Sigara DNA'ya zarar veriyor

DNA'ya zarar veren kimyasalların başında sigarada bulunan ve sayıları binlerle ifade edilen çeşitli kanserojen maddeler var.

DNA'ya zarar veren kimyasalların başında sigarada bulunan ve sayıları binlerle ifade edilen çeşitli kanserojen maddeler var.

sigara_dnaRecep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali İrfan Güzel, DNA'ya zarar veren kimyasalların başında sigarada bulunan ve sayıları binlerle ifade edilen çeşitli kanserojen maddelerin geldiğini söyledi. Güzel, bütün canlıların hücre olarak tanımlanan mükemmel yapı taşlarıyla dizayn edildiğini ve gözle görülemeyecek kadar küçük olan fonksiyonel birimlerden oluştuğunu belirtti.

SİGARAYI KOLAYCA BIRAKMANIN YOLLARI

Canlıların sahip olduğu yapılar arasında en önemlisinin genetik bilgisinin şifrelendiği yer olan DNA molekülü olduğunu ifade eden Güzel, “Hücrelerin her davranışı genetik bilgisi ile kontrol edilmektedir. Çevreden alınan uyarılar buraya ulaştırılır ve buradan bir karşılık verilir. Yani hücre davranışını ona göre belirler” dedi. DNA molekülünün önemli olduğu kadar hassas bir yapıya da sahip olduğuna dikkati çeken Güzel, “Buna zarar verebilen ve birçok etken var. Bu tür etkenlerin hepsine genel ad olarak mutajen (DNA hasarına neden olan) denmektedir. Mutajenlerin DNA molekülünde oluşturduğu hasar, hücrenin davranışını ve çoğalma kontrolünü değiştirebilir. Mutajenler biyolojik, kimyasal ve fiziksel ajanlar olarak üç grupta toplanabilir. Birtakım hastalıkların da etkeni olan virüslerden bazıları biyolojik ajanlardır” diye konuştu. Kimyasal ajan çeşitlerinin çok olduğunu kaydeden Güzel, şunları söyledi: “DNA'ya zarar veren kimyasalların başında sigara dumanında bulunan ve sayıları binlerle ifade edilen çok çeşitli kanserojen maddeler gelmektedir. Diğer önemli bir kanserojen ise kuru gıdalar, baharatlar, kuru yemişler, hayvan yemlerinin nemli, loş ve sıcaklığı 25-35 derece olan ortamlarda depolanması durumunda bunlar üzerinde çoğalan bazı küf mantarları tarafından oluşturulan aflatoksindir. Hayvan yemleri üzerinde oluşan aflatoksin, daha sonra bunlarla beslenen hayvanların sütüne geçer. Aslında uygun koşullarda depolama veya modern tesislerde paketleme işlemleri ile bu tehlikenin önüne geçilebilir. Ülkemiz de dahil birçok ülke, bu konuda sıkı denetimler uygulamakta ve kilogramda 2-5 mikrogramın üzerinde aflatoksin içeren gıdaların tüketimine izin vermiyor. Aflatoksin en çok karaciğer kanserlerine neden oluyor.” Güzel, uygun koşullarda üretilmeyen deterjanlar ve bazı gıda katkılarının da zararlı kimyasallar içerdiği konusundaki bilimsel çalışma ve tespitlerin çeşitli vesilelerle kamuoyuna duyurulduğunu söyledi. Fiziksel ajanların başında ise radyasyonun geldiğini belirten Güzel, “Kimyasal maddelerin vücutta birikmesi ve radyasyonun belli sınırların üzerinde olması DNA hasarlarına neden olabilmektedir. Yüksek dozdaki radyasyonun etkilerinin neler olabileceği 1986 yılında yaşanan Çernobil faciası sonrası etkilenen bölgelerde ortaya çıkan çok sayıda kanser vakalarıyla görülmüştür. Başta cep telefonları olmak üzere ev ve iş yerlerimizde kullandığımız birçok elektronik cihazın düşük düzeylerde de olsa radyasyon yaydığı tespit edildi. Bunları hayatımızdan çıkarmak neredeyse imkansızdır ama hiç olmazsa mümkün mertebe uzağında olmak, olası zararlarından daha az etkilenmeyi sağlayacaktır” dedi. A.A

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:21 Aralık 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.