Tek eşliliğin gizemi tartışılıyor

Cambridge Üniversitesi'nden Dieter Lukas, "Tek eşlilik çözemediğimiz bir sorun" diyor.

Cambridge Üniversitesi'nden Dieter Lukas, "Tek eşlilik çözemediğimiz bir sorun" diyor.

teseslilikTüm memeli türlerinin yüzde 9'unda, erkek ve dişiler birden fazla üreme mevsiminde aynı bölgeyi paylaşıyor ve bazen de ömür boyu birlikte yaşıyor. Bu bilimsel açıdan gizemli bir durum, çünkü teorik olarak erkek memeliler tek eşlilikten vazgeçip çok sayıda dişiyle çiftleşirse daha fazla yavru sahibi olabilir. Lukas ve meslektaşı Tim Clutton-Brock'un yaptığı yeni bir araştırmaya göre, dişilerin birbirlerinden uzak bölgelerde yaşadığı ve erkeklerin etrafta dolaşıp rakip erkekleri kovmasının zorlaştığı durumlarda tek eşlilik görülüyor. Londra'da ki University Col lege'dan Kit Opie ile meslektaşları, tek eşliliğin yaygın olduğu primatlar (primat türlerinin dörtte birden fazlasında erkek ve dişiler birlikte yaşar) üzerinde benzer bir araştırma yaptı. Bu bilim insanları farklı bir sonuca vardı: Yavruların öldürülmesi tehlikesi, erkekleri tek bir dişiye bağlı kalmaya ve onu diğer erkeklerden korumaya yöneltiyor. Buradan insanlarla ilgili nasıl bir sonuç çıkıyor? Montreal Üniversitesi'nden Bernard Chapais, Evrimsel Antropoloji dergisinde geçenlerde çıkan incelemesinde "İnsan türündeki çiftleşme sistemi fazlasıyla esnektir" diye yazdı. İnsan kültürlerinin sadece yüzde 17'si tamamen tek eşli. İnsan topluluklarının büyük çoğunluğunda farklı evlilik türleri var; bazı insanlar tek eşli bazıları da çok eşli" fiyor. Bir kadının birden çok erkekle evlenebildiği toplumlar bile var. Bazı toplumlarda erkekler ve kadınlar başka insanlarla evli oldukları halde yıllarca süren gizli ilişkiler yaşar. Bu bir tür ç ifte tek eşlilik. Eşcinsel evlilikleri yasal onay almadan çok daha önce bile bu türden birliktelikler vardı. Her tür, kendine özgü sorunlarla (yaşadığı yerdeki iklim, hayatta kalmak için tükettiği besinler ve kendisini avlayan yırtıcılar) mücadele eder ve belli koşullar bazı dezavantajlarına rağmen tek eşliliği d estekler. E n y akın akrabalarımız olan şempanzeler ve bonobolar, insanlardaki çiftleşme alışkanlıklarının kökenine dair bir ipucu sunuyor. Bunlar dişilerin yumurtlama döneminde çok sayıda erkekle çiftleştiği büyük sürüler halinde yaşar. Çiftleşebilmek için birbirleriyle kavga eden erkek şempanzeler, yavru sahibi olma şansını artırmak için fazladan sperm üretecek şekilde evrimleşti. Atalarımız ile şempanzelerin ataları yaklaşık 7 milyon yıl önce birbirinden ayrıldı. Fosiller çiftleşme sistemimizin bu yol ayırımından sonra nasıl geliştiği konusunda bazı ipuçları sunabiliyor. Tek eşli primatlardaki hormon seviyesi diğer türlerinkinden farklı. Bu muhtemelen, erkeklerin dişiler için sürekli savaşmamasından kaynaklanıyor. Hormon seviyesindeki bu farklılık, primatlardaki bazı dikkat çekici gelişmeleri etkiledi. Örneğin, primatların parmak uzunluklarının oranı değişmiştir. Liverpool Üniversitesi'nden Emma Nelson ve meslektaşları 2011'de, eski hominid (insansı maymun) fosillerinin parmak kemiklerini inceledi. Bulgulara bakarak, 4.4 milyon yıl önce yaşamış hominidlerin çok sayıda dişiyle çiftleştiği sonucuna vardılar. Ama yaklaşık 3.5 milyon yıl önceki parmak uzunluğu oranları, hominidlerin çoğunun tek eşliliğe yöneldiğini gösterdi. Atalarımız asla tümüyle tek eşli olacak şekilde evrimleşmedi. Ama çok eşli ilişkilerde bile erkekler ve kadınlar uzun süreli bağlar kurdu. Bu da şempanzelerdeki durumdan çok farklı. Tek eşliliğin gelişmesine neyin yol açtığı konusunda anlaşamayan bu iki yeni araştırma, bir önemli konuda hemfikir. Opie "Tek eşlilik gelişince, erkeklerin yavruyu koruması yaygınlaştı" diyor. Eşini terk etmeyen tek eşli primat babalar, yavrularının hayatta kalma olasılığını artırma şansına kavuştu. Babalar yavruları taşıyıp kürklerini temizliyor ve onları saldırılardan koruyabiliyor. Ancak türümüzün erkekleri daha da ileri giderek avlanma ve et bulma yeteneği geliştirdi ve yiyeceklerin bir kısmını çocuklarına verdi. Opie "Erkeklerimiz tek eşli primatlarda görülmeyen şeyler yaptı" diyor. İnsan yavrularının ilave protein ve kalori almaya başlamasının evrimimizde bir dönüm noktası oluşturduğu yaygın biçimde kabul ediliyor. Diğer memelilerinkinden çok daha büyük bir beynimiz olmasının nedeni de bu olabilir. Eşit büyüklükteki bir kas kütlesinden 20 kat fazla enerji isteyen beyin, enerjiye aç bir organ. Opie'ye göre büyük bir beyne ve bunun sağladığı zihinsel yetilere, düzenli bir şekilde enerji zengini et tüketebilmemiz sayesinde kavuştuk. Opie "İnsanlar beynin boyutuna ilişkin sınırlamayı tek eşlilik sayesinde aşmış olabilir" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:22 Ağustos 2013Yayınlanma Tarihi:24 Ağustos 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.