Psikolojik travma tedavisindeki sihirlik değnek: EMDR

Genellikle travma odaklı terapi yaklaşımı olarak bilenen EMDR, 1987'de bulunmuş ve geliştirilmiş olan bir tedavi tekniğidir. İşte EMDR hakkında merak edilenler.

Genellikle travma odaklı terapi yaklaşımı olarak bilenen EMDR, 1987'de bulunmuş ve geliştirilmiş olan bir tedavi tekniğidir.  İşte EMDR hakkında merak edilenler.

İlk yıllarda, ani şekilde gelişen ve tek bir olaydan (kaza, tecavüz, işkence, doğal afet gibi ) kaynaklanan  travma ve sonrasında gelişen travma sonrası stres bozukluğu vakalarında uygulanmış ancak etkinlik alanı yıllar içinde oldukça artmıştır. Bugün dünyanın pek çok ülkesinde, yılda yüzlerce uzman, bu tekniğin eğitimini almaktadır. Teknik artık sadece travma sonrası stres bozukluğunda değil başka pek çok alanda da kullanılmaktadır.

EMDR (EYE MOVEMENTS DESENSİTİZATİON AND REPROCESSİNG) NEDİR?

Adı, “göz hareketleri ile sistematik duyarsızlaştırma ve yeniden işlemleme” diye tercüme edilebilir olan bu teknik, Francine Shapiro tarafından, bir kır gezintisi sırasında keşfedilmiştir. Shapiro, bu gezinti sırasında, aklını kurcalayan ve sıkıntıya yol açan bir sorunu düşünmektedir. Ancak bir süre sonra fark eder ki, sıkıntısı belirgin derecede hafiflemiştir. Bunun nasıl olmuş olabileceğini düşündüğünde, patikadaki yürüyüşü sırasında, bakışlarını tekrarlayıcı şekilde sağa ve sola hareket ettirmiş olduğunu hatırlar. Sonra, danışanın gözleri ile takip edeceği şekilde, el hareketleri ile ilk deneylerini yapar. Araştırmalar ilerler ve eğitimler başlar. Manfield'ın verdiği bilgiye göre, şu anda yılda yaklaşık 4000 kişi bu eğitimi almaktadır. Teknik, bilgi işleme modelini baz alır. Uygulama, çeşitli aşamalardan oluşmaktadır. Bu aşamalar, travma anısını işlemekle başlar, yeni tutum ve davranışların yerleştirilmesi ile sonlanır.

GÖZ HAREKETLERİNİN ETKİSİ NEDİR?

Yaşantıların anıları normal koşullarda zihnin enformasyon sistemine kolaylıkla asimile edilir, yaşantı söze dökülebilir, hikayeleştirilir, anlam kazanır ve geçmiş diğer yaşantılarla sentezlenir.  Ancak travma anılarında bilgi işleme süreci farklı şekilde işlemektedir. Bilgi işleme modeline göre, ağır bir stres oluşturan travma yaşantısı karşısında, bilgi işleme süreçlerinde olağanüsü bir durum oluşmakta, yeni/travmatik yaşantının/yaşantı anısının geçmiş yaşantı anılarına entegre edilmesi zorlaşmaktadır. Bir tür dışlanmaya uğrayan ve dolayısıyla bütünleşememiş yaşantı, uyandırdığı tüm yoğun olumsuz duygularla birlikte ayrı bir bölmede tutulmakta gibidir. Anı, işlenemeden kaldığı için duygu, düşünce veya benzer yaşantılar yoluyla da uyarılabilmektedir. Bu özellik, travma sonrası stres bozukluğundaki artmış uyarılmışlık, bellek bozuklukları ve irritabilite gibi belirtilerin kaynağı olarak görülmektedir. Göz hareketlerinin, corpus collosum yoluyla yeni yaşantıya dair enformasyonu sağ hemisferden sol hemisfere aktardığı düşünülmektedir. Sol hemisfere aktarılan anı, “esnek” ve “sembolik” bir imgeye dönüşmüş olur. Sol hemisferde anının sembolik bir imajı oluşur ve bu imaj sadece bellek için anlam taşıyan detayları içerir. Sol hemisfer bilindiği gibi psikoterapi sürecinde gerekli olan işlevlerin önemli bir kısmından sorumludur. Yaşantıya mesafe kazanma, sözlere dökebilme, hikayeleştirebilme, anlamlandırma, sol hemisfer işlevleri ile mümkündür. Zamanda yönelim, kişinin deneyimleri anlamlandırma çabası, sol hemisfer işlevlerinden en önemlileridir. Normalde tüm deneyimler bu şekilde işlenir, anlamlandırılır ve zihindeki enformasyona asimile edilirken travma sonrası süreçte EMDR,  yeterince ve sağlıklı şekilde işlenememiş anıyı işlemek üzere zihni harekete geçirmiş olur.

PSİKOTERAPİDE VE EMDR TEKNİĞİNİN KULLANIMINDA İYİLEŞMEYİ SAĞLAYAN NEDİR?

Psikoterapide değişim ve iyileşmeyi getiren şey, kişinin farkındalığındaki artıştır. Farkındalık, bir gözlem süreci ile gelişir. Geçmiş yaşantıları algılama ve yorumlama tarzı ile bu yorumlama tarzına bağlı his ve davranışları çözümleme sürecinin bir getirisidir. Herkes nesnel gerçekliği kendince yorumlar, olan bitenlere geçmişten, en erken yaşlardan beri taşıdığı öznel ve kişisel anlamları katar, durumlara tepkisini belirleyen de budur. Kısacası farkındalık, şimdiki duygu ve davranış repertuarını anlama, geçmişten bugüne taşınan algı ve yorum tarzı ile bağlantılandırma çabasıdır. EMDR tekniğinin kullanımında farkındalığı getiren şey ağırlıklı olarak kognisyonlardır. Bir geçmiş anının kişiyi hala olumsuz etkiliyor olmasının nedeni, bu geçmiş olayla ilgili, şimdi hala geçerli olan bir olumsuz düşünceyi koruyor olmasıdır. Emdr tekniği bu düşünceyi en net şekliyle keşfetmeyi ve yerine sağlıklı/gerçekçi alternatifini koymayı amaçlar. Kognisyonlardaki bu değişimler kalıcı ve önemlidir çünkü bir içgörü olarak keşfedilmekten ziyade o anki sorunun kökenine bağlı olarak, kişinin kendi ifadeleri ile ortaya koyduğu, olumsuz inançlarıdır.

 EMDR PSİKOTERAPİ SÜRECİNDE NASIL KULLANILIR?

Çoğu psikoterapist, çoğunlukla uygulamakta oldukları terapi yaklaşımına EMDR tekniğini entegre etmişlerdir. Daha azınlıkta olan bir grup ise EMDR terapisi adı altında yalnızca bu uygulamayı yapmaktadırlar. Her iki uygulanış biçiminde de sekiz aşamalı olarak uygulanan bu çalışmanın başlangıcında öykü alınır ve EMDR için hedefler saptanır. Rahatsız edici bir olay, konu, duygu veya anı EMDR çalışması için hedef olabilir. Ardından olumsuz inançların saptanması gelir. İkinci aşama olarak tavsiye edilen, “güvenli yer” çalışması yapmaktır. Bu çalışma, kişinin rahat ve olumlu duygular hissetmesini sağlayan bir imgedir. Güvenli yer olarak seçilen imgeler, olumlu bir kendilik duygusu taşımayı hedeflemelidir. Bu çalışmanın iki önemli işlevi vardır: Çalışma sürecinde rahatsızlık hissinin danışanın tolere edemeyeceği kadar artması durumunda mola vermeyi sağlamasına ek olarak tamamlanmamış bir seansı rahatsız edici duygularla sonlandırmamayı sağlar. Değerlendirme aşaması, göz hareketlerine geçmeden önce, hedef anı üzerinde yapılan saptamalardır. Danışanın hedef anı olarak çalışmayı seçtiği konuyu temsilen zihninde belli bir sahne oluşturması ile başlar. Örneğin geçirdiği bir trafik kazasını çalışmak isteyen birinin seçtiği sahne, trafik kazası anısının en rahatsız edici anı olmalıdır. Ardından, bu sahnenin kişide ne kadar sıkıntı uyandırdığı saptanır. Kişiden , bu sıkıntıyı 0’dan 10’a kadar derecelendirmesi istenir. Hedef olarak seçilen imgeye duyarsızlaşma çalışması sonucunda rahatsızlık derecesinin 0-1 olması beklenir. Sıkıntı uyandıran duygunun ne olduğu ve bu sahneyi düşündüğünde herhangi bir somatik belirti fark edip fark etmediği araştırılır. Sahneyi zihninde canlandırdığı sırada kendisi ile ilgili en olumsuz ne düşündüğü (örneğin “tehlikedeyim”) ve çalışmanın sonunda sahneye duyarsızlaşabildiğini ifade edecek hedef olumlu düşüncesinin ne olabileceği sorulur (örneğin “güvendeyim”). Pozitif kognisyonun inanılırlık ölçüsü ise 1’den 7’ye kadar derecelendirilir. Kişiden sahneyi zihninde canlandırdığı sırada pozitif kognisyona ne kadar inandığını saptaması istenir. Hedef olarak seçilen imgeye duyarsızlaşmanın gerçekleştiğinin bir göstergesi de pozitif kognisyonu 6-7 derecesinde  inanılır buluyor olmasıdır. Negatif ve pozitif kognisyonların çalışmak üzere seçilen imgeye uygun olması gerekir. Dördüncü aşama, göz hareketlerinin uygulandığı aşamadır. Bu yapılırken kişiden zihnindeki sahneye odaklanması, neler hissettiğine ve beden duyumlarına dikkat etmesi istenir. Uygulama sırasında özellikle herhangi bir şey düşünmeye veya kurmaya veya hatırlamaya çalışmamalıdır. Süreç tıpkı REM uykusundaki göz hareketleri gibi kendiliğinden işler. Zihin imgeyi ve bağlantılı tüm duygu, düşünce ve beden duyumlarını kişinin yönlendirmesi olmadan işlemeye başlar. Göz hareketleri setler halinde uygulanır. Sağa ve sola bir kez gidiş bir set olarak kabul edilir. Genellikle 20-40 setlik uygulama sonrasında danışanın o anda zihinde neler olduğunu aktarması istenir. Çalışma ta ki imge ile ilgili aktarılacak bir şey kalmayana kadar devam eder. Bu gerçekleştiğinde imgenin ne ölçüde rahatsız ettiği sorulur. Rahatsızlık derecesi 0-1 değilse göz hareketleri devam eder. Üzerinde çalışılan imge travmatik bir anının imgesi olduğundan ve süreç kişi için bir hayli sıkıntılı da olabileceğinden Shapiro bazı analojilerle ilerlemeyi önermiştir. Örneğin kişiden  zihninde canlanan imgeleri bir tren camından veya bir sinema perdesinden izliyormuş gibi düşünmesi önerilir. Zaman zaman terapistin kişiye bunun “geçmiş bir anı” olduğunu hatırlatması gerekebilir. Sıkıntının arttığı durumlarda göz hareketlerini durdurma eğilimine karşılık gaz pedalına basması ve buradan hızlıca geçmesi söylenebilir. Şayet sıkıntı tolere edemeyeceği kadar artmışsa güvenli yer imgesini hatırlaması istenir ve çalışmaya ara verilir. Yapılan çalışmalarda tek bir travma anısının pek çok kanala açılabildiği görülmektedir. Hedef anı bir merkez gibi düşünülürse, zihin bu merkezden kendine özgü negatif kognisyon, bedensel duyum, duygu ve imgeleri üreten farklı yerlere gidebilir. Travma anısı tüm kanallar çalışılıp işlenecek bir şey kalmayıncaya kadar devam eder. Hafızanın bir ağ gibi işlediği, benzer ve bağlantılı anıların, tıpkı bir üzüm salkımındaki taneler gibi, yan yana durdukları söylenebilir. Elbette anıların beyinde durdukları, anatomik  karşılıkları belirlenebilir, yerler yoktur. Burada kastedilen, zihnin çağrışımlar yoluyla bu şekilde çalıştığıdır. Bu ağda, ortak veya benzer duygular hissettiren anılar yan yana öbeklenmiş gibidirler. Mutlu bir olayın anısı mutlu bir başka olayın anısını, üzücü bir olayın anısı başka üzücü olayın anısını çağrıştırır. Yetersizlik duyguları uyandıran bir anı, güvensizlik duyguları uyandıran bir başka anıya geçit verebilir.  Anıların ortak duygu ve düşünce  bağlantısıyla birbirine bu şekilde bağlı olmaları EMDR tekniğinin uygulanması sırasında yollar açar. Üzerinde çalışılmaya karar verilmiş olan anı, başka bir anıya götürür.  Güncel bir yaşantı, geçmiş yaşantı ile bağlantılandırılır ve hedef anı bu şekilde işlenir. Beşinci ve altıncı aşamalar tarama ve pozitif kognisyonu yerleştirmedir. Bedende hedef imge ile ilgili rahatsızlık veren belirli duyumlar varsa onlar saptanır ve tamamen ortadan kalkıncaya kadar göz hareketleri devam eder. Bu tamamlandığında ve rahatsızlık düzeyi 0-1 ve pozitif kognisyonun inanılırlık düzeyi 6-7 olduğunda, göz hareketleri orijinal imge ile pozitif kognisyonu bağlama için uygulanır. Öyle ki amaç imgenin zihinde artık pozitif kognisyon ile birlikte canlanmasıdır. Hedef anıya duyarsızlaşma süreci tamamlanmadıysa ve seans sonlandırılmak durumunda ise terapist danışanı bilgilendirmelidir. Bu bilgilendirme, bir sonraki seansa kadar, olasılıkla çalışılan anı ile bağlantılı olarak, akla gelebilecek anılar, düşünceler, duygular, imgeler ve beden duyumları üzerinedir. Arada geçen sürede zihin bu anıyı işlemeye devam edeceğinden kişiden gün içinde veya rüyalarda gelen bu türden malzemeyi sonraki seansta çalışmak üzere not etmesi istenir. Eğer duyarsızlaşma süreci tamamlandıysa bir sonraki seansta aynı travma anısı ile ilgili bir kontrol yapılır ve hala etkili olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır. Tamamlanmamış bir süreçte danışanın seanstan güvenli yer çalışması sonrası ayrılması sağlanır. EMDR uygulaması için iki seans süresi ayırmak, belli bir travma yaşantısına duyarsızlaşma çalışmasının sonlanabilmesi için idealdir.

EMDR BAŞKA HANGİ ALANLARDA İŞE YARAR?

Uygulaması travma sonrası ve akut stres bozukluğu alanları ile başlamış olsa da yıllar içinde kompleks travma başta olmak üzere diğer kaygı bozukluklarında, kişilik bozuklukları, duygudurum bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, bağımlılıklar, yeme bozuklukları, ağrı tedavisi, öfke kontrolü  gibi alanlarda da çalışmalar yapılmaktadır. Her bir alan için ayrı çalışma protokolleri oluşturulmakta ve eğitimlerde atölye çalışmalarında aktarılmaktadır. EMDR’nin bir uygulama alanı da çocuklarla yapılan psikoterapi çalışmalarıdır. Çocuklara özgü bilgisayar simülasyonları, göz hareketlerini oyun şeklinde uygulamayı amaçlamaktadır. PSİKEART DERGİSİ

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:07 Nisan 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.