Bilincin Şifresi: Beynin Sırrını Çözmeye Çalışan İki Teori Çarpıştı

Bilinç nedir, nerede oluşur ve nasıl işler? Bu sorular, nörobilim dünyasının en büyük bilinmezlerinden biri olmaya devam ederken, iki baskın teori ilk kez doğrudan karşı karşıya geldi. Sonuçlar, bilincin doğasına dair kesin yanıtlar sunmak yerine, yeni tartışmaların kapısını araladı.

Cogitate Konsorsiyumu adıyla yürütülen dev bilimsel iş birliğinde, Küresel Nöronal Çalışma Alanı Teorisi (GNWT) ve Entegre Bilgi Teorisi (IIT) aynı koşullarda test edildi. 12 farklı laboratuvarın katılımıyla gerçekleşen çalışmada 256 kişinin beyin aktivitesi, gelişmiş görüntüleme teknikleriyle incelendi.

GNWT, bilincin beynin ön bölgelerinde –özellikle prefrontal kortekste belirgin bir "ateşlenme" ile ortaya çıktığını savunurken; IIT, bilinçli deneyimin beynin arka bölgelerinde, daha sıkı bağlantılarla etkileşimde bulunan nöral ağlarda oluştuğunu öne sürüyor. Ancak elde edilen veriler, her iki teorinin de öngörülerini tam olarak doğrulamadı.

Örneğin GNWT'nin tahmin ettiği gibi ön beyin aktivitesine dair net sinyaller gözlemlenmedi. Öte yandan IIT'nin öngördüğü sürekli nöral senkronizasyon da yeterince destek bulamadı. Sussex Üniversitesi’nden Anil K. Seth, "Tek bir deneyin bir teoriyi çürütmesi nadirdir. Bu çalışma, bilimsel topluluk için yönlendirici bir adım" diyerek araştırmanın önemini vurguladı.

Bu teorik çatışmanın yankıları yalnızca laboratuvarlarla sınırlı kalmadı. IIT'nin "sahte bilim" olarak etiketlenmesine varan tartışmalar, bilimin sınırlarının ve felsefi kabullerinin yeniden sorgulanmasına neden oldu. Bilincin yalnızca insanlar ya da hayvanlarla sınırlı olmayabileceğini, bilgi işleyen her yapının örneğin bir çipin bilinç taşıyabileceğini savunan IIT, panpsişizm tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Bu bilimsel gerilim, nörobilimci Christof Koch’un 1998'de felsefeci David Chalmers ile yaptığı 25 yıllık iddiayı da sonlandırdı. Koch, 2023’te bilincin beyindeki yerini çözemediklerini kabul ederek bahsi kaybettiğini ilan etti.

Araştırmacılar şimdi, yalnızca teorileri değil, bilimsel yaklaşım biçimlerini de yeniden gözden geçiriyor. "Artık teoriler arası rekabetten çok, onları birlikte test etmeye dayalı yeni bir bilimsel iş birliği dönemine giriyoruz" diyen Seth, bu yaklaşımın bilinci anlamaya yönelik daha yapıcı bir yol sunduğuna inanıyor.

Bilinç hala çözülememiş bir sır olsa da, bu çalışmalar koma, anestezi ve bilinç bozuklukları gibi durumların değerlendirilmesinde önemli pratik kazanımlar sağlıyor. Araştırmacı Robert Chis-Ciure’nin ifadesiyle, “Bazı insanlar, bilinçli olmadıkları düşüncesiyle yaşam desteğinden çekiliyor. Bu yüzden bilinci anlamak, sadece teorik değil, yaşamsal bir ihtiyaç.”

https://www.scientificamerican.com/

 

 


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:02 Mayıs 2025

© 2025e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.