HAYALLER VE OYUNLAR


BABY&YOU/AĞUSTOS

Psikolog Aynur Sayım çocukların oyunları ve hayalleri ile ilgili bilinmeyenleri anlatıyor. Mutlaka okuyun!

 


Bu yaş itibariyle çocukların hayallerini yansıttıkları oyunları oynamaktan sıkılacaklarını mı düşünüyorsunuz? Hayır! Onların hayali hayatları bildiğimiz dünyanın çok ötesinde... NP Etiler Polikliniği Uzman Psikologu Aynur Sayım çocukların oyunları ve hayalleri ile ilgili bilinmeyenleri açıklıyor…

Oyun, çocuğun kendi kendini ifade ettiği, yeteneklerini fark ettiği, yaratıcı potansiyelini kullanabildiği, dil, zihin, sosyal, duygusal ve motor becerilerini geliştirebileceği önemli bir fırsattır. Oyunlar önce bebeğin kendi bedensel duyumlarını araştırması ile başlamakta, daha sonra yakın çevresiyle, daha büyük gruplar ve sosyal ortamlarda gelişerek devam etmektedir.

Oyunun bedensel değeri: Oyun çocuğun kas sistemini geliştirirken, biriken enerjisinin boşalımını ve günlük yaşamdaki gerilimden kurtulmasını sağlar.

Oyunun iyi edicilik niteliği: Oyun, çocuğun en güçlü ve doğal dürtülerinden saldırganlığın boşalımını sağlar. Çocuk, korkularından ve bu durumun yarattığı gerginlikten kurtulabilir. Yaşamlarındaki bazı problemleri oyun sırasında çözebilir, duygu ve ihtiyaçlarını dile getirir. Oyun çocuğun sorunlarının aynasıdır. İyi bir gözlemci çocuğun oyununu izlerken çocuğun sorunlarım, hayal kırıklıklarını ve bunların kaynağını görebilir.

Oyunun eğitici değeri: Biçim, boyut ve renkleri farklı olan oyuncaklarla oynayan çocuk, bunların anlamını kavrar.

Oyunun toplumsal ahlakî değeri: Oyun, çocuğun sosyal gelişiminin sağlıklı olması uyum ve işbirliğini öğrenmesi, paylaşmayı öğrenmesi sağlar. Oyun çocuğun aile tutumları hakkında bilgi verir, oyunlarda kültürün etkisi büyüktür.

Gelişim kuramcılarından Piaget, oyunları 3 grupta topluyor:

Araştırma oyunları (0-2 yaş): Bebek, çevresinden aldığı uyaranları sınıflar. Simgesel oyunlar (2-7/8 yaş): Sanki varmış gibi oynanan oyunlardır. Evcilik oyunu, bir çubuk ile oluşturulan at oyunu gibi...

Kurallı Oyunlar (7/8 yaşından itibaren):

Çocuğu sosyalleştirmeyi sağlar. Oyunların oluşumunda cinsiyet, iklim ve kültür önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalara göre kız çocuklarının ip atlamak, evcilik, saklambaç, seksek, ebecilik oyunlarını; erkek çocukların futbol, koşmaca, misket oyunlarını tercih ettikleri görülmektedir.

Yine oyunların çocukların yaşlarına ve gelişim dönemlerine göre farklılıklar gösterdiği bilinmektedir.

5-6 yaş döneminde çocuğun dikkat süresi daha uzun, oyunları daha karmaşık ve çeşitlidir. Kavram bilgisi bir hayli oturmuştur, sıralamayı yapabilirler, sayı ve zaman kavramını anlamaya başlarlar, renkleri tanırlar. Problem çözme yetisi neden-sonuç ilişkilerini kurmaya yönelik oyunlara ilginin arttığı dönemdir. Kelime bilgisi artmış, sözel ifade gelişmiştir. Kendi duygu ve düşüncelerini daha iyi anlatabilirler. Hikayeler kurarlar. Hayal gücü zengindir. Kendi öz bakımlarında daha başarılıdırlar, işbirliği, yardımlaşma davranışlarını
kazanırlar. Dürtülerini kontrol etmeye başlarlar. Beklemeyi ve engellenmeyi daha kolay kabul ederler. Grup kurallarına uyarak, bir oyunu sürdürebilirler. Sır paylaşma, dostluk kavramları önem kazanır.

Bu dönemde, evcilik oyunları, kurallı oyunlar, drama, canlandırma, hayal gücü etkinlikleri daha ön planda ve çocuk için keyifli oyunlardır. Çünkü aynı zamanda çocuk kendisini keşfetmekle meşguldür.

Çocuk, kendi yeteneklerini geliştirmeye, kendisini ayrı bir kişi olarak görmeye başlar. Oyunlarda kendi duygu düşüncelerini devreye sokar. Kendi planları, sorunlarım, ihtiyaçlarını, korkularını da oynar. Kültürel öğeleri oyunlarına sokar. Bir sonraki dönemden farkı; tanıma, seçme, bağlantı kurma, sonuç çıkarma yeteneğinin henüz gelişmemiş olmasıdır.

Çocuğun yaş düzeyinden beklenen gelişimi göstermemesi, kalıtım ve çevre etkenlerine bağlıdır. Çocuğun doğuştan getirdiği zeka düzeyi, ailenin yapısı, çocukla kurdukları iletişim şekli, ortam sunulup sunulmadığı, sosyo-ekonomik düzey, okul yaşamı, çocuğun gelişimini etkileyen öğelerdir. Bu dönemde de aynı şekilde bu etkiler varsa, bahsettiğimiz özellikler geç kazanılacaktır.

ÖNERİLER:


-Oyun gibi, oyuncaklar da çocuğun psikolojik yönden değerlendirilmesinde kullanılmaktadır.

-Sürekli oyun ve oyuncak değiştiren çocuk, dikkat eksikliği yönünden değerlendirebileceği gibi, sürekli karşı cinse ait oyuncaklarla oynayan çocukta bunun cinsel tercihle ilgili olabileceği düşünülebilir.

-Oyun ve oyuncak seçimi çocuğun yaşma, gelişim seviyesine uygun olmalıdır.

-Çocuğa oyuncak seçerken, oyuncak hakkında onun da fikrini almak en iyisi olacaktır.

-Ebeveynler çocuklarıyla oyun oynamalılar. Bu aralarındaki iletişimi güçlendirecektir, çocuklarını tanımalarını sağlayacaktır. Çocukları oyun oynarken, iyi bir gözlemci olmalıdırlar. Çocuğun kurduğu ilişkiler, kendi ruhsal dünyası, hayal kırıklıklarını oyunda görmek mümkündür.

-Aile ve eğitimcilerin yaptıkları hatalardan birisi de, okul çağı başlayan çocuğun oyunla bağının bittiği düşüncesidir. Oyun, çocuğun gelişimi açısından o kadar değerlidir ki, çocuk ruh sağlığı sevgi ve oyun olarak tanımlanmaktadır. Okul döneminde belki oyun süreleri azalacaktır, fakat kesinlikle oyun çocuk için bitmeyecektir.

-Ebeveynlerin çocuklarına vermek istedikleri mesajları oyun aracılığıyla birlikte oynadıkları oyunda vermeleri daha kolaydır. Bu dönemde sanat çalışmaları, kes-yap, origami, oyun hamuru, maket yapımı, boyama, resim vb. çalışmaları için çocuğa materyal sağlama ve yönlendirme yapılması destekleyici olacaktır.


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:13 Ağustos 2011Yayınlanma Tarihi:09 Ağustos 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.