

Hapşırma konusunda tez hazırlayan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi Haldun Narmanlıoğlu, hapşırma hakkındaki inanışların eski Yunan öncesine dayandığını belirtti. Aristotales’e göre, eski insanların, ruhun insanın kafasında bulunduğuna, bu nedenle hapşırmanın ruhu etkilediğine inandığını aktaran Narmanlıoğlu, “Pease’ye göre, Aristotales hapşırma ile başın kutsallığı arasında bağlantı kuruyordu. Bu nedenle ruhun zarar görmemesi için dua etmek bir gereklilikti” dedi. Hapşırmanın aşkınsal yorumlanmasının temel nedenlerinden birinin, ağız ve burnun vücudun kapısı gibi algılanması olduğunu kaydeden Narmanlıoğlu şunları söyledi: “Ortaçağ’da hapşırık olumsuz bir alamet olarak algılanıyordu. İngiltere’de ölüm döşeğindeki Kral 2. Charles, çektiği ıstıraptan kurtarılması ve ölümünün kolaylaştırılması için hapşırtılmaya çalışıldı. Günümüzde Alman inanışında, nikâhtan önce çiftlerden birinin hapşırması kötü şans olarak yorumlanıyor. Türkmen inanışında ise cuma günü hapşırmak bir buluşma işareti olarak algılanıyor. Türkçede hapşırana söylenen “Çok yaşa” ve cevap olarak verilen “Sen de gör” kalıbı, en çok Hindu geleneğindeki temenniyle benzerlik gösteriyor.” Milliyet Paylaş
...
İnternet sitemizde deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla çerezler kullanılmakta olup, izin vermeniz halinde zorunlu çerezler haricindeki çerezlerle toplanan veriler işlenmektedir. seçeneğine tıklamanız halinde tercih ve ilgi alanlarına yönelik maalesef sana özel bir deneyim sunamayacağız. Çerezlerle ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz:Çerez Politikası