Değişimci Yaratıcılık

Sembolik ve sanatsal düşünce, evrim sürecinde hiçbir yere oturtulamayan kavramlardır. Einstein kitle ile enerji arasındaki bağlantıyı formülleştirdi. Faraday elektromanyetik endüksiyonu keşfetti. Eğer o kişiler bunları bulmasalardı belki 50 yıl içerisinde başka bilim adamları bulacaktı. Ancak aynı şeyleri bir Beethoven veya Mozart için söyleyemeyiz. Başka insanoğlu aynı nağmeleri oluşturamaz.

Değişimci YaratıcılıkBilim çalışmaları zor olan koro performansı gerektirir. Bilimde, teknikte ve ekonomi alanındaki ilerlemelerde ekip çalışması önemlidir fakat özel yaratıcılar kalabalık içinde yalnızdırlar. Onlar özerk şahsiyettir, bağımsız insanlardır. Alışılagelmişi sorgulamaktan zevk alır bir yapıdadırlar.

İş hayatında, siyasette ve askeri alanlarda üstün başarı kazananların  illa da deha olmaları gerekmez. İhtimalleri en iyi şekilde kullanabilen becerikli insanlar olması yeterlidir.

Din ve san’at ilişkisini açıklarken- ölümsüzlük, sonsuzluk arayışı dahi kimi insanlar tarafından farklı yorumlandı. Freud , dinin başlangıcının  aile içi ensest ilişki sonucu öldürülen babaya karşı gelişen suçluluk duygusunun totemleşmesi ile oluştuğunu savunur. Jung ise Tanrı’nın kontrol ettiği yaşam-ölüm düettosunu savunur. Dış gerçeklik (Tanrı) iç gerçeklikle (İnsan ruhu) arasında eş zamanlılık ve harmoni olduğunu, karşılıklı etkileşimin hayat boyu sürdüğünü söyler. Gerçek yaratıcının yoktan var edici olduğu, mevcutlardan yeni bir şey bulmanın insana özgü bir yaratıcılık olduğunu savunur.

 

DEHA, DELİLİK İLİŞKİSİ

Dâhi insan, yaratıcı sanatkarın sıradan insanlarla farklı olduğu bilimsel tartışması  hala  sürmektedir.

Değişimci yaratıcılarda biyolojik bir temel olduğuna dair genetik veriler her geçen gün artmaktadır. Hiperaktivite geni ile yaratıcılık geninin varlığı ve bu iki genin birbirine yakın olduğu son tezlerden birisidir. Manik-Depresif psikoz olarak bilinen ruhsal rahatsızlığın bir çok yaratıcı sanatkârda bulunması ilginçtir.

Her iki grup insanda sıra dışı şeylerle uğraşır kendi kendine konuşabilir, hayal görebilir. Psikotik düşünce olarak bilinen gerçeklik sınırını aşan düşünceye ve duyguya sahip olabilir. Bu düşünce ve duyguyla iletişim kurmayı sever ve zorla , zaman zaman kaotik ve düzensiz, dezorganize davranışlar sergiler.

Dahi insan zaman zaman hastalık sınırına girse de hemen çıkar ve garip düşünceleri kontrolü altına alabilir. Kişilik acayiplikleri gösterse bile kendi konumu ile dış gerçeklik arasındaki sınırı bilir. Birçok dahi filozof, ölümsüzlük arzusunu tatmin etmeye çalışırken orijinal fikirler bulurlar.

Einstein, Kafka, Newton şizoid olarak tanımladığımız  içine kapanık insanlardı. Beethoven, Chopin, obsessif yani   titiz ve  sinirli insanlardı. Yine  Van Gogh, Picasso, Balzac, Schuman, Mikelans, Churchill’in ise  Manik-depresif olduğu bilinir.

 

YARATICILIĞIN AŞAMALARI

Yaratıcılığı sadece bilim adamlarına, sanatçılara, dahilere özgü bir özellik olarak düşünmek doğru değildir. Her gün neredeyse herkes yaratıcılığın kenarından geçip gitmektedir. “Tanrı büyük yaratıcılığından küçük bir bölümünü insana vermiştir” düşüncesi insanda ileri yaratıcı sürecini başlatır. Seçilmiş insanlar genetik olarak şanslı insanlar bazı şeyleri içgüdüsel olarak keşfedebilirler fakat herkes çalışarak öğrenebilir.

Newton yerçekimi kanununu bulmadan önce Veba salgını nedeniyle iki yıl kütüphaneden çıkmamıştı. Mimar Sinan günümüzde bile teknoloji harikası eserlerini ortaya çıkarırken sezgisel düşünceyi uygulamıştır.

Yaratıcı insan zaman zaman hayatı oyun gibi görür, ciddiye almaz tamamen serbest davranır. Amaca yönelik konularda ise kontrollü olur, stratejik, ciddi ve hassas davranır.

Yaratıcı insanın özgeçmişi incelendiğinde planlı çalışması  ve gevşemeyen karalılığı görülür.

Yaratıcı insanlar toplumun uç kesimindeki insanlardır. Bu kişiler önlerine net hedefler koyabilir, kişisel doyumu yakalarlar. Gösterdikleri yaratıcı eylem büyük gayret ve zorlukları aşmalarının bir sonucudur.

Beyinlerini ve zamanlarını israf etmeden amaca yönelik kullanırlar. Zihinsel geviş getirmeyi yaparak sezgisel düşünmeye zemin hazırlarlar. Böyle bir süreç içerisinde abuk bir zamanda banyoda, yolda, trafikte ilham perisi yaratıcı düşünceyi ortaya çıkarır. Sonuçta tatlı meyveyi yemeyi başarabilirler.

1. AŞAMA: ZİHİNSEL GEVİŞ GETİRME

Durağan olmayan, kendiliğinden gelişen deneysel içgüdüsel ve risk almayı hayal eden safhadır. Saçma fikirler arasında bağlantılar kurulur. Bir çok kötü fikir akla gelir nice senaryolar yazılır. Tıpkı elmas bulmak için çamur, toprak ve kömürleri ayıklamak gibi bir dönemdir. Bu çaba sonucunda bazen iç ses harekete geçerek derin duygu devreye girer. Özellikle yaratıcı sanatlarda ikinci aşamaya geçmede bu dönemde sonuç alınabilir.

2. AŞAMA: ARITMA

Zihinsel geviş getirme esnasında yön duygusu kaybolabilir. Bunun olmaması  için amacın netleştirilmesi gerekir

Bir projede tıkanıp kalan tam olarak ne yapmaya çalıştığını sorgulayabilmelidir. Kendisini şaşkın, kayıp ve kararsız hisseden kişi pes etmek yerine sorunu netleştirmeye ve olaylara  farklı açılardan bakmaya çalışmalıdır.

Gereksiz ayrıntılar bu dönemin risklerinden biridir. Amaca yönelik ayrıntı başarıya götürür. Artıları-eksileri değerlendirmek yaratıcı kişiler için rutin işlerdir.

Beethoven, Shekesheare, İbn-i Sina eserlerini sürekli gözden geçiren insanlardı. Goethe, Dr. Faust’u uzun yıllar sonucunda  olgunlaştırdı.

3. AŞAMA: KULUÇKA DÖNEMİ

Yapılan bir işte sonuç alamadığımız zaman onu terk etmek yerine kuluçkaya yatırmak bir kenara bırakmak gerekir. . Bu fikirlerle zaman zaman ilgilenilir rutin işlere devam edilir. Yaratıcı insanların yarıda bırakılmış fikirlerle uğraşmaktan zevk aldıkları bilinir. Abuk bir yerde zihinlerinde bir ışık yanar böylece orijinal  fikre ulaşırlar.

4. AŞAMA: DOĞUM

Yaratıcı düşüncenin zihinsel gelişme dönemlerinde bir şekillenme oluşur. Bu arada yaratıcılık bilinç altında tohumlanarak yeşerir. Daha sonra da bilinç alanını delerek dış dünyaya açılacağı  vakti bekler.

Bu zaman gelinceye kadar anaç bir tavuk gibi o fikirlerle ilgilenmek gerekir.

Materyal dolu, sansür ve kısıtlama olmayan döl yatağı ve kuluçka dönemi birden doğumla tanışır.

Hayal gücü geniş olan insanlar, bu  güçlerini iyi yönetirlerse eğer doğum gerçekleşecektir.

Yeni fikir yaratıcısı doğum yapmış anne gibi yorgun, bezgin, sancılıdır fakat mutludur.

Doğumun nerde ve ne zaman olacağı bilinmez. Gece, gündüz, trafikte, saçma bir yerde kısacası her yerde olabilir.

 

MEZOPOTAMYA KÜLTÜRÜ

Yaratıcı düşüncenin tüm  aşamalarını incelediğimizde  Mezopotamya kültürü "Sorma, düşünme, itaat et" düşünce kalıbı ile kendini gösterir. Bu düşünce prototipinde üretken, yaratıcı fikirler ortaya çıkmamaktadır. Lojistik ve stratejik düşünen toplumcu modeller, sessiz ve gelişmeyen insan topluluklarını netice verirler. Sorgulayan, değişimi hedefleyen , hayret duygusunu doyum olarak seçen toplumlar bilgi çağında geleceğin kültürünü oluşturacaklardır.

Bir psikiyatrist olarak önerimiz; anne ve babalar eğitimciler hatta yönetim sorumluluğunu üstlenenlerin, kendilerini sorgulayan, aykırı düşünen, kendisi olmaya çalışan çocukları engellemek yerine onlara rehberlik etmenin bilincinde olmalarıdır.


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:01 Ağustos 2011Yayınlanma Tarihi:01 Ocak 2000

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.