Balıklar korkunun kokusunu nasıl yayıyor

Bir balık yaralandığında, yakınındaki diğer balıklar ileri atılabilir, birbirlerine sokulabilir ya da sudan sıçrayabilir. Balıklar korkunun kokusunu yayıyor.

Bir balık yaralandığında, yakınındaki diğer balıklar ileri atılabilir, birbirlerine sokulabilir ya da sudan sıçrayabilir. Balıklar korkunun kokusunu yayıyor.

Sürüden birinin zarar gördüğünü diğer balıklar bilir. Ama nasıl? Ünlü etolojist (hayvan davranışlarını doğal ortamlarında inceleyen zoolog) Karl von Frisch, 1930'larda ufak balıklarda bu davranışı not etmişti. Frisch, yaralı balığın kokuyla iletilen ve alarma yol açan bir madde salgıladığı kuramını türetmişti. Ama bu sinyalin kimyasal bileşimini hiçbir zaman tanımlamamıştı. Sadece Almanca "schreckstoff", yani "korkutucu şey" deyip geçmişti. Schreckstoff uzun zamandır süregiden biyolojik bir gizem, ama artık araştırmacılar bir parçasını çözmüş olabilir. Singapur'daki Biyomedikal Bilimler Enstitüsü'nden sistemi uzmanı Suresh Jesuthasan ile meslektaşları, zebra balığının dış mukusundan kondroitin denen şeker moleküllerini çekip çıkardı. Ekip, bu molekülleri parçalara bölüp suya karıştırdı. Bu, balığın yaralanması sırasında olan süreç. Molekülleri algılayan diğer balıklar alarma geçti. Jesuthasan, moleküller düşük yoğunlukta karıştığında balıkların "biraz tedirgin" olduğunu söylüyor. Yüksek yoğunlukta ise hep birlikte ileri atılmayı bırakıp oldukları yerde bir saatten fazla donup kalıyorlar. Ekip, balık beyninin koku alma lobundaki sinir hücrelerinin, şeker parçacıklarına maruz kalınca harekete geçtiğini de gösterdi. Bir anlamda, balıklar adeta yaranın "kokusunu alıyor." Bu çalışma, diğer hayvanlarda ve hatta insanlarda korku ve panik hissini anlamak açısından geniş çaplı çıkarımlar sunabilir. Pek çok omurgasız hayvan korkuyu iletebilmek için kokudan faydalanıyor gibi gözükse de, bunların kullandıkları maddeler, bu maddeleri nasıl ürettikleri ve türdeşlerinin maddeyi nasıl algıladıklarıyla ilgili çok az şey biliniyor. Mesela, Avrupa balarısı soktuktan sonra karışık bir bileşik salgılar. Bunun ana parçasını oluşturan izopentil asetat adlı molekül, diğer arılarda alarm hissi uyandırır. Jesuthasan, "Marangoz karıncalar da, arkadaşlarına tehlike işareti verebilmek için formik asit ve n-undecane ismi verilen bir bileşik salgılıyor. Bu kimyasalı algılayan karıncalar, önce hareket etmeyi kesip antenlerini sallıyor, sonra hızla harekete geçiyor. Eğer bir düşman görürlerse saldırganlaşabiliyorlar" diyor. Kondroitin parçacıkları, zebra balıklarının yüreğine korku salıyor olabilir, ama diğer hayvanlar için bir anlam ifade etmiyor. Sinir sistemi uzmanı Ajay Mathuru, "Her türün kendine özgü ayrı korku feromonu var" diyor. Feromonlar, aynı türün üyeleri arasındaki sosyal ilişkileri düzenleyen kimyasal salgılıyor. Feromonların insanlarda da korku hissi tetikleyip tetiklemediği tartışmalı bir mesele. Psikiyatri Profesörü Murali Doraiswamy, "Bilim insanlarının yüzde 99'u, insanlarda feromonların var olduğuna inanmaz" diyor. Zebra bal ıklarıyla i lgi li yeni araştırmada beynin incelenen bölgeleri, işin içine korku karıştığında sinir sisteminin nasıl tepki verdiğini gösterebilir. Sinir sistemi uzmanı Lisa Stowers da aynı görüşte. Stowers, "Artık araştırmacılar, daha önce başka hiç kimsenin yapmadığı biçimde, korkuya tepki olarak sinirsel dolaşımı harekete geçirebilir, işleyişini saptayabilir ve araştırabilir" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:18 Haziran 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.