SINAV GİRDABINDAN KURTULUN!

CUMHURİYET GAZETESİ BİLİM TEKNİK EKİ

Eğitimde çok önemli sorunlar yaşanıyor. Bu sorunlar binlerce öğrenciyi, onların ailelerini, iş dünyasını etkiliyor.

 


Bir ülkenin çağdaş gelişmiş ülkeler arasında saygın bir yer alabilmesi için öğrenmesini bilen, düşünen, tartışan, yaratıcı, ülke ve dünya sorunlarına duyarlı kuşaklara sahip olması gerekir. Bu kuşaklar çağdaş eğitimle yetişebilir.

Bu konuda uluslararası kuruluşların karşılaştırmalı verileri ve ulusal bazı değerlendirmeler Türkiye’de eğitim sisteminde ciddi sorunlar yaşandığını göstermektedir. Eğitimin kalitesi açısından Türkiye’nin dünyadaki yeri konusunda üç önemli çalışma var. PİSA, TİMMS ve PIRLS.

OECD tarafından yapılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın (PİSA) verilerine göre, fen alanında Türkiye 30 ülke arasında 29.’uncu sırada. Sadece Meksika’yı geçebilmiş. Uluslararası Matematik ve Fen Başarısını Belirleme Programı (TİMSS) verilerine göre, 49 ülke içinde Türkiye fen alanında sonuncu durumda. Bahreyn, Bosna-Hersek ve İran gibi ülkelerin gerisinde. Uluslararası Okuma Becerilerinde Gelişim Projesi (PIRLS) verilerine göre de, 35 ülkede ilköğretim 4. sınıf öğrencileri arasında yapılan karşılaştırmada Türkiye 28. sırada.

Üniversiteye giriş sınavları ve SBS sonuçları değerlendiğinde de eğitimdeki kalite düşüklüğü çarpıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor. 2010 YGS sonuçlarına bakıldığında, öğrencilerin yarıdan fazlası fen sorularını yanıtlayamamış. Basit fen kavramlarına dayanan 40 sorudan birini bile çözememişler. 2009’da sıfır çeken öğrenci sayısı 30 bindir.

Fen ve matematikte yaşanan bu durum Türkçe ve Sosyal Bilgiler için de geçerlidir. SBS sonuçlarının da çok parlak olmadığı görülmektedir. Sınava giren 1 milyonu aşkın adayın Türkçedeki karne notu 100 üzerinden 41, matematikte 11, fen ve teknolojide 26, sosyal bilgilerde 47, yabancı dilde 33’tür.
Gerek uluslararası kuruluşların verileri gerekse ülke içinde uygulanan sınavların sonuçları, öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun temel sayısal ve sözel okur-yazarlık düzeylerinin ya da becerilerinin çok düşük olduğunu göstermektedir.

Gençler üniversiteye sorunlar yumağı halinde gelmektedir. Yorgun, bezgin, yılgın bir psikoloji içindedirler. Yarıdan fazlasının yanlış tercih yaptığı görülmektedir. Bir çoğunun üniversite eğitimi almak için gerekli altyapıya sahip olmadıkları bir gerçektir. Anadilleri Türkçe’yi kullanmakta zorlanıyorlar. Kültür, matematik, fen altyapıları zayıftır.

Yabancı dil açısından sorunlar var. Üniversiteler bu eksiklikleri programlarının en az bir yılını, yabancı dil hazırlık sınıfı da eklendiğinde 2 yılını ayırarak çözmeye çalışıyor. Bu durum üniversitelerin eğitim kalitesini olumsuz etkiliyor.

Bu sorunların önemli bir bölümünün üniversite öncesinde çözümlenmesi gerekirdi. Üniversiteler bir yerde bu gençlere rehabilitasyon programı uygulamaktadır. Gençler güzel sanatlar, müzik, spor gibi değişik alanlarda yeteneklerini değerlendirme olanağı bulamadıkları için üniversitelerde biraz gecikmiş de olsa bu eksikliklerini gidermeye çalışıyor.

Eğitimdeki bu acı tablonun nedenlerini anlayabilmek ve çözümler üretebilmek için, sorunu bütünsel ve çok yönlü olarak ele almak gerekir. Çünkü bu sorunlar birbirini etkilemekte, yönlendirmekte. Eğitim sorunları okul öncesi eğitimden başlayarak ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim ve sonrası olarak ele alınmalıdır. Bunlardan sadece bir aşamayı ele alarak çözümler üretmek yeni sorulara yol açabilmektedir.
Şu anda yükseköğretime giriş sorunu diğer aşamaları da etkileyen en temel sorun olarak karşımıza çıkıyor. Üniversite önünde büyük bir yığılma olmaktadır. Meslek liseleri çekiciliğini büyük ölçüde yitirdiğinden, öğrencilerin önemli bir bölümü üniversite giriş sınavına yöneliyor.

2010 yılı YGS sınavına 1 473 337 öğrenci girdi. Üniversite okumak her şeyin üstünde görülüyor. Üniversiteye giriş sınavında başarılı olabilmek için iyi bir lise zorunluğu ve OKS, SBS gibi giriş sınavları karşımıza çıkıyor. İyi bir liseye girebilmek için de iddialı bir ilköğretim kurumu gerekli olmakta. Orada da yine bir giriş sınavı onları beklemektedir.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:30 Ocak 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.