Aşkı hormonlarımız yönlendiriyor

Aşkın tanımı kadar, ne kadar sürebildiği, başlangıçtaki heyecanın yıllarca devam edip etmeyeceği de aşkın tanımı kadar merak konusu olmuştur.Aşkı hormonlarımız yönlendiriyor.

Aşkın tanımı kadar, ne kadar sürebildiği, başlangıçtaki heyecanın yıllarca devam edip etmeyeceği de aşkın tanımı kadar merak konusu olmuştur.Aşkı hormonlarımız yönlendiriyor.

askİnsanoğlu bu merak duygusuyla hayatını sürdürürken yapılan bilimsel çalışmalarla da bu merak giderilmek istenmiştir. Nörogörüntüleme araştırmalarında aşkın başlangıcında olan kişilerin ödül ve motivasyon ile ilişkili beyin bölgelerinin aktive olduğu tespit edilirken hormonların aşkı yönlendirdiği ortaya çıktı. Öyle ki birçok canlıda sosyal bellek ve eş seçimi için gerekli olan oksitosin hormonunun sentezi, romantik aşkın erken aşamasında insanda arıyor. Kadınlar bu hormonu erkeklere oranla daha yoğun sentezliyor… Yüzyıllardır yaşamın ve sanatın bir parçası olan aşk ile ilgili günümüze kadar pek çok teorinin ortaya atıldığını ifade eden Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Belkıs Atasever Arslan aşkın, nörogörüntüleme yöntemleriyle beyinde lokalize edilebilen bir kavram olduğunu belirtiyor. Arslan aşkı; bireyler arasındaki karakteristik, sosyal, kültürel farklılıklar olmasına rağmen, farklı davranış modelleri geliştirsek de bunu aynı beyin bölgelerimiz aktive olmasıyla gerçekleştiriyoruz diyor. Aşkın tanımı kadar, ne kadar sürebileceği, başlangıçtaki heyecanın devam edip edemeyeceğinin her dönem merak konusu olduğunun altını çizen Arslan, yapılan nörogörüntüleme araştırmalarının aşkın başlangıcında olan kişilerin (ventral tegmentum ve kaudat nukleus gibi) ödül ve motivasyon ile ilişkili beyin bölgelerinin aktive olduğunu gösterdiğini vurguluyor. Arslan hormonların aşkı yönlendirdiğini ifade ediyor.

KADINLARDA AŞK HORMONU DAHA FAZLA

“Birçok canlıda sosyal bellek ve eş seçimi için gerekli olan oksitosin hormonunun sentezi, insanlarda da romantik aşkın erken aşamasında artar. Kadınlar bu konuda, erkekleri yenmektedir. Erkeklerden daha yüksek düzeyde oksitosin hormonu sentezlerler. Bu, kadınlardaki östrojenin mucizesidir. Oksitosin üzerindeki düzenleyici etkisinden kaynaklanmaktadır. Ancak oksitosinin etkisi bireyin karakteri ve deneyimlere göre farklılık göstermektedir. Aynı zamanda dokunmada vücudumuzda oksitosin düzeyini arttırmaktadır.” Arslan aşkın süresine ilişkin de araştırmaların yapıldığını vurguluyor.

AŞKIN SÜRESİ VAR MI?

“Aşkın uzun süre devam edip edemeyeceği 2012 yılında Albert Einstein College of Medicine’da fMRI nörogörüntüleme yöntemiyle araştırılmıştır ve bu çalışmada ilişkinin 40’ıncı ayında beyin aktivitesine bakarak ne yönde ilerleyeceğinin anlaşılabileceği bulunmuştur. Beyinde özel bir bölge olan, Kaudat nukleusun ilişkinin devam etmesinden hoşnut olmanın bir göstergesi olduğu bildirilmiştir. Ayrıca aşkın erken aşamasında medial orbitofrontal korteks ve nukleus akkumbens’te aktivasyon görülmezken, 40’ıncı ayda aktivasyonun arttığı gözlenmiştir.” Amerika’da yapılan başka bir araştırmada 10 yıldan fazla mutlu bir evlilik geçiren çiftlerin beyinlerinin bu bölgelerinde aktivasyon saptandığının altını çizen Yrd. Doç. Dr. Belkıs Atasever Arslan, bu bölgelerinin de ilişkinin uzunluğunu gösteren bölgeler olarak düşünüldüğünü kaydediyor.

AŞK KUYRUKLU YILDIZI BULMAKTIR

“10 yıldan fazla mutlu bir evlilik geçiren çiftlerde de ödül ve motivasyon ile ilişkili beyin bölgelerinin aktive olduğu gösterilmiştir. Kuyruklu yıldızlar vardır, dünyaya yetmiş yılda bir gelirler. İnsanlar onu hayatı boyunca belki bir kez görürler. AŞK kuyruklu yıldızı bulmaktır.”

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:24 Mayıs 2014Yayınlanma Tarihi:23 Mayıs 2014

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.