Doğada taklitçiliğin şifreleri çözülüyor

Basit ama karmaşık kanat desenleri, farklı türler tarafından nasıl yaratılıyordu? Doğada taklitçiliğin şifreleri çözülüyor.

Basit ama karmaşık kanat desenleri, farklı türler tarafından nasıl yaratılıyordu? Doğada taklitçiliğin şifreleri çözülüyor.

dogaYeryüzünde belki de hiçbir yer, doğa bilimcilere Brezilya'dan fazla ilham vermemiştir. Charles Darwin, Bahia'ya 1832'de ulaştı; Alfred Russel Wallace ve Henry Walter Bates, Pará'ya 1848'de vardı. Wallace, Amazon'u dört yıl, yorulmak bilmeyen Bates, 11 yıl boyunca dolaştı. 1852'de Almanya'dan Fritz Müller isimli bir doğa bilimci geldi. Darwin ve Wallace, doğal seçilim yoluyla evrim teorisini ortaya atarken, bu teorinin kabul edilmesine Bates ve Müller yardımcı oldu. Bates ve Müller yüzünden, hiçbir canlı evrim biliminin ilk dönemlerdeki gelişimine kelebekler kadar katkıda bulunmadı. Bates , kanatlarında ki desenler, bölgedeki diğer kelebek ailelerininkine benzeyen türleri fark etti. Bunu çözmeye çalışırken, zararsız kelebeklerin kuşlar ve kertenkelelerin yemek istemediği zehirli türleri taklit ettiğini ve bu yüzden yırtıcı hayvanların saldırısına uğramadıklarını keşfetti. Darwin'in "Türlerin Kökeni" kitabını yayınlamasından birkaç yıl sonra, Bates taklitçiliğin doğal seçilim ilkesinin kanıtı olduğunu öne sürdü. Müller, zehirli kelebeklerin de diğer zehirli kelebek türlerini de taklit ettiğini gözlemledi. Eğer yırtıcı hayvanlar onları yemek istemiyorsa, diğer türleri taklit etmenin ne gibi bir avantajı olabilirdi? Müller, taklitçi kelebeklerin sayı bakımından avantaj sağlamaya çalıştığını fark etti: Zehirli tür oldukları gerçeğinin yırtıcı hayvanlar tarafından öğrenilmesi gerekiyordu ve türler bu derslerin bedelini paylaşmak zorundaydı. Buna karşın benzersiz bir desene sahip olan bir kelebek, tüm yükü kendi üstlenmek zorunda kalıyordu. Doğal seçilim farklı türlerin kanat desenlerinin neden birbirine yaklaştığını bu şekilde açıklıyordu. Fakat bu kadar basit ama karmaşık kanat desenleri, farklı türler tarafından nasıl yaratılıyordu? Bilim insanları 150 yıl boyunca bu sorunun cevabını bulamadı. Ta ki uluslararası bir araştırma ekibi, kısa süre önce taklitçiliğin en derin sırlarını ortaya çıkarana dek. Bu olgu, iki şekilde  vrim geçirmiş olabilir: Ya her bir tür bağımsız olarak çok benzer kanat desenlerinin oluşmasını sağlayan mutasyonlar geçirdi ya da desenleri oluşturan genler, türler arasında değiş-tokuş edildi. Kanat deseninin üretimini kontrol eden çok sayıda gen tespit edildi ve bu, araştırmacıların bu alternatifleri birbirinden ayırmasını sağladı. Cevap? Her iki mekanizma da devredeydi. Araştırmacılar Güney Amerika'daki iki taklitçi Heliconius türünün DNA dizilimlerini analiz ederek her bir türün bağımsız olarak diğer türlerdekine birebir benzeyen 20'ye yakın farklı desen geliştirdiğini keşfetti. Ancak daha yakın akraba olan taklitçi türlerde, rengi kontrol eden genlerin değiş tokuş edildiğini ortaya çıkardılar. Bu kadar çok desenin bağımsız olarak üretilebiliyor ve farklı türler tarafından kopya edilebiliyor olması oldukça şaşırtıcı. Türlerin gen değişiminde bulunması da hayret verici. Ne de olsa türlerin, diğer gruplarla başarılı bir şekilde çiftleşemediklerini düşünüyorduk. Türler arası çiftleşme nadir olsa da, taklit gibi güçlü bir avantaja sahip olan bir gen, bir topluluk içinde hızla yayılabilir. Darwin, Müller'e, "gözlemcilerin kralı" derdi ve hiç tanışmamış olsalar bile, Müller, Darwin'i ikinci babası olarak kabul ediyordu. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:08 Nisan 2013Yayınlanma Tarihi:11 Nisan 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.