Okuma, matematik ve metanet

Karakter de en az ev ödevi kadar önemli (hatta daha önemli). İşte okuma, matematik ve metanetin önemi.

Karakter de en az ev ödevi kadar önemli (hatta daha önemli). İşte okuma, matematik ve metanetin önemi.

Obama 6 Eylül'de yaptığı konuşmaya, eğitim reformuna destek veren yönetiminine bir selam vererek başladı. "Ülkedeki en yetersiz okulların bazıları matematik ve okuma dersinde somut kazanımlar elde etti" diyerek gelecek on yılda ülkeye 100 bin matematik ve fen öğretmeninin daha kazandırılması için çağrı yaptı. Sonra dış politika ve sağlık sigortası gibi konulara döndü, yani seçim yarışında daha çok önemsediği konulara. Eğitimin çok da gündeme gelmemesi şaşırtıcı değil. Ekonomi hâlâ yavaşken ve devletin rolü üstüne yapılan kavga bu kadar önem kazanmışken zaten nasıl gelsin? Hem Cumhuriyetçiler de, Demokratlar da eğitime zaten el atmışlardı. George W. Bush, "Hiçbir Çocuk Geride Kalmasın" ve Obama yönetimi "Zirveye Yarış" sloganları savurmuşlardı. Fakat "somut kazanımlar" bir yana, eğitimdeki ilerleme hâlâ kesintili ve yetersiz. Maddi durumu zayıf çocuklar hâlâ iyi bir eğitim alamıyor. Çok fazla lise mezunu, orta sınıfta var olmak için artık şart hale gelen üniversiteye devam etmiyor veya okulu bırakıyor. İşte bu yüzden, "Çocuklar Nasıl Başarılı Olur?" adıyla yeni çıkan bir kitap, eğitimin hâlâ ülkedeki en önemli mesele olduğunu hatırlatıyor. Gazetenin pazar eki olan The New York Times Magazine'in eski editörü Paul Tough, kitabında, "zihinsel beceriler" olarak bilinen matematik ve okumanın özellikle yoksulluk baskısı altında büyüyen çocuklar için kesinlikle yeterli olmadığını savunuyor. Hatta bunların belki en öncelikli konular bile olmayabileceğini söylüyor. Birçok yeni araştırmayı değerlendiren Tough, öğrencilerde geliştirilmesi gereken en önemli şeylerin "zihinsel olmayan beceriler" olduğunu yazıyor ve bu becerileri "karakter" olarak niteliyor. Araştırmaları yapan veya Tough'un beğendiği eğitim programlarını yöneten insanlar söz konusu becerileri farklı yollarla ifade ediyor. Fakat hepsinin temelde ortak bir yanı var, o da yalnızca okulda değil, hayatta da başarılı olmak için ihtiyaç duyulan karakter özellikleri üstünde durmaları. Chicago'da 23 liseyle "OneGoal" adında ortak bir program yürüten Jeff Nelson (programın amacı, öğrenci başarısını artırmak ve üniversiteye girmeye yardım etmek), bu özellikleri "çabuk toparlanma, dürüstlük, güç durumlara yaratıcı tepki verme, profesyonellik ve istek" olarak tanımlıyor. "Yaptıklarımızın temeli bunlar" diyen Tough, bu özellikler için "liderlik becerileri" diyor. Tough'un kullandığı bir başka sözcük de "metanet". Aslında bir bakıma hepimiz bu vasıfları çocuklarımıza kazandırmaya çalışıyoruz. (Tough kitabının bir bölümünü de bu açıdan başarısız olduklarını düşünen üst orta sınıftan birçok ailenin kaygılarına ayırmış.) Ancak yoksul çocuklar bu vasıfları aşılayacak bir aileye sahip değil. Dolayısıyla öğrenme kabiliyetlerine zarar veren alışkanlıklar geliştiriyorlar. Genelde öğrenmeye bir anlam veremiyorlar. Okula karşı kayıtsız, hatta düşmanca bir tavır takınıyorlar; ama bu da çaresizliği ve kaygıyı gizleme yarıyor. Tough'un verilerle destekleyerek ısrarla söylediği bir şeyse beni daha çok şaşırttı. Meğer karakter küçükken öğrenilen veya doğuştan gelen bir özellik değil, çok zor hayatlar süren ve bu vasıflara bir aşinalığı olmayan gençlere bile aşılanabilen bir şeymiş. Bu çerçevede, karakteri ele alan bir program veya uzmanın yardımıyla hayatları değişen bazı çocuklarla tanıştırılıyoruz. Deneysel devlet okullarının belki en iyilerinden olan ve ilk mezunları üniversiteye girdiğinde sorun yaşayan (Tough'a göre onların ancak yüzde 21'i okulu bitirebilmiş), ama sonra karakter özellikleriyle gidişatı lehlerine çeviren KIPP zincirinin kurucusu Dave Levin'le tanışıyoruz. Ondan başka, lise ilk sınıftaki (çoğu üniversiteyi ulaşılmaz bir hedef olarak gören) yoksul öğrencileri alıp onlardan iyi üniversitelerde başarılı olabilecek sorumlu birer genç yetişkin çıkaran OneGoal'un kurucusu Nelson'la tanışıyoruz. Bu programın, Nelson'un deyimiyle, yüzde 85'lik bir "istikrar oranı" var. Bu oran, OneGoal öğrencilerinin üniversiteye devam etme yüzdesi (program yeni olduğundan henüz bir mezuniyet yüzdesi yok). Buna karşılık ülke çapındaki en yoksul öğrencilerin üniversiteden mezun olma oranı yalnızca yüzde 8. Nelson, OneGoal'un gelecek yıl Houston'da faaliyete geçeceğini ve 2017'ye kadar toplam beş şehirde çalışmayı umduklarını belirtiyor. Umarım dediği gibi olur. Yoksul öğrenciler "zihinsel olmayan becerilerle" güçlükler karşısında yılmamayı (uzaktan ne kadar zor görünse de bir hedefe kilitlenmeyi, mücadele etmeyi) öğrenirlerse daha iyi bir hayata da ulaşabilirler. Amerika'da eğitimin durumuna bakıp umutsuzluğa kapılmak kolay. Belki başkanlık adayları o yüzden bunun üstünde durmuyor. Böylece "Çocuklar Nasıl Başarılı Olur?"un bir başka özelliği karşımıza çıkıyor, iyimserlik. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:24 Eylül 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.