Kıyamet kehanetlerini saklayan şehir

İngiltere'nin Bedford şehrinde bir zamanlar kıyameti önleyeceğini düşünen bir kadın tarikatı vardı. Kehanetlerini yazıp bir sandığa koyarak mühürlemişlerdi. Sandığın mührü hâlâ açılmış değil.

Bedford'daki Panacea Müzesi ('panacea'nın kelime anlamı 'her derde deva'dır) dünyanın sonunun nasıl geleceğini gözünüzde canlandırmak için en iyi yerlerinden biri. Bir şapel etrafında kırmızı tuğlalı, bahçeli evlerin bulunduğu bu bölge 100 yıl boyunca bir kadınlar tarikatını barındırmıştı. Bu kadınlar tüm hastalıkları iyileştireceklerine, sonsuza dek yaşayacaklarına ve kıyameti önleyeceklerine inanıyorlardı.

Panacea Cemiyeti'nin son üyesi 2012'de öldüğünde burası müzeye dönüştürüldü.

20. yüzyılın karanlık günlerinde bir grup dindar orta sınıf İngiliz kadın, gezegenin kaderini ellerinde tutuklarına inanıyordu. Grubun lideri Mabel Barltrop, Eski Ahit'te sözü edilen mesihin kendisi olduğuna inanıyordu. 70 kadar takipçisi ona Octavia adını vermiş ve 1920'lerde Bedford'a taşınarak bir topluluk kurmuştu. 40-60'lı yaşlarındaki bu kadınlar dünya çapında 120 bin üye edinmişlerdi.

Kendilerinden önce yaşamış olan ve kendisini peygamber ilan eden Joanna Southcott adlı kadının vasiyetini yerine getirmesi için de İngiltere Kilisesi'nde kampanya yürüttüler. Onlardan yüz yıl kadar önce ölen Southcott, kehanetlerini yazarak bir ahşap sandığa koymuş ve milli bir kriz döneminde kilisenin 24 piskoposunun bir araya gelip sandığın mührünü açmasını vasiyet etmişti.

Panacea Cemiyeti piskoposların bir araya gelip sandığı açmasını istiyordu. Onların kalması için odalarını bile hazırlamışlardı. Hatta dayayıp döşedikleri bir evi İsa'nın yeryüzüne döndüğünde kalması için hazır tutuyorlardı.

Bugün müzede bütün bu odaların yanı sıra Joanna Southcott'un 64 yaşında karnında taşıdığını söylediği Mesih bebek için hazırlanmış beşik ve giysiler de sergileniyor.

Panacea Müzesi kıyamet kehanetlerini içeren mühürlü sandığın kopyasını sergiliyor, sandığın aslı ise gizli bir yerde saklanıyor.

Bu bebek hiç doğmadığı gibi piskoposlar da hiç gitmedi Bedford'a. Yani kehanetler mühürlü sandıkta açılmadan kaldı. Bu sandık müzeye yakın gizli bir yerde saklanıyor ve müzede sadece bir taklidi sergileniyor. Her şeyin yıkıma uğradığı hissi uyandıran karanlık dönemlerde insanın sarıldığı inancı, iyimserliği ve hezeyanları temsil ediyor aslında bu sandık.

Müze müdürü Gemma Papineau, Panacea Cemiyeti'nin, yoğun sosyal değişimlerin yaşandığı bir dönemde bu değişime ayak uyduramayan ya da bunu istemeyen bir grup kadın tarafından kurulduğunu söylüyor. "Korkan insanların mantalitesini taşıyor ve kendilerini korumaya çalışıyorlardı. Oturdukları yerlerin etrafında yüksek duvarlar ördürmüş, kendilerini evlerine kapatmış ve birlikte yaşadıkları insanların da aynı şeylere inanmasını sağlamışlardı."

BBC TÜRKÇE


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:31 Ocak 2017Yayınlanma Tarihi:30 Ocak 2017

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.