Ölüm hakkında ipucu veriyorlar

Bernd Heinrich, yılın büyük bir bölümünü Maine'in batısındaki ücra bir ormanda inşa ettiği kulübede geçiriyor. Heinrich'in söylediğine göre kulübede su tesisatı ve elektrik yok. Bernd Heinrich, yılın büyük bir bölümünü Maine'in batısındaki ücra bir ormanda inşa ettiği kulübede geçiriyor. Heinrich'in söylediğine göre kulübede su tesisatı ve elektrik yok. olumSadece içinde büyüyen bir ağaç var. Vermont Üniversitesi'nden 72 yaşındaki emekli bir biyoloji profesörü olan Heinrich, New England'daki ormanı doğadaki değişimleri incelemek için canlı bir laboratuar olarak görüyor. Heinrich yıllar içinde gözlemlerini doğa ve hayvanlar âlemiyle ilgili 17 kitaba dönüştürdü. Heinrich son zamanlarda hayvanların nasıl öldüğünü araştırıyor. Heinrich'in kitabı "Life Everlasting: The Animal Way of Death", (Ebedi Hayat: Hayvanların Ölüm Şekli), geçen yaz Houghton Mifflin Harcourt tarafından yayınlandı. Aşağıda röportajın kısaltılmış bir versiyonu bulunuyor. S. Hayvanların ölümüyle ilgili bir kitap yazmak nereden aklınıza geldi? C. Bu ilk olarak Bill isimli eski bir öğrencim, yazdığı mektupta ölümcül bir hastalığı olduğunu ve Maine'deki arsamda "gökyüzüne defnedilmesi" (Tibet'te yaygın olan bir ritüel) hakkında ne düşündüğümü sorduğunda aklıma geldi. Vücudunu kuzgunlara bırakmak istiyordu. Bill'in mektubu beni leş yiyen hayvanların nasıl yeni yaşamlara yer açmak için dünyayı temizlediğini düşünmeye itti. Kuzgunları ve böcekleri, yani doğanın geri dönüşümünde başrol oynayan leş yiyicileri daha önce incelemiştim. Onlara karşı bir yakınlık duymuş olabilirim çünkü annem, kız kardeşim ve ben, bir defasında leş yiyici olmuştuk. S. Leş yiyici mi? C. Evet. İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarında Almanya'da, ailemle birlikte Kızıl Ordu'dan kaçıp ormanda yaşamaya başladık. Babam bir böcekbilimcisiydi ve savaş sırasında kalınabilecek en kötü yerin şehirler olduğuna inanıyordu. Biz de leşlerle beslendik. Fare yakaladık. Ölü bir domuz bulup kız kardeşimle yediğimizi hatırlıyorum. Bill'e dönecek olursak; onun fikrinin gerçekçi olup olmayacağını merak ettim. Arabaların çarpıp öldürdüğü leşleri (fare, rakun ve kır faresi) bir kenara koydum ve kimin geldiğini ve doğanın cenaze kaldırıcılarının (böcekler, kurtçuklar ve Latince adı Phaenicia sericata olan yeşil sinekler) leşleri nasıl parçaladığını izledim. Ceset, tamamıyla dönüşüme uğruyordu. Bir fare öldüğünde, yeniliyor ve böceğe dönüşüyordu. S. Leşle çalışmakta zorlandınız mı? C. Hayvan leşi, çok aktif bir sahnedir. Ölümden çok hayatı temsil eder. Leş, geri dönüşüme katkıda bulunan hayvanlara büyük miktarda konsantre yiyecek sağlar. S. Pek çok leş yiyicinin soyu tükenme tehlikesinde. Bunun nedeni ne? C. Akbabalar gibi bazı büyük leş yiyicilerin beslendikleri bölgelerde avlandık. Ayrıca kendi gıda kaynaklarımıza göz diken rakiplerimizi öldürmek için de zehir kullanıyoruz. Ekosistem çok karmaşık ve bu hayvanlar ortadan kaybolursa ne olacağını bilmiyoruz. S. İnsanlar ve kalıntıları, bu ekosistemin bir parçası mı? C. Bence evet. Ancak insanların ölüm süreci, giderek doğadan ayrılıyor. Ölülerimizin içini çevreyi kirleten kimyasallar dolduruyor, onları hava geçirmez kutulara koyuyor ve tarım için kullanılabilecek değerli arazilerimize gömüyoruz. Bu şekilde ölümü reddettiğimizi düşünüyoruz. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:12 Mart 2013Yayınlanma Tarihi:15 Mart 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.