YOKSULLUK TETİKLİYOR

A.A

ÇÜ bünyesindeki merkezde her yıl binlerce tropikal hastalığa tanı konulup, tedavisi gerçekleştiriliyor.

 


Çanakkale Üniversitesi Tropikal Hastalıklar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fatih Köksal,  dönenceler arasında kalan ve bir kuşak gibi dünyayı tam ortasından saran tropik bölgelerin, yeryüzünün en sıcak yerleri olduğunu, bitki ve hayvan türleri açısından son derece zengin olan bu bölgelerde çeşitli hastalıkların etkeni olan bakterilerin, tek hücreli hayvanların ve diğer mikroskobik canlıların da yoğun görüldüğünü bildirdi.

Coğrafi konum nedeniyle toplum sağlığı açısından büyük bir tehlike yaratan, hatta çoğu zaman ölümle sonuçlanan bazı hastalıkların tropik bölgelerde yaygın olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köksal, bu hastalıkların çoğunun mikrobik ve bulaşıcı özelliği bulunduğu için önlem alınmazsa hızla büyük salgınlara dönüşebildiğini ifade etti.

Dünya Sağlık Örgütü’nün bu hastalıklardan özellikle 6’sını bildirilmesi ve tedavisi acil olan hastalıklar listesine aldığını belirten Köksal, bunların sıtma, cüzzam, şistozomiyaz, tripanozomiyaz, filaryoz ve halk arasında ’şark çıbanı’ olarak bilinen layşmanyoz olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Köksal, yoksulluğun tropikal hastalıkları tetiklediğini, tropikal ülkelerin de çoğunun yoksul olduğunu belirterek, "Bu hastalıkların hemen hepsinin ilaçlarla tedavisi mümkün ancak, genellikle çok pahalı olan bu ilaçları satın alma güçlüğü az gelişmiş ülkelerde ayrı bir sorun yaratıyor" dedi.

Türkiye’nin tropikal hastalıklar yönünden en riskli bölgelerden olduğunu ancak Sağlık Bakanlığıyla yaptıkları ortak çalışmalarla bu hastalıklarla mücadelenin olumlu sonuç verdiğini vurgulayan Köksal, "Bölgeler arası göç, sulak alanlar ve özellikle tarım işçiliğinin yoğun olması bu riskin oluşmasında önemli faktör oluşturuyor. Dünyada da tropik hastalıklara yakalanmış insanların sayısı yüz milyonları buluyor. Örneğin her yıl en az 50 milyon kişide sıtma hastalığı saptanırken yaklaşık 20 milyon kişinin de cüzzamlı olduğu tahmin ediliyor" diye konuştu.

YAZ DÖNEMİ RİSKİ

Prof. Dr. Köksal, sıcak havanın hastalığın oluşumunda ayrı bir risk unsurunu oluşturduğunu belirterek, "Hastalıkları kara sinekler değil, halk arasında ’yakağan’ ya da ’tatarcık’ olarak bilinen sinekler taşıyor. Bu nedenle yaz mevsimi riskin en yoğun olduğu dönemler. Bu dönemde özellikle kırsalda yaşayan insanları bilgilendirmek amacıyla bu sezon eğitim programı da gerçekleştirmeyi planlıyoruz" dedi.
Tropik hastalıklarla savaşmak için bugüne kadar birçok ülkede çeşitli sağlık kampanyaları gerçekleştirildiğini vurgulayan Köksal, şöyle devam etti:

"Ne var ki suların içilmeden ya da yemeklere katılmadan önce kaynatılması gibi temel kuralları bile halka benimsetmek pek kolay olmuyor. Bunun için gündelik yaşamda pek önemsenmeyen bu tür önlemlerin salgın dönemlerinde ne kadar gerekli olduğunu açıklayarak halkı eğitmek zorundayız. Bu hastalıklara karşı birinci koşul hijyene dikkat edilmesi. Yakağanların üremesine fırsat verecek su birikintilerinin kurutulması, ilaçlanması, ahırların kireçlenmesi, badanalanması, oyukların doldurulması gibi çeşitli önlemler de almak gerekiyor.

Tarım işçiliğinin yoğun olduğu tüm yörelerde bu çalışmaların yapılması gerekir. Çünkü, tropikal hastalıklara karşı önlem alınmadığı takdirde bu hastalıklar sadece kırsalda kalmıyor, kentlere de yayılıyor. Örneğin sadece son bir yıl içinde 3 bine yakın yeni şark çıbanı vakası tespit ettik. Taramayı biraz daha genişletirsek daha fazla bulunabileceğini düşünüyoruz. Bu 3 bin rakamı belki 23 bin olacaktır."


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:17 Haziran 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.