Gözünüzü kapatın rahatlayın

Hem ağlayıp hem yazanlar, içi içine sığmayanlar, panik atak yaşayanlar….Siz sordunuz biz cevapladık…İşte merak ettikleriniz….

SİZDEN GELENLER

Merhaba... Ben 2005 yılının Aralık ayında işye­rinde bir dosya inceliyordum. Kafamı kaldırdığımda birden nerede olduğumu hatırlayamadım. Ortama yabancılaştım. Ve çığlık attım. Arkadaşlar beni bal­kona çıkardılar, bu esnada kardeşimin gelmesini İste­dim ve sebepsiz ağladım. Tansiyonumu ölçtüler. Bü­yük 16 idi. Küçüğünü hatırlamıyorum. Biraz limonlu çay içtim ve tekrar masama döndüm...

HEM AĞLADIM HEM YAZDIM

Yaşadığımın ne olduğunu anlamaya çalışırken öleceğimi düşünüyordum ve aileme mektup yazma­ya karar verdim, hem ağladım hem yazdım... 30 dakika sonra ayaklarımdan yukarıya müthiş bir sıcaklık çıkmaya başladı ve ben bulunduğum ofisten kendi­mi dışarıya attım, beni kurtarın diye bağırıyordum. Vücudumun aniden buz gibi olduğunu hissettim, beni sakinleştirmeye çalıştılar biraz sakinleştikten sonra doktora gitmek istediğimi söyledim. Acile git­tik tansiyonum 18'di. iğneler, tahliller yapıldı, tiroid bezimde problem vardı, onun dışında bir şey yok. Beyin MR'ımdan kalp ultrasonuna kadar bir­çok tahlil tektik yapıldı. Sonra panik atak teşhisi kondu. Ben bunu kabul etmedim, sanki böyle bir şansım var gibi. Sonra kabullendim, işe gideme­dim, dışarıya çıkamadım, annemle uyamaya başladım ve bir süre sonra ataklar hafifledi... Fakat iş yerine gidince ataklarım tutuyor ve tansiyonum çıkıyordu... İlk atak geçirdiğimde giydiğim kıyafet­lerimi bile giyemiyordum...

KENDİMİ ZAPTEDEMİYORUM

Çok iyi doktorlar olduğunu söylüyorsunuz bu alanda, haklısınız var ama bu iyi doktorlara ulaş­mak için ben çok doktor değiştirdim... Panik atak hastası çok hassastır. Bazı şeyleri çok iyi izah etme­niz lazım...

Doktorun biri bana 'tansiyonunuz çok çık­mış1 deyince ben zaten kendimi zapt edemiyorum…

Bu konuda doktorlara çok iş düşüyor... Ne yazık ki bu hastalık gittikçe de yayılıyor...

Dün yine bir atak yaşadım...

Aniden tuttu, nabzım 153, tansiyon 15 ama ba­na ölüyorum gibi geliyordu, elim ayağım titriyor...Yarım limon suyu içtim, ilacımı aldım ve hastaneye gittim! Sorum şu; yaklaşık 3 senedir ilaç kullanıyo­rum... Artık ilaçları bırakmak istiyorum, bu konuda ne yapabilirim, bazen ilacı bırakıyorum ama tekrar başlamak zorunda kalıyorum... Birde bazı yiyecek­lerin atağı tetiklediği söyleniyor bu doğru mu?

Yanıtlarsanız çok sevinirim.

Teşekkür ederim. FU

Sizin durumunuzun tedavisi var ancak...

Öncelikle tiroid bezine ait problemlerin de bedende farklı tepkiler yaratacağını söyleyerek başlayalım, tiroid rahatsızlıklarında heyecan, çarpıntı, titreme ve yorgunluk en fazla dikkati çeken tepkilerdir.

Psikiyatrik olduğu düşünülen rahatsızlıklarda da daima tiroide yönelik tetkikler ve bazı kan testleri de duruma göre istenir. Elbetteki kişinin tansiyonu, gözbebeklerinin durumu gibi çeşitli dahili muayenelerde yapılmalıdır ve hekim tarafından yapılır. Bu durumun ekarte edilmesiyle tiroide yönelik tedaviyle bu duygu büyük ölçüde geçmektedir.

ALEV ALEV YANSA DA...

Kaygı durumunda vücut ısısı daima düşer, kişiye ateş bassa da, alev alev yansa da, yüzünden aşağıya şıpır şıpır terler aksa da kaygı durumunda mutlaka vücut ısısı düşer ve beden soğumaya başlar, bedenin soğuması zaten alarmı başlatır.

VÜCUT SOĞUKLUĞU ALARM VERİR

Nedense birçok insanın bildiği kişi öldüğü zaman vücudun soğumaya başlamasıdır ki bu nedenle beynimizde de bu bilgi kodlu olduğundan vücudumuzun soğuduğu anı hayatımızın sona erdiği an olarak düşünürüz ve bir anda alarma gireriz. Bu arada aslında yapılması gereken vücudun ısısını doğal haline getirebilmektir.

ÇAY ISIYI DÜŞÜRÜM

Mesela aşırı çay içmek kan miktarını azaltacağından vücut ısımızı da düşürür. Bunun gibi birçok durum vardır, bunlar için bir diyetisyen ile görüşüp bu durumda neleri yemek içmek gerekli, vücuda faydası olan besinler ya da vitamin türevi şeyler nedir diye konuşmakta fayda vardır. Kaygılı bir düşünce anındaki vücuttaki ani değişimler doğal olarak kişiyi kaygılandırır, tansiyonumuzda da oynamalar olabilir ancak kendimizi sakinleştirip gözlerimizi kapatıp sakince oturup düzenli nefes alımıyla birlikte kısa sürede tansiyonu da normal seviyeye getirebiliriz.

GÖZÜ KAPAMAK RAHATLATIR

Gözler kapandığı zaman rahatlatıcı olan alpha dalgaları kendiliğinden artmaya başlar bu nedenle sadece gözü kapamak dahi kişiyi biraz olsun rahat­latır ancak tabii ki önemli olan bu rahatlığı yaymayı yani kullanmayı sağlayabilmek. Bunu da psikolog ile birebir çalışma ile öğrenebilirsiniz. Beyin dalgala­rımızın bilgisayar ekranında görünmesini sağlayan Neurofeedback denen bir çalışma vardır. Bu çalış­mayla dalgaları görerek hangi durumda bozulduğu­nu hangi durumda daha rahat olduğunu görüp ken­dinizi düşüncelerinizi kontrol etmeyi öğrenebilirsi­niz. Bu teknik kişiye öğretilir. Ancak bunların önce­sinde beden tepkilerinin kontrolü için kas, ısı ve kalp sensörlerinin de kullanılarak bu değerleri de görüp düşüncelerle bedeninize etkisini görmelisiniz.

Olumsuz düşüncelerde tüm değerler bozulur, olumlu ve dikkate odaklı düşüncelerde ise bu toparlanır ve normal ritmine gelir.

Neurobiofeedback (Nöroterapi) (Nbf) de ise siz zihinsel geriliminizi, aşırı düşünceliliği izleyip bunların yerine kontrol edebilme mekanizmasını harekete geçirmeyi öğrenebilirsiniz. Bu teknikler gerekli hallerde hallerde kullanılır. Ancak bu tekniği kullanırken mutlaka bir psikologla yüz yüze yapmalısınız. Her egzersiz sonunda neler yapıp yapamadığınızı çeşitli terapi teknikleriyle psikologla birlikte konuşmalısınız. Bu durumlarda amaç sadece ekranın karşısında oturup kapalı bir TV'ye sadece bakmak gibi olmamalıdır. Egzersiz sayıları kişilerin adaptasyonuna göre değişir. Kas, kalp ve ısı sensörlerinde eğer bozuk bir sonuç yoksa 1 kez yeterlidir, nefes sensöründe ise nefes düzeninin ayarlanması bazen 3-4 kez uygulamaya gerek duyurabilir ki burada nefesin önemini daha önce detaylıca yazmıştım, diğer Nbf'de ise bazen 2 kez, bazı vakalardaki şimdiye kadar yaptırılan uygulamalarımızda en fazla 15 kez uygulama olmuştur, tüm bunların içinde rahatlığı yaymaya yönelik çalışma için öğretilecek gevşeme egzersizleri de bulunmaktadır.

SIKINTININ SON NOKTASI

Beynin rahatlamasını sağlamak ve bedenin de rahat olmasını sağlamak hedeflenendir. Bu nedenle işi sadece ilaca bırakmak doğru değildir. İlaç ve psikoterapi bu nedenle birlikte gitmelidir. Dünyanın en iyi hekimine de gitseniz mutlaka psikolog ile de görüşüp kontrol tekniklerini öğrenmelisiniz. Afaki olarak evet iyiyim demektense sayısal değerlerle gerçekten yapıp yapamadığını fark etmek her zaman için çok daha sağlıklı sonuca götürür. Sizin düşünceleriniz o dönemde hemen ölmeye doğru götürmüş yani aşırı karamsar hale; hatta vasiyet gibi yazı da yazmışsınız. Beyin bu gerçeği o sırada sizin yoğun olarak yaşadığınız kaygı nedeniyle gerçekmiş gibi algılayıp bir anda tüm bedensel tepkileri olumsuz nitelikte ortaya koymuş. O ana da bakmak lazım, o an öncesinde yaşanan bir üzüntü, sıkıntı son damlayla eskilerin üstüne konup taşmış olmalı.

Uzman Psikolog

Yıldız Burkovik

UMUTSUZLUK GİRDABI

Yoğun, kaygı, sıkıntı, üzüntü kişileri umutsuzluk girdabına düşürür, tükenmiştik hissi doğurur. İşin kötüsü daha sonra da bu hal geçtiğinde aynı yerde bulundukla­rında ya olursa aynı şey diye bir beklenti içine de girer­ler ve zihinlerine zaman zaman bu görüntüyü getirirler. Bunlar detaylı konuşulmalı ve onun zihinden uzaklaştırılması çalışmaları yapılmalıdır. Bunu da bir psikolog ile yapmalısınız. Çünkü geride, aşağılarda başka sıkıntıları­nızda olabilir dediğim gibi bu en üstteki katta olan ola­bilir ya da bazen ilk ama ağır kat da olabilir. Sıkıntı aslında atak geçirilen yer ile ilgili olmayabilir sadece o ana denk gelmiş bir birikim olabilir. Kişiler bazen köprüde, bazen duşla bu atağa yakalandıklarında köprü mezter, duşa giremezler, kapılar açık olur yıkanmak istemezler. Yer değil, neden önemlidir. Bu duru­mun kesinlikle tedavisi vardır. Sadece eksik tedaviler so­nuç vermemektedir. Bu nedenle hem psikiyatrisi, hem de o psikiyatrisini çalıştığı psikologla görüşmeli, tedavi­lere öyle devam etmelisiniz. Çünkü her ikisi sizinle ilgili bilgileri birleştirip size daha fazla yardıma olabilir..


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:21 Ocak 2022Yayınlanma Tarihi:13 Kasım 2008

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.