Kanserle mücadele için genetik kumar
Lösemiye yönelik yeni yaklaşım geleceğe dair fikir veriyor. İşte kanserle mücadele için genetik kumar.

Lösemiye yönelik yeni yaklaşım geleceğe dair fikir veriyor. İşte kanserle mücadele için genetik kumar.

Tıbba Adanan Hayat
Wartman kanser araştırmalarında öncü olan bu üniversiteye tesadüfen girmiş. Indiana'da büyüyen Wartman, dedesi gibi veteriner olmak istiyormuş. Ama üniversitedeyken yaz aylarında hastanelerde çalışmış ve kansere merak sarmış. Washington Üniversitesi'nin St. Louis'teki tıp fakültesine kaydolunca, kan kanseri vakalarında yaşanan genetik değişimlerle ilgili araştırmalara ilgi duymuş ve araştırmacı doktor olmak istediğini anlamış. 2002 kışında tıp fakültesinin son sınıfında okurken, Stanford Üniversitesi'nin asistanlık programına katılmak için mülakata gittiğinde bu planlar altüst olmuş. Mülakat günü ağır bir yorgunluk yüzünden neredeyse felç olmuş. Yine de kendisini zorlamış ve sağanak yağmur altında araba sürerek Palo Alto'ya gitmiş. O günü atlatabilecek gücü bulmuş. St. Louis'e dönünce koşmayı bırakmış, çünkü çok bitkinmiş. Geceleri terlemeye başlamış. Wartman, "Anjin olduğumu ve bunu atlatabileceğimi düşündüm" diyor. Ama daha sonra bacak kemikleri de ağrımaya başlamış ve ateşi çıkmış. Şubat 2003'te bir acil servise gitmiş. Doktor alyuvar ve akyuvar sayılarının düşük olduğunu fark etmiş. Löseminin biyolojisini adı gibi bilen Lukas Wartman, bu hastalığa yakalandığından kuşkulanmaya başlamış. Ertesi gün yeni testler için hastaneye tekrar gitmiş. Kalça kemiğine uzun bir iğneyi batıran doktor, analiz için ilik almış. Wartman, "Mikroskobun lamına beraber baktık; lösemi hücreleriyle doluydu. Şoka girmiştim" diyor. Wartman önce 9 ay boyunca yoğun kemoterapi, ardından 15 ay koruma amaçlı kemoterapi görmüş. 5 yılın sonunda, yok olmuş gibi görünen kanser tekrar nüksetmiş. Bunun üzerine kanseri geriletmek için yoğun kemoterapiye başlanmış. Daha sonra, küçük erkek kardeşinden alınan ilik Wartman'a nakledilmiş. Wartman nakilden yedi ay sonra büyük bir kanser konferansına gitmiş ve kendi lösemi türü hakkındaki bir oturumu izlemiş. Oturumun konuşmacısı, hastalığın tekrarladığı kişilerin sadece yüzde 4 veya 5'inin sağ kaldığını bildirmiş. Wartman, "Midem bulanmıştı. Bu rakamı duyunca yaşadığım şoku asla unutmayacağım" diyor. İlik naklinden 3 yıl sonra 2011 baharında, günde 9 ile 11 kilometre arası koşan ve kendini iyi hisseden Wartman "Sonbaharda belki de bir yarı maraton koşarım diye düşünüyordum" diyor. Ama kanser daha sonra yine nüksetmiş.RNA'daki İpucu
Wartman'ın doktorları onu kurtarmak için son umutlarının, ellerindeki tüm gen bilgisini ve teknolojisini kullanmak olduğunu anlamış. Kanserin amansız saatiyle yarışarak geçen dokuz aylık hummalı bir çalışmanın ardından, ekip verileri elde etmiş. Kanserli hücre DNA'sında çok sayıda mutasyon olsa da, bu konuda bir şey yapılamazdı. Bunlara saldıracak ilaçlar yoktu. Ama diğer inceleme yani kanserli hücrelerin RNA analizi, lösemi hücrelerinde FLT3 adlı normal genin denetimsiz şekilde çalıştığını gösterdi. Bu genin normal işlevi, hücrelerin büyüyüp çoğalmasını sağlamak. Wartman'ın kanser hücrelerinin böyle hızlı çoğalmasının nedeni, aşırı aktif FLT3 geni olabilirdi. Asıl iyi şey, ilerlemiş böbrek kanseri tedavisi için onay alan ve FLT3'ü durduran Sutent (veya sunitinib) adlı ilaçtı. Ama Wartman'ın sigorta şirketi, bir günlük doz maliyeti 330 dolar olan ilacın masrafını karşılamadı. İlacın üreticisi Pfizer'a, yıllık maaşının sadece 7.5 aylık doz almaya yettiğini söyleyen Wartman, insani amaçlı kullanım izni rica etti ama talebi kabul edilmedi. Bir haftalık ilaç parasını bulup ilacı kullanmaya başlayan Wartman'ın kan değerleri, birkaç gün sonra normal görünüyordu. Ama umutlanmaktan korkuyordu ve ilacın maliyeti onu rahatsız ediyordu. İlaç işe yarasa bile, daha ne kadar satın alabilirdi ki? Hastanenin eczanesinde çalışan bir hemşire ertesi gün onu arayarak mucize gibi bir haber verdi: Bir ay yetecek Sutent stoku Wartman'ı bekliyordu. Tedavi olduğu servisteki doktorlar para toplayıp ilacı almıştı. İki hafta sonraki biyopsi, eskiden lösemi hücreleriyle dolu olan iliğinin temiz olduğunu gösterdi. İlave iki hassas test, kanserin gerilediğini doğruladı. Doktoru John DiPersio ona, "Buna inanamıyorum" dedi.Önseziler ve Kararlar
Hastalık durunca, Wartman'ın doktorları onun Sutent mi kullanması veya yeni bir ilik nakli mi yaptırması gerektiğini değerlendirdi. Sonunda DiPersio, Wartman'ın nakil yaptırması gerektiğine hükmetti, çünkü bu yapılmazsa kanser mutasyon geçirip Sutent'i atlatabilirdi. Bu arada Pfizer ilacı ücretsiz vermeyi kabul etti. Kanser şimdilik kaybolmuştu ama Wartman ilik nakillerinde sıkça rastlanan bir sorunla uğraşıyordu; Nakledilen ilikteki akyuvarlar, yabancı gördükleri hücrelere saldırıyordu. Cildinde kızarıklık oluyordu ve kendini kötü hissediyordu. Ama bu sorunlar da hafifliyor. Wartman tekrar Ley'in laboratuvarında çalışıyor. Meslektaşları, aynı kanser türüne yakalanan başka hastaların kanser hücrelerinde benzer mutasyonlar arama niyetinde. Ayrıca ilacın diğer lösemi hastalarında işe yarayıp yaramayacağını ve buldukları çözümün sadece Wartman'da başarılı olup olmadığını görmek için, Sutent'i klinik deneylere sokacaklar. Wartman da rahatsız edici belirsizliklerle karşı karşıya. Ne kadar şanslı olduğunu biliyor. Ama gelecek ne getirecek? Yaşam planı yapabilir mi? İyileşti mi? Wartman, "Tarifi zor bir his. Alışılmadık bir durumdayım" diyor. THE NEW YORK TIMES kanser türleri,kanser genetik mi,kanser tedavileri
Bu yazı 2930 kez okundu
Yayınlanma Tarihi : 30 Temmuz 2012 Pazartesi, 10:06
Güncelleme Tarihi : 30 Temmuz 2012 Pazartesi, 08:08