Kaç dilde ‘DİNLE’ yebiliyoruz?

İki kulağımız varken neden bir ağzımız olduğunu düşündük mü hiç?

Çok daha fazla dinleyip, anlayıp, idrak edip çok daha az konuşalım diye olabilir mi?
Düşünmedik, çok da düşünemedik bunu zannımca…
Öyle ya düşünebilmek için bile önce dinleyebilmeyi başarmak gerekiyor.
İrade, bilinç, idrak sahibi tek canlı bizlerin en temel değeri ‘dinle’ mek olmalı.
Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in ilk emri 'Oku’ da aslında bunu söylemiyor mu?
Önce bir dur, düşün ve dinle… Kendini, çevreni, tabiatı, yaratılanları gözle, oku ve anla…
Evet, konuşan bir varlığız çok daha önemlisi dinleyen de bir canlı olduğumuzu unuttuk son dönemlerde.
Sanıldığının aksine konuşmaktan çok daha kıymetli dinlemek, dinleyebilmenin önemini anlayamaz olduk.  
Kastım işitmek değil, dinlemek!
Çünkü dinlemek işitmekten çok öte bilinçli bir eylem, zihinsel hazırlık gerektirir.
“İki kulağıyla dinlemek”, “can kulağıyla dinlemek” deyişleri boşuna değil.
Ağzımız ve kulağımız arasında gerçekleşen iletişimde ağzın aktardığına değer katan değil midir kulak?
Öyle bir çift kulak yoksa eğer, konuşanın açık unutulan bir radyodan ne farkı kalırdı!
Diyeceğim o ki çok konuşur, az dinler olduk…
Her geçen gün dinleme becerimizi daha da kaybettik.
Kendi söyleyeceğimizin, karşımızdakine vereceğimiz cevabın telaşına kapılıp ne çok şeyi ıskalıyoruz.

Etkili bir konuşmacı olmaya daha fazla kafa yorarken, aslında çok daha zor olan iletişim becerisini, etkin bir dinleyici olabilmeyi fark edemez olduk.
Etkin dinlemeyi bir başarabilsek iş hayatımız, sosyal hayatımız ve aile hayatımızda ne çok şeyin pozitif anlamda değiştiğini göreceğiz.

Anlayacağız, işlerimiz bir o kadar kolaylaşacak, etkili ve başarılı olacağız, iletişimimiz güçlenecek ve de en önemlisi çevremizde güvenilir, saygı gören bireyler olacağız.
Bunların hepsini iyi bir dinleyici olunca başarabileceğimizi bilmeliyiz.

Maharet, kendimizden yaşça büyükleri değil, akranlarımızı, kendimizden küçükleri hatta aynı dili konuşamadığımız, farklı kültür ve dildeki insanları da çok iyi dinleyebilmeliyiz.
Başarılı iş adamı CEO’ların iletişim becerileri bağlamında bir gününü nasıl geçirdiklerini hiç düşündük mü?

1 saat okur,  2 saat konuşur ve 6-8 saatini de dinleyerek geçirir CEO’lar.
Söyleyeceğim o ki dinleme önemli bir iletişim becerisi.   
Belki de 21. Yüzyılın en önemli becerilerinden biri ‘dinle’ mek olacak.
Belki bundan bir kaç yıl sonra işverenler bize kaç dil biliyorsun değil de “Kaç dilde dinliyorsunuz?” şeklinde sorular yöneltecek.

Dinlemesini bilenin çok daha kolay öğreneceği, her alanda fark oluşturacağını bilmeliyiz.
Bir de empatik, anlamaya yönelik dinlemeyi başarabilirsek bu çok daha kıymetli olacak.
Karşımızdaki kişinin koşullarını, hissedebileceklerini, düşünebileceklerini hesaba katarak sözlerini, duygularını anlamaya çabalarsak iletişimimiz daha da güçlenecek.
Doktorlarımızın da empatik dinlemeyle teşhis koyduğu da unutulmamalı…
Empatik dinlemeyi başarabilirsek; suçlama, tartışma, üstünlük kurma yolundan uzak, iletişimi zedeleyen ve amaçsızlaştıran gayretlerden de uzak kalmış olacağız.
Güzel konuşmanın da temeli dinleme becerisini yaşama ve yaşatma temennisiyle…
Dinlemeyen, dinlenmez…

Şaban Özdemir
sabanozde@gmail.com


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:07 Kasım 2019Yayınlanma Tarihi:06 Kasım 2019

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.