Anne Karnında Bebek Beyni: Bitmeyen Senfoni

Bebek anne karnında mucizevi bir şekilde gelişir ve 2. haftada ilk olarak sinir sisteminin taslağı oluşmaya başlar. Anne Karnında Bebek Beyni: Bitmeyen Senfoni. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Prof. Dr. Sultan Tarlacı anlattı…

Bebek anne karnında mucizevi bir şekilde gelişir ve 2. haftada ilk olarak sinir sisteminin taslağı oluşmaya başlar. Organlar içerisinde ilk oluşan kalp ve sinir sistemidir. Sinir sistemi 2. haftadan sonra şekillenerek ve içsel organizasyonunu geliştirerek 5-6. hafta da yapısını tamamen şekillendirir. Ancak sinir sistemi neredeyse yaşam boyu değişim ve farklılaşma gösterir ve 6. haftadan sonra da beyin ve sinir sisteminde sürekli değişiklikler oluşur. İçsel yapısı ve organizasyonu sürekli değişir ve tam bir olgun insan beyni için neredeyse 20-21 yaşlarında oluşur.

Hücreler arası bağlantıların aşırı artışını takiben budama başlar: ağacın dallarının budanması gibi seçicidir ve rastlantısal değildir. Duyusal deneyim ve dış dünyadan girdiler, beyin kabuğunda uygun düzenlemeler oluşturur. Sinir hücreleri arası bağlantı oluşumunda olduğu gibi, budama da farklı beyin alanlarında farklı zamanlarda oluşur. Görme beyin kabuğunda hücreler arası bağlantı yoğunluğu 2-4 yaşlarında erişkin seviyesine iner. Aynı olay, kendini başkasının yerine koyma, ahlaklı olma, karar verme, mantıklı ve soyut düşünmeyi sağlayan alın lobunda 10-20 yaş arasında uzun süreçte gerçekleşir. Bununla ilişkili olarak bilgi işleme hızında ve reaksiyon zamanında yaşla uyumlu bir hızlanma olur. Bilgi işleme hızı yapısal olgunlaşmaya bağlıdır.  Beynin bu esnek değişimi plasitisite olarak adlandırılır ve aslında tüm yaşam boyunca devam eder. Beynin doğum sonrası bir Isparta halısı gibi örülmesinin tüm planları genetik yapıda bulunmaz ve tam olarak genetik kontrolde değildir!

Doğum öncesinde, beyindeki sinir hücreleri beyinde kesin yerleşime sahip değildir. Kesin yerleşimleri için ilgili bölgelere göç etmeleri gerekmektedir. Doğumda, erişkin halimize göre %150 daha fazla sinir hücresi içeren bir beyinle dünyaya geliriz. Doğum sonrasında programlanmış hücre ölümü ile sinir hücreleri sayısı azaltılır. Budama yapılır. Aynı bir arka bahçedeki yaban otlarını temizler gibi fazla sinir hücreleri temizlenir. Buna ilaveten, sinir hücrelerinin anten gibi uzantıları ve birbirine temas noktalarında ve karmaşıklıkları artış oluşur. Bu değişim çevrenin belirgin bir etkisi ile olur.

Beynin yeniden yapılanması esas kendi içindeki etkileşimlerle olur. Erişkin bir insanda, beyinde 86 milyar sinir hücresi, beyin ve beyincik arasında 40 milyon sinir hücresi bağlantısı bulunurken, iki beyin yarıküresi arasında 200-250 milyon bağlantı vardır. Bağlantıların sıkı yoğunluğundan, erişkin beyninin %60’ını bağlantılar ve kalan %40’ını sinir hücreleri oluşturur. Beyin içindeki bu sıkı bağlantılara karşın, beyin ile çevre arası bağlantılar daha azdır. Bu demektir ki, beyin dış dünyaya olan bağlantısına kendi içindeki bağlantılarına göre ikincil derecede önem verir. Ancak, önemli bir noktayı da vurgulamak gerekir. Dış dünyadan alınan bu sınırlı bilgi, beynin içindeki sıkı bağlantılarda ciddi etki eder ve beyni bir sanat eseri gibi şekillendirir. Doğumda 350 gram olan beyin ağırlığı, deneyimler eşliğinde 3 yaşında üç katı büyür ve 1100 grama çıkar.

Bebeğin sağlıklı bir beyin gelişimi için hamilelik sırasında neler yapılmalıdır?

Deneyimle ilişkili beyinin yeniden şekillenmesi ilk olarak gelişimin kritik dönemlerinde tespit edilmiştir. Duyusal deneyim ve dış dünyadan girdilerle, beyin kabuğunda ara bağlantılar ve uygun düzenlemeler oluşturur. Son yıllarda yapılan çalışmalarla, deneyime bağlı beyin kabuğu şekillenmesinin sadece gelişimin erken evrelerinde değil, tüm yaşam boyunca devam ettiği gösterilmiştir. Örneğin, keman çalanlarda duyusal beyin kabuğu alanında, sol elin parmaklarının temsiliyeti, çalmayanlara göre belirgin büyüme gösterir. Bu nedenle bilinçli yapılan herhangi bir eylem, beyindeki ilgili alanlarda zaman içerisinde yeniden şekillenmeye neden olur. Bu olumlu bulguya karşın, tekrarlanan stresli durumlar beyindeki uzun süreli bellek bölgesinde küçülmeye neden olur.  

Anne adayları hamilelik öncesinde beslenme, yaşam biçimi, fiziksel egzersiz konusunda neler yapmalı?

Beynin doğum sonrası inşa edilmesinin tüm planları hazır olarak genetik yapıda bulunmaz. Bu yapıyı oluşturmak için genetik bilginin kapasitesi zaten yetersizdir. Yapısı ve bağlantıları deneyimle ve çevre ile şekillenir. Buna göre, aşırı sinir hücresi ev bağlantısı üretimi ve ardından budama yapılarak, özel seçilmiş bağlantılar geride bırakılır. Deneyim, beyinde adeta “ince ayar” yapar. Ancak bu ince ayar basit bir ayardan ziyade “her şey”dir. Bu nedenle insan yavrusu için ta anne karnındayken dikkat edilmesi gerekir. Beslenme ve soluma doğrudan yavruyu ve sinir sisteminin gelişimini etkiler. Bu nedenle alkol ve sigara içilmemeli, madde kullanmamalı ve beyin gelişimi için önem arz eden beslenme şekli seçilmelidir. Anne karnında çocuğa müzik dinletilerek Mozart’lar yaratılamaz. Bunun bir yararı yok. Bu doğumdan sonra çocuğa aşılanabilecek bir şeydir. Müzik dinlenilen, çalınan ve konuşulan bir ortamda çocuğun müziğe ilgisi çekilebilir. Beslenme açısından yeşil sebzeler, omega ve DHA içeren küçük balıklara beslenmede ağırlık verilmelidir. Özellikle omega 3’ler esansiyel dediğimiz dışarından destekle alınması gereken besinlerdir ve kaynakları da genelde deniz ürünleridir. Esansiyel yağlar beyin için çok önemlidir, beyin bir bakıma yağdır ve beyin kabuğunun %70’i yağdan oluşur. Sardalya gibi bir balıktan günlük ortalama 50 gram yetebilir (haftada 350 gram kadar). Anne kordonundan bebeğe geçer bu yağlar aynı zamanda emzirme döneminde de süte geçer. Aynı zamanda omega 3 doğum sonrası depresyona da iyi gelebilir.

Sadece ne yediğimiz değil, ne soluduğumuz da beynimizi etkiler. Hava kirliliği insanı aslında doğmadan önce anne karnında etkilemeye başlıyor. Bu yıl, 3 ay önce yayınlanan bir araştırma var. Hollanda Rotterdam’da 2002-2006 yılları arasında doğan okul dönemine gelmiş, 6 ile 10 yaş arasında olan 783 çocuk üzerinde yapılmış. Bu çocuklar annelerinin karnındayken, annelerinin maruz kaldıkları hava kirlilikleri derecesi ile ileriki yaşamda zekâları ve beyinleri karşılaştırılmış. Sonuç inanılmaz bir tehlike göstermiş. Havada ince parçacıklar arttığı dönemde anne karnında olan çocuklarda, daha ince beyin kabuğu tespit edilmiş. Bu ince parçacıklara maruz kalmak aynı zamanda beyinde iş veya ödev sırasında beyinsel kontrol mekanizmalarını zayıflattığı psikolojik testlerle, aynı çocuklarda gösterildi. Demek ki beyin gelişimi o kadar hassas ki, anne karnındayken annenin ne ile beslendiği ile değil, ne soluduğu ile de ilişkili beyin yapısı değişmekte.  Temiz hava daha kalın beyin kabuğu demektir. 

Anne adaylarına bebeklerinin sağlıklı beyin gelişimi için neleri tavsiye edersiniz? Bebeğin doğumundan itibaren beyin gelişimi için neleri önerirsiniz?

Bebek doğduğunda 25 cm görür ve sonrası bulanıktır. Bu mesafe gerekli olan meme ve anne yüz uzaklığıdır aslında. Sürekli anne rahmine temastan dokunma duyusu iyidir. Doğumdan hemen sonra bebek anne sütü kokusunu başka kadın sütünden ayırabilir. Anne sütü çok şekerlidir ve tadını da alır. Tat duyusu gelişmiştir. 4. ayda tuzu anne derisinden öğrenir. Bütün bunların yanında doğumda en geri olan görmedir, renkli görme neredeyse 6. ayda oluşur. Görme açısından da bebekler basit olan yerine karmaşık olana bakarlar, bu nedenle de insan yüzünün karmaşık olan üst kısmına daha çok bakarlar. Doğumdan 3 yaşına kadar beyin ağırlığı 3 kat artar. Bütün bu süreçler deneyim ve sevgi, ilgi ile daha iyi gelişir. Elbette anne-babadan gelen genetik etkiler vardır ancak beyin 1 birim genetik etki kontrolündeyse, 3 birim çevrenin eve anne-babanın ilgisiyle şekillenir. Her anne baba çocuğunun beyni üzerinde aslında bir seneyim sanatını yansıttığını düşünmelidir. Davranışlar, tutumlar, uyaranlar ve gülmeler… hepsi bir şekilde bebek beyninde bir oyun hamurunu yoğurur gibi etki eder.


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:30 Eylül 2021Yayınlanma Tarihi:24 Haziran 2019

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.