Kadınlar aşk, erkekler sıcak bir yuva istiyor

Yirmili yaşlarda evliliğe hazırlanan 300 çiftle yapılan anket, yeni kuşakların eşlerinden önce saygı beklediklerini gösteriyor. Psikolog Dr. Davut İbrahimoğlu'nun araştırmasına göre evlilik yaşı da yükseliyor. 30 yaşından sonra evlenenler karar vermekte zorlanırken, çiftlerin yüzde 93.5 gibi büyük bir çoğunluğu hayat arkadaşını kendi seçiyor. Yüzde 76'sı ailesinin rızasını alıyor.

Masaj Yaparak Yakınlaşın

Aynı zamanda biyoenerji uzmanı da olan İbrahimoğlu, her dokunuşun hormonları harekete geçirdiğini söylüyor. Eşlerin birbirlerine masaj yapmaları ve bitkisel çaylar içerek rahatlamaları da bir diğer öneri.

Yeni kuşak ideal eşinde saygı arıyor

Evliliğe hazırlanan 300 gelin ve damat adayıyla yapılan araştırma yeni neslin değerlerini ortaya koyuyor. Evlilik yaşı artarken kadınlar aşk, erkekler yuva istiyor
Evlilik iki insanın aşkını sonsuza dek yaşatmak için birbirlerine verdikleri bir söz müdür yoksa bir şirket anlaşması mı? Neden flört ederken hiçbir zorluk yaşamazken evlilik kurumuna girildiği anda herşey bir anda tersine döner? Hem psikologlar hem de sosyologlar bu soruların cevabını uzun yıllardan beri arıyor. Yapılan binlerce araştırmaya rağmen şu anda mahkemelerde biriken boşanma davalarına ait dosyaların sayısında bir azalma yok. Oysa evlilik tüm dinlerce kutsal sayılmış ve her zaman toplum tarafından destek verilmiş bir kurum. Yine de araştırmalar sürüyor. Beşiktaş Belediyesi'ne başvuran 300 gelin ve damat adayıyla yaptığı yüz yüze anketin sonuçlarını doktora tezi ile birleştiren Psikolog Dr. Davut İbrahimoğlu bu çalışmasını "Evlilikte Doğru Seçim Ailede Mutluluk" ismindeki kitabında topladı.

Eğitim Şart

Aslen Tebriz'li olan İbrahimoğlu, önce Tebriz Üniversitesi'nde Psikoloji eğitimi aldıktan sonra önce Hindistan'da daha sonra Azerbaycan'da biyoenerji ve hipnoz eğitimi almış. İstanbul Üniversitesi'nde Evlilik Kurumu ve Aileye yönelik Psiko Sosyal Hizmetler konulu teziyle doktorasını tamamlayan İbrahimoğlu şu anda da özellikle Amerika ve Avrupa'da çok yaygın olan aile terapistliğinin Türkiye'de de yayılmasını amaçlıyor. Evlilik kurumunun ilk çağdan itibaren en yaygın sosyal ve kişisel davranış olduğunu söyleyen İbrahimoğlu evlilik öncesi eğitimin çok önemli olduğunu söylüyor. "Amerika'da veya Avrupa'da evlilikle ilgili bir eğitim programına katılmadan kolay kolay evlenemezsiniz. Nasıl ki araba kullanmak için ehliyete ihtiyacımız varsa ve bunun için işin uzmanından eğitim alıyorsak evlilik için de böyle bir ihtiyaç var. Siz eğer evlilik konusunda bilgi sahibi olursanız evliliğiniz iyi bir temel üzerine kurulur. Daha önce yaptığım bir araştırmada 250 kişiye 'Neden evleniyorsunuz?' diye sorduğumda yaklaşık yüzde 30'luk bir kesim 'Neden evlendiğimi bilmiyorum' dedi. Evlilik hayatın en önemli virajıdır. Doğru alamazsan şarampole yuvarlanırsın."

Aşkın Ömrü 30 AY

İbrahimoğlu'na göre çiftler evlenmeden önce bir uzmana gidip evlenmek istediği insanla birlikte kişiliklerini ve karakteristik özelliklerini tahlil ettirirlerse ileride ne hayal kırıklığına uğrarlar ne de mutsuz olurlar. Peki evlilik uzmana başvurulacak kadar karmaşık bir şey mi? Bu soruya İbrahimoğlu "Hem çok karmaşık hem de çok basit bir olay" diye cevap veriyor. Çünkü yapılan tanımlamaya göre evlilik iki farklı kültürden bir araya gelen iki insanın ortak düşünce ve menfaatlerini gerçekleştirmek için yapılan bir anlaşma. İşte tam da burada akıllara aşk ve sevgi kavramları geliyor: "Evlilikte aşk ve sevgi kesinlikle vardır. Ama belli bir müddet sonra sevgi ve aşk yön değiştiriyor. Yapılan bilimsel araştırmalara göre aşkın ömrü 30 ay. Peki ondan sonra evlilikler neden yürüyor? Ortak paydalar yüzünden. Mesela çocuk sahibi olmak, maddi gelirler, alışkanlıklar, tutkular sayesinde evlilik sürüyor. Ancak evlilik öncesinde farkına vardığınız ama 'nasıl olsa karşımdaki insanı evlenince düzeltirim' mantığındaysanız işte o zaman yanlış yaparsınız. Çünkü böyle bir durumda siz hem evliliğin sorunlarını alt edeceksiniz hem de evlendiğiniz kişiyi kendi kriterlerinize göre düzelteceksiniz. O zaman evlilik bir karmaşa haline gelir. O yüzden de üzerinde durduğum gibi çiftlerin Avrupa ve Amerika'da olduğu gibi aile psikologları olmalı.

Sosyal fobikler zor evleniyor

Karşı cinsle konuşmakta zorlanıyor, topluluk önünde rahat hareket edemiyor, yabancı insanların yanında şiddetli sıkıntı ve huzursuzluk hissediyorsanız sosyal fobiniz olabilir. Son yıllarda özellikle kadınlarda görülen sosyal fobi tanımadığı kişilerin önünde aşağılanmasına veya utanmasına sebep olacak biçimde davranacağından aşırı derecede korkan kişiler olarak tanımlanıyor.

Kendisinin de sosyal fobik olduğunu söyleyen Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Uzman Klinik psikoloğu Yıldız Burkovik, "Toplumun yüzde 10'unun sosyal fobik olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu fobi daha çok kadınlarda görülse de erkekler tedavi için daha çok başvuruyor" diyor. Ancak özellikle karşı cinsle konuşamamaktan dolayı bu fobiye sahip insanlar evlenmekte zorluk çekiyor. Bu yüzden de bu fobiye sahip olanların büyük bir oranı bekar. "Hastalarımın çoğu karşı cinsle yüz yüze geldiğinde mide bulantısı, kusma, ellerin titremesi gibi durumlarla karşılaştıklarını söylüyor. Bu durumu engellemediğinde ise gerilir, gerildikçe de şikayetler artar. Evlense bile eşini mutlu edememe endişesi nedeni ile cinsel yetersizlik baş gösterir. Sosyal fobi tedavi edilmez ise ağır sonuçlara yol açabilir. Tedavisi mümkün bir fobidir. Tedavide kısa sürede olumlu sonuçlar alınabilir. Böylelikle berbat bir hayata katlanmazsınız."

Demokratik Ortam Şart

* İki insan birbirinin düşüncelerine saygı gösterdiği takdirde bir ortamda gayet mutlu bir şekilde yaşayabilirler. Erkekler hala beraber oldukları kadının ön planda olmasından hoşlanmıyor. Bu eğitim seviyesi ve ekonomik durumu yüksek kesimde de, tam aksi kesimde de aynı. Öne çıkan kadının çevresine hemen duvar örülüyor. Oysa erkek 'onun ilerlemesi benim de ilerlememdir' dese çok şey değişir.

* Evlilikte demokratik bir ortam olmalıdır. Onun için de iki insan gerçekten de karşı tarafın kişiliğine saygı göstermeli. Olduğu gibi kabul etmek yeterli değil aynı zamanda onun bu durumuna saygı da göstermek gerekiyor.

* Bir psikologdan yardım almak konusunda erkekler kadınlara göre çok daha kapalı. Erkek psikoloğa giden karısının onu birisine şikayet etmesi olarak görüyor.

* Evlilikte 3., 5. ve 10. yıllar çok tehlikelidir. Bu üç tehlikeli dönemi atlattığınızda genelde evlilik devam ediyor. Erkeğin korumacı rolü sevdiği için hem fiziksel hem de ruhsal anlamda büyük olması önemlidir.

* Evliliğe karar vermede beraber olunan süreden daha çok evlilik öncesi insanların birbirine ne kadar açık olup olmadığı önemli. Kaliteli bir dönem sonrasında evlilik kararı alınmasında 6 ayda yeter bir sene de.

* Evlilik kararında ailelerin rolü giderek azalıyor. Şimdi gençler ailelerine "Fikrinizi aldım ama ben sizden izin istemiyorum bilgi veriyorum"diyor.

Aurayı Düzeltin Boşanmayın

Türkiye Biyoenerji ve Manyetoloji bilimleri Derneği'nin de başkanı olan İbrahimoğlu, klasik yöntemlerin yanı sıra ilişkilerde destekleyici ve tamamlayıcı tıbbın da önemli olduğunu söylüyor: "Karı koca kavga etmişlerse bunların elektro manyetik alanları yani auraları bozuluyor. Bu yüzden birbirlerini olumsuz etkiledikleri için yan yana bile duramıyorlar. Biz manyetik alan temizlemesi adıyla auralarını olumluya çeviriyoruz. Mesela karı koca kavga ettiğinde sakinleştirici ilaç yerine bitkisel çaylar içmelerini ve birbirlerine masaj yapmalarını öneriyorum. Dokunma çok önemlidir. Çünkü her dokunuş cildinizin altındaki bir hormonun salgılanmasını sağlar. Böylece vücudunuz rahatlar. Ayrıca sinir sistemini sakinleştirir. Mesela omurga ile ayağın altına yapılan iyi bir masaj sizi sakinleştirir. Üstelik bu masaj sayesinde birbirine yakınlaşan karı koca cinsellik yaşayıp, aşk ve sevgiyi tekrar birbirlerinde tadacaktır. Bu şekilde pek çok çifti verdikleri boşanma kararından döndürdüm. Çünkü hayat şartları aura'yı çok kolay bozabiliyor."

Dilek Sancılı


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:29 Mayıs 2004

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.