Uyku sorunlarına dair herşey

Uyku, uykunun önemi, uyku apne sendromu, uyku sorunları ve tedavisine ilişkin merak edilen her şeyi NPİSTANBUL Uyku Laboratuarı cevapladı.

Uyku, uykunun önemi, uyku apne sendromu, uyku sorunları ve tedavisine ilişkin merak edilen her şeyi NPİSTANBUL Uyku Laboratuarı cevapladı.

Uyku sorunu; uykunun olması gerektiği gibi başlamaması, gerekli sürede devam etmemesi ve gerekli uyku evrelerinin belirli sürelerde yaşanmaması anlamına gelmektedir.

UYKU SORUNUNUN BELİRTİLERİ

Normal uyku gece saatlerinde gerçekleşir ve belirli sürekliliği olması gerekmektedir. Uyku sırasında vücut gevşer, kaslar dinlenir ve diğer organlar farklı bir tempoda çalışmaya devam eder. Bir kişi gece belirli saatte uyumuyorsa, uykusu sürekli bölünüyorsa, sabah uyandığında kendini dinlenmiş, zinde hissetmiyorsa, sabah baş ağrısı ile uyanıyorsa, kendini gergin ve tahammülsüz hissediyorsa ve gün içinde istemli veya istemsiz uykusu oluyorsa mutlaka uyku sırasında fark etmediği bir sorun yaşıyordur.

UYKU VE SOLUNUM İLİŞKİSİ

Solunum yaşam için en önemli fonksiyondur. Solunum sırasında hava akciğerlere taşınır ve vücudun yakıtı olan havadaki oksijen kana karışır ve kalbe gönderilir. Kalp bir pompa gibi oksijenlenmiş kanı tüm vücuda gönderir ve oksijenlenmesi gereken kanı akciğerlere yollar. Bu nedenle yaşamın devam etmesi için hem uyanıklık ve hem uyku sırasında öncelikle soluk alıp vermenin düzenli bir şeklide devam etmesi gerekir. Uyanıklık sırasında solunumla ilgili meydana gelen sorunları fark etmek mümkün olduğu halde, gece uyku sırasında solunumdaki problemler her zaman fark edilemeyebilir.

HER YAŞIN UYKU SORUNU OLABİLİYOR

Bugüne kadar 80'in üzerinde uyku hastalığı tanımlanmıştır. Bu hastalıklar her yaş döneminde görülebilmekle beraber her yaş gurubunun kendine has uyku sorunları olabilmektedir. Çocukluk çağında da sıklıkla önemli uyku sorunlarıyla karşılaşılabiliyor. Uykunun çocukların büyümesi, gelişmesi, hafıza ve öğrenmenin oluşmasındaki yeri düşünüldüğünde bu sorunları önlemek veya hızla gidermek daha önemli bir hal almaktadır.

ÇOCUKLAR DAHA FARKLI UYKU SORUNU YAŞIYOR

Çocukların beyninin gelişmekte olması nedeniyle kendilerine özgü değişik uyku sorunları yaşayabilmelerine karşın, erişkinlerde de görülen önemli uyku sorunları ile karşılaşabiliyorlar.

ŞEHİR HAYATI UYKUYU OLUMSUZ ETKİLİYOR

Şehir hayatında karşılaşılan hava kirliliği, stres ve yaşam biçimi ruhsal durum ve tüm organları etkileyebildiği gibi uykuyu da olumsuz etkileyebilmektedir. Uyku saatlerini, uykuya dalmayı ve uyku sürekliliğini etkilemesi nedeniyle uyku düzenini bozabilir.

DEPRESYON UYKU SORUNUNA YOL AÇIYOR

Uykusuzluğun yanında birçok uyku hastalığı depresyona sebep olabilmelerinin yanında, depresyon da hem uykusuzluk yapabilmektedir. Ayrıca depresyon birçok uyku düzensizliğine neden olabilir.

AŞIRI UYKU DA UYKU BOZUKLUĞU BELİRTİSİ

Uyku sorunu denince çoğumuzun aklına uyuyamamak gelir ancak aşırı uykululuk da bir uyku bozukluğu belirtisi olabilmektedir. Sadece uykusuzluk değil birçok uyku bozukluğu sonucunda sinirlilik ve gerginlik olabilir. Bunun nedeni o kişinin gece uyku sırasında yaşaması gereken ruhsal ve fiziksel gevşeme ve dinlenmeyi yaşamamış olmasından kaynaklanmaktadır. SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN KALİTELİ UYKU ŞART Kaliteli bir uyku dinlenmiş olmayı sağladığı gibi, gece salgılanması gereken ve vücudun düzenli çalışmasını sağlayan hormonların salınımına neden olur. Kaliteli bir uyku sırasında yeterli sürede rüya dönemini sağlamakta ve bu da hafızanın oluşması açısından önemlidir. Özetle kaliteli bir uyku hayatın sağlıklı devam etmesi için önemlidir.

UYKU GECE OLMALI

Uyku süresi yaşla değişmektedir. Bebeklerin yaklaşık 16 saat uyumaları gerekirken, ergenlik çağında 8-9 saat bir uyku süresi gereklidir. Erişkinler 7-8 saat uyuma ihtiyacı duymalarına karşın bazı kişilere 5 saat uyku da yeterli olabilmektedir. Özetle erişkinlerde standart bir süreden ziyade vücudun ihtiyacının bu süreyi belirlemesi önemli diyebiliriz. Uyku süresinden daha önemli bir konu, uykunun mutlaka gece saatlerinde gerçekleşmesi ve kaliteli olmasıdır.

VÜCUDUN BİYOLOJİK SAATİ VAR

Vücudun biyolojik saat olarak adlandırılan bir çalışma düzeni mevcut ve bu sürenin birçok kişide 25 saat olduğu anlaşılmıştır. Ancak gündüz ve gecenin dönüşümünün 24 saat olması nedeniyle beyin bu siiklusa adapte olmuştur. Sirkadian ritim olarak adlandırılan bu saat düzeni bulunduğumuz coğrafyaya kendini adapte etmeye çalışır ancak herhangi bir yolculuk sırasında bir zaman diliminden başka birine geçilirse vücut buna adapte olmakta zorlanır ve "jet lag" olarak bilinen yorgunluk ve uyku düzeni bozulması gibi durum meydana gelir. Bu yeni duruma tekrar adapte olabilmek için belirli bir süre gereklidir.

GECE UYKU HATIRLATICI MELATONİN SALGILANIYOR

Biyolojik ritim göz sinirlerinin beyine ulaştığı bölümün yakınında bulunan bir merkez tarafından düzenlenir. Gün ışığı alan göz, sinirleri aracılığıyla bu merkeze sinyaller gönderir ve bu sinyaller beyinin belirli bölgelerine dağılır. Gece karanlık sırasında uykuyu hatırlatıcı melatonin adında bir hormon salgılayan merkez gün ışığı sinyallerini aldıktan sonra hormon salınımını durdurur ve uykululuk hali azalır. Gece uykuya dalarken beyinin hatırlama fonksiyonu azalmakta ve bu nedenle çoğu zaman uykuya dalma sırasında olan olayları hatırlamakta güçlük çekmekteyiz. Uyuyan kişi belirli bir süre uyanmadığı takdirde gece olanlardan haberdar olmaz. Bu nedenle birçok kişi kendi horlama gürültüsü ile uyanmadığı sürece horladığını kabul etmez. Horlama ise uyku sırasında solunum için gerekli olan hava yollarının bir veya birkaç yerinde daralma oluşmasının bir göstergesidir. Hava yolu daralan kişinin her an solunum yolunun tıkanması söz konusudur. Solunum durması sırasında vücuttaki oksijen düzeyinin düştüğünü bir süre sonra fark eden beyin hava yolunun açılması için kısa süreli uyanır ve hava yolu gürültülü bir patlama sesi ile açılır.  Uyku sırasında meydana gelen horlama ve nefes durmalarının beraber yatan kişinin uykusunu bölmesi, işitme sorunlarına yol açmasının yanında kendisine de birçok rahatsızlık vermekte ancak horlayan kişi genellikle bu rahatsızlıkların uykudaki anormalliklerden kaynaklandığını fark etmemektedir

UYKU VERİMİ VE BAŞARIYI ARTIRIYOR

İyi bir uyku insanın kaslarının dinlenmesini sağlamasının yanında, beyinin öğrenme ve hatırlama fonksiyonlarına da olumlu etkisi olması nedeniyle ruhsal beyinsel ve fiziksel olarak daha verimli ve başarılı olmasını sağlar.

UYKU APNESİ (UYKU APNE SENDROMU)

Apne kelime olarak nefesin olmaması anlamına gelir. Tıpta apne solunumun en az 10 sn boyunca durması olarak tanımlanır. Bir tür uykuda solunum bozukluğu olan uyku apne hastalığı kısaca gece boyunca solunumun en az 10 sn süre ile defalarca durması anlamına gelmektedir. Her nefes durmasının ardında yaşanan oksijen seviyesindeki düşmenin sonucunda beyin durumu fark eder ve hatırlanamayacak kadar kısa süreler uyanıklık durumuna geçer. Bu dönemde hava yolu açılır ne nefes alımı tekrar başlar. Bu durum gece boyunca yüzlerce defa tekrarlayabilir.

HORLAMA APNEYE İŞARET

Uyku apne hastalığının en önemli belirtisi horlamadır. Gece oksijen düşmeleri ve sık beyinin uyanması sonucunda çoğunlukla hastalar yorgun, dinlenmemiş ve uykusunu alamamış ve bazen baş ağrısı hissi ile uyanırlar. Uyku apne hastalığı olanlar çoğunlukla gece ağızlarında kuruluk hissi ve bazen de reflü düşündüren acı bir tattan şikâyetçi olurlar. Gece nefes alabilmek için faaliyete devam eden baş ve boyun kasları aşırı terler ve bazen uyku apnesi olanlar gece terden ıslanan yastıklarını veya giysilerini değiştirmek zorunda kalırlar. Çoğu zaman geceleri birkaç kez idrara çıkarlar ve genellikle sırt üstü yatmakta güçlük çekerler. Uyku apne hastalarının çoğu başını yükselterek yatmayı tercih eder. Uyku kalitesi iyi olmadığından sinirlilik ve unutkanlık şikâyetleri baş gösterir ve gündüz aşırı uykulu hissederler. Yorgun ve uykulu olmalarından dolayı depresif ruh halleri olabilir.

UYKU APNESİ BEYNE ZARAR VERİYOR

Her nefes durmasının ardından gelişen oksijen düşmesi tüm vücuda ve özellikle hayati açıdan çok önemli olan kalp ve beyine hasar verebilir. Uyku apne hastalığının sonucunda kan basıncı kontrolü bozulabilir ve Hipertansiyon hastalığı ortaya çıkabilir veya hipertansiyonu olanlarda kontrol zorlaşabilir. Oksijen düşmelerinin kalp ritminde yarattığı değişiklikler nedeniyle kalp ritim bozukluğu meydana gelebilir. İnme, kalp krizi, ani kalp durması, kalp yetersizliği, şeker hastalığı, depresyon, anksiyete, reflü hastalığı, cinsel isteksizlik ve ereksiyon bozukluğu gibi birçok değişik hastalığa neden olabilmektedir. Uyku apne sonucunda gelişen gündüz aşırı uyku hali nedeni ile iş kazası ve trafik kazası gibi birçok hayati sosyal soruna da neden olabilmektedir.

UYKU TERÖRÜ DE VAR

Uyku sırasında ağlama, çığlık atma ve yoğun korku nöbetlerinin meydana gelmesidir. Uyku terörü yaşayan kişinin yüzünde bir korku ifadesi oluşur ve çoğunlukla terleme, sık nefes alma ve çarpıntı ile yatakta oturur bazen de doğrulup yürümeye başlar. Bu nöbetler derin uyku sırasında ve çoğunlukla gecenin ilk yarısında meydana gelir ve kişi tarafından hatırlanmaz. Uyku terörü yaşayan kişi söylenenleri duymaz ve uzaklaşmaya çalışabilir. Bu nöbetler bazen 20 dakikaya kadar uzayabilir. Erişkinlere oranla çocuklarda daha sık rastlanan bir durumdur ve yaş arttıkça görünme sıklığı azalır. Stres, bazı ilaçlar ve uykudaki solunum bozuklukları uyku terörünü tetikleyebilir.

TV VE BİLGİSAYAR UYKU KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR

Gece geç saatlere kadar TV ve bilgisayarla meşgul olmak uyku süresinin kısıtlanması, uyku kalitesini bozabilir. Genellikle uyku eksikliği sonraki gecelerde beyin tarafından telafi edilmeye çalışılır ancak aynı durum devam ettikçe bu eksiklik giderilemez ve kronik uykusuzluk, gündüz yorgunluk ve konsantrasyon eksikliği meydana gelebilir.

UYKUSUZLUKLA GELEN HASTALIKLAR

Başka hastalıkların neden olduğu uykusuzluk türü sekonder (ikincil) uykusuzluktur. Bu tür uykusuzluk genellikle kronik ağrıya sebebiyet veren romatizmal ağrılar, baş ağrıları gibi durumlarla meydana gelebilir. Ayrıca solunumu etkileyen astım, bronşit, kalp yetersizliği gibi hastalıklar uykusuzluğa neden olabilir. Tiroid bezinin aşırı çalışması (hipertiroidi), reflü hastalıkları ve inme, depresyon gibi nöropsikiyatrik hastalıklar da uykusuzluğa neden olabilir.

HİJYENİK UYKU İÇİN…

İyi uyku düzeni olmasını isteyen kişiler genellikle gece aynı saatlerde yatağa girip aynı saatlerde uyanmalıdırlar. Yatak odasının günlük işler için kullanılmaması ve odanın uygun ısıda olması gerekir. Uyku için serin bir oda, sıcak bir odadan daha uygundur. Yatakta televizyon seyretmek veya okumak uykuyu olumsuz etkiler. Yatak odasının karanlık olması önemlidir ve özellikle parlak ışıkların söndürülmesi gerekir. Uyku saatinden önce kısa sürekli uyuklamalar (kestirmeler) gece uykusunu bölebilir. Kafein içeren kahve, çay gibi içecekler uykuyu olumsuz etkileyebilir ayrıca alkol, sigara ve bazı ilaçlar da uyku hijyeni üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Gün içinde yapılan egzersiz uyku için yararlı olabilir ancak uyku saatine yakın ağır egzersiz uykuya dalmayı zorlaştırabilir.

UYKUN KAÇIYORSA…

Yatağa girdiğinde uyuyamayacağınızı düşünürse veya gece uykusu bölünürse yataktan kalıp yatak odasının dışına çıkmalı ve karanlıkta bir sandalyeye oturmalıdır ve uyku hissi oluşunca tekrar yatağa girmelidir.

HUZURSUZ BACAK SENDROMU

Uykuda hareket bozukluğu olarak adlandırılan hastalıklardan ve uyku bozukluğuna yol açan bir durumdur. Bu durum genellikle hastalar tarafından hareketsiz kalındığı sırada ve özellikle gece saatlerinde bacaklarında ve ayaklarda oluşan tarifi zor bir hisle bacakları hareket ettirme isteği şeklinde tanımlanır. Birçok kişi bu hissi ağrı, uyuşma, yanma olarak adlandırır ve hareket ettiğinde düzeldiğini anlatır. Bu his gece saatlerinde özellikle yatağa girildiği zaman artar ve kişinin uykuya dalmasını engeller. Çoğunlukla buna gece uyku sırasında bacak hareketleri rahatsızlığı eklenir ve kişi bazen gece bacaklarda kramp ile uyanır. Bacak hareketleri uyku bölünmelerine sebep olduğundan sabah ayaklarda yorgunluk hissine neden olur. Şaban Özdemir (NP GRUP)

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:27 Eylül 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.