Kaza-belanın öngörülebilirliği

Olayları ne denli bilimin ışığında açıklayıp olası sonuçlarını öngörmeye çalışsak da “belirsizlik ilkesi” nedeniyle daima öngörülemez bir pay kalacağını kabul etmek zorundayız. Peki kaza-belanın öngörülebilirliği nasıl?

Olayları ne denli bilimin ışığında açıklayıp olası sonuçlarını öngörmeye çalışsak da “belirsizlik ilkesi” nedeniyle daima öngörülemez bir pay kalacağını kabul etmek zorundayız. Peki kaza-belanın öngörülebilirliği nasıl?

Haber1Büyük doğal felaketler buna iyi birer örnektir. Birçok doğa olayı için giderek doğruluğu artan öngörülerde bulunabilsek de -ileride doğrulukların artacağına kuşku yoktur- öngörü alanımızın dışında kalan pay hâlâ çok yüksektir. Çok değişkenli, üstelik de değişkenlere ilişkin ölçülebilirliklerin düşük olduğu hallerde geçerli olan bu yargı, daha az sayıda -ve de ölçülebilir- değişkenli durumlarda tam tersi bir belirlilik sergiliyor. Bu nedenle de -aklı başında insanlar-, hızla giden iki otomobili kafa kafaya tokuşturarak ne olacağını denemeye çalışmıyor, bunu araç güvenilirliğini test eden uzmanlara bırakıyor.

BEYİN VE DAVRANIŞ İLE İLGİLİ HER TÜRLÜ BİLGİ İÇİN TIKLAYIN..

Daha da az değişkenli durumlara iyi örnek olabilecek alanlardan birisi yangınlar; bunların içinde de daha çok ilgilendirenler, “çadır yangınları”olarak adlandırılan ve özbeöz bizim insanımız tarafından başarılan az sayıdaki icattan(!) birisidir. Deprem bölgelerinde geçici barınak olarak kullanılan ve dondurucu kış günlerinde tartışmasız bir zorunluk olarak soba kullanılan çadırlarda sık sık yangın çıkmakta ve içindeki insanlar yanarak ölmektedir. Bugün itibarıyla 2 ay içinde toplam 8 kişi bu yüzden hayatını kaybetmiştir. Bu ve benzeri belirlilik düzeyindeki olaylar için öngörülebilirlik neredeyse yüz üzerinden yüzdür. Şimdi soru, bu net öngörülebilirliğe karşın nasıl olup da ölümleri engelleyecek basit birkaç önlemin alınamadığıdır. Hemen herkesin aklına gelebilecek basitlikte, biri kısa diğeri orta vadeli iki önlemden birincisi her çadıra bir yangın söndürücüsü dağıtmak (ve bunu çadırların tamamlayıcı bir parçası haline getirerek bundan böyle öylece uygulanması); ikincisi ise çadır bezlerinin emprenye edilerek tutuşmasının geciktirilmesidir Hatta, kısa süreli bir araştırma ile -ki belki de vardır- kurulu çadırların iç yüzeylerine püstürtülerek tutuşma sıcaklığını arttırabilecek bir boya cinsi dahi bulunabilir. Merakım, bu önlemlerden en az birisinin uygulanmasını imkânsız ya da maliyetini insan yaşamından daha fazla kılan şeyin ne olduğudur. Birisi beni bu meraktan kurtaracak anlamlı bir açıklama yapabilir mi? CUMHURİYET BİLİM TEKNOLOJİ EKİ

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:22 Ocak 2012Yayınlanma Tarihi:24 Ocak 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.