Muhafazakarlık 'ılımlaşıyor'

İlki 2006 yılında yapılan araştırmanın sonuçlarına göre son 6 yılda muhafazakarlığın ‘ılımlılaşma’ dönemine girdiği ortaya çıktı.

İlki 2006 yılında yapılan araştırmanın sonuçlarına göre son 6 yılda muhafazakarlığın ‘ılımlılaşma’ dönemine girdiği ortaya çıktı.

Eşcinsellerden ve nikâhsız yaşayanlardan rahatsız olanlar azaldı, çarşaf ve tesettür gibi ‘dinsel’ imajlı kıyafetlerden rahatsız olanlarda da düşüş gözlendi... Açık Toplum Vakfı ve Boğaziçi Üniversitesi’nin ortak çalışmasıyla hazırlanan “Türkiye’de Muhafazakarlık, Aile, Cinsellik ve Din” konulu araştırmanın sonuçları açıklandı. İlki 2006 yılında yapılan araştırmanın sonuçlarına göre son 6 yılda muhafazakarlıkta bir artış değil “ılımlılaşma” yaşanıyor. Hem siyaset hem de özel hayatta kendini ‘muhafazakar’ bulanların oranı azaldı, buna karşılık muhafazakarlığını orta derecede bulanların oranı arttı. Açık Toplum Vakfı’nın desteğiyle, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Hakan Yılmaz’ın yönetimindeki araştırma mart ve nisan aylarında 16 ilin kentsel ve kırsal kesimlerinde yapıldı. 18 yaş üstü 1200 kişiyle yüz yüze görüşme yoluyla yapılan araştırmanın sonuçları bir rapor haline getirildi. 2006 yılındaki ilk araştırmanın sonuçlarıyla karşılaştırmalı olarak hazırlanan raporda şu tespitler yer alıyor:

UÇ NOKTALAR ORTAYA KAYDI

“Gerek siyasal, gerekse de özel hayata ilişkin muhafazakârlık tutumlarında uç noktalardan ortalara doğru bir toplaşma eğilimi var. Bir başka deyişle hem siyaset hem de de özel hayat hakkındaki muhafazakar tutumlarda kendini muhafazakar bulmayanların oranı da kendini çok muhafazakar bulanların oranı da azaldı. Buna karşılık muhafazakarlığını orta seviyede değerlendirenlerin oranı arttı.”

TOPLUM DAHA STATÜKOCU

“Toplum daha ‘statükocu’ bir tutuma kaymış görünüyor. Toplumda değişim isteyenlerin oranı azaldı. Özel hayata ilişkin muhafazakarlıktaki ılımlılaşmanın bir göstergesi olarak, dindarlık düzeyinde yıllar içinde bir artış meydana gelmediği gibi yüksek dindarlık seviyesinde küçük de olsa bir azalma oldu. İbadetlerini yerine getirmeyenlerden rahatsız olanların oranı azaldı, olmayanların oranı ise arttı. Buna paralel olarak dinsellik görüntüleri de ‘normalleşmeye’ başladı. Örneğin kara çarşaf ve şalvar gibi dinsellik görüntülerinden rahatsız olanlar azaldı.”

‘RAHATSIZLIK’ AZALDI

“İbadet edenlerin oranında bir azalma ve ibadetlerin yerine getirilmesinde bir esnekleşme var. Eşcinseller, evlenmeden birlikte yaşayan çiftler, açık giyinen kadınlar, tek başına yaşayan kadınlar, boşanmış kadınlar, küpe takan erkekler, flört eden gençler gibi modern ve kentsel cinsellik görüntülerinden rahatsız olanlar azaldı.”

‘HAKLARDA’ GELİŞME YOK

“Kişilerin kendi haklarına ve başlarının haklarına sahip çıkmaktaki duyarlılıklarında son 6 yılda bir artış yok. Nitekim, ‘Bazı istisnalar hariç temel haklar ve ikincil haklar devlet tarafından kısıtlanmamalıdır’ diyenlerin oranında da ‘gerektiğinde kısıtlanabilir’ diyenlerin oranında da 6 yıl öncesine göre kaydeğer bir değişim meydana gelmedi. Yalnızca siyasi haklara sahip çıkma konusunda az bir artış var. Eşcincellik ve heteroseksüellik dışı cinsel yönelimler 6 yıl önceki araştırmada toplumda en az kabul gören bir hak olarak görülüyordu. Son 6 yılda bu konuda değişim olmamış, mevcut homofobi devam ediyor.”

‘NAMUSLU VE HAMARAT’

“İster başı örtülü ister açık olsun, bütün kadınların toplumda kadın oldukları için ezildikleri görüşünde artış var. Baş örtülü kadınların da erkeklerle hayatın her alanında eşit olduklarına ilişkin görüşte bir artış var. Kürtaj hiçbir koşula bağlı olmaksızın, araştırmaya katılanların yarısı tarafından kabul edilirken, işin içine yoksulluk, tecavüz gibi faktörler girdiğinde bu kabul oranı artıyor, sağlık söz konusu olduğunda yüzde 85’e çıkıyor. Buna karşılık kadının ailedeki konumu, evdeki rolü, kocası ve çocuklarına ilişkin tutumlarda bir değişiklik yok. Altı yıl önce de bugün de ideal kadın ‘eşit, hamarat ve namuslu’ bir kadın olarak tanımlanıyor.”

‘KENDİNİ SOLDA GÖRENLER ARTTI’

Aynı ekip tarafından ilki 2006’da gerçekleştirilen “Türkiye’de Orta Sınıfı Tanımlamak” başlıklı 2012 yılı araştırmasından çıkan sonuçlar ise şöyle: “Kendini orta sınıfın üzerinde görenlerin sayısı azaldı. ‘Ortanın altındayım’ diyenlerin oranı arttı. Hanelerin mali durumlarının geçmişe göre kötüleştiğine ve yakın gelecekte de daha iyi olmayacağına dair algı da arttı. Yoksullaşma ve zenginleşmenin sebebini ‘yolsuzluk, sömürü ve torpil’ olarak görenlerin oranı yükseldi. Borçlanmalar arttı, buna bağlı olarak ele geçen para ile yapılacak ilk işin borç ödemek olduğunu belirtenlerin oranında artış var. Kendini sağda veya merkezde görenlerin oranı değişmezken kendini solda görenlerin oranında artış gözleniyor.” MİLLİYET


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:05 Ekim 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.