun yavruların öldürülmesi olduğunu açıkça gözler önüne seriyor” diyor. Toplumsal tekeşlilik oranı, tüm memelilerde %5 iken, primatlarda neden çok daha yüksek bir oran olan %27’ye ulaşıyor? Opie ve arkadaşlarının yanı sıra, primatlara özgü karmaşık toplumsal grupların daha büyük beyinlere yol açtığı görüşünün savunucularından olan Oxford Üniversitesi ruhbilim uzmanı Robin Dunbar’ın bu soruya verdikleri yanıt şöyle: Başta maymun ve insan olmak üzere, büyük beyinlere sahip primatların yavruları, öteki memeli yavrularına kıyasla çok daha uzun bir süre güçsüz ve çaresiz kalıyorlar, öldürülmeleri çok daha kolay ve bu yüzden de daha çok korunmaya gereksinim duyuyorlar.

BUGÜNKÜ TEKEŞLİLİK TOPLUMSAL BASKI MI?

Gelgelelim, sonuçlar çok farklı tepkilerle karşılandı. Zürih Üniversitesi primatoloji uzmanlarından Carel van Schaik araştırma bulgularını oldukça inandırıcı bulduğunu, ancak salt bu bulgulardan yola çıkarak insanlarda tekeşliliğin altında yatan asıl unsurun çocukların öldürülme riski olduğu sonucuna varmanın pek de doğru olmayacağını dile getirerek, “Bunun nedeni kısmen, farklı kültürlerle ilgili araştırmaların da ortaya koyduğu gibi, insanların tam anlamıyla tekeşli olmamalarından kaynaklanıyor. Şimdilerde görülen tekeşlilik toplumsal baskıyla yaratılan bir durum,” diye ekliyor. Britanya’daki Stirling Üniversitesi ruhbilimcilerinden Phyllis Lee de bu görüşe katılıyor ve insanların “en iyi koşullarda dönemsel tekeşlilikler” yaşadıklarına dikkat çekiyor. “Geleneksel toplumların” %60’ından çoğunda erkeğin birden çok kadınla evlenmesine göz yumulduğuna parmak basan Lee, çocuk öldürme olayının tekeşliliğin geçerli olmadığı çok sayıda primat türünde görülen bir özellik olduğunu ve bu yüzden ölümlere karşı geliştirilen tek evrimsel çözümün tekeşlilik olamayacağını belirtiyor. Nitekim, Science dergisinde yayımlanan ve tüm memelilerde tekeşliliğin masaya yatırıldığı bir araştırma, çok farklı sonuçları gözler önüne seriyor. İnsan dışındaki 2545 memeli türünde tekeşliliği araştıran Cambridge Üniversitesi hayvanbilim uzmanlarından Tim Clutton Brock ve Dieter Lukas, Opie’nin primatlarla ilgili araştırmasından elde ettiği sonuçların tersine, bu çok daha geniş örnekte türler arasında toplumsal tekeşliliğin dişilerin geniş bir alana yayılmış oldukları ve erkeklerin aynı anda çok sayıda dişiye ulaşamadıkları yerlerde ortaya çıkan bir durum olduğunu ortaya koydu; görünürde çocuk öldürmeler tüm memelileri tekeşliliğe iten bir unsur değildi. Opie, “dişilerin geniş bir alana yayılmaları, gruplar halinde yaşayan ve toplumsal yönü oldukça ağır basan primatlar için geçerli bir durum değil, bu yüzden insanlar, belki de tüm primatların memeliler arasında ayrıksı bir durum oluşturuyor” diyerek bu görüşe karşı çıkıyor. Dişilerin yayılımı savının önde gelen savunucularından ve Calgary Üniversitesi çevrebilim uzmanlarından Petr Komers de, çocuk öldürmelerinin “tekeşliliğin olası tek itici unsuru” olduğu görüşünü şaşırtıcı buluyor ve “Tekeşlilik, çocuk öldürmelerinin söz konusu olmadığı türlerde de ortaya çıkan bir durum. Öyle ki, burada tek bir çözümden söz etmek yanlış olur” diyor. CUMHURİYET BİLİM TEKNOLOJİ EKİ

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:04 Ekim 2013Yayınlanma Tarihi:06 Ekim 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.