Muazzam bir görev

NSA'nın 2032'ye kadar gizlilik derecesini kaldırmayacağı mevcut beş yıllık planında, "Görevimiz, başkalarının gizli tutmak istediği tehditkâr faaliyetlerle ilgili soruları yanıtlamak" diye yazıyor.

NSA'nın 2032'ye kadar gizlilik derecesini kaldırmayacağı mevcut beş yıllık planında, "Görevimiz, başkalarının gizli tutmak istediği tehditkâr faaliyetlerle ilgili soruları yanıtlamak" diye yazıyor.

muazzamKurumun hedef leri göz kamaştırıcı: haberleşme ağları üzerinden yabancı hedeflerle ilgili istihbarat toplama konusunda "mükemmeliyete ulaşmak". Burada şirketlere özgü bir dil kullanılıyor: "İş süreçlerimiz veriye dayalı karar alma faaliyetlerini desteklemeli". Ama bu üslup aynı zamanda, bir devlet kuruluşu için şaşırtıcı ölçüde ahlakçı. Belki de gizli dinlemelerin şaibeli bir şey olduğuna dair görüşlere karşı çıkmak amacıyla olsa gerek, meslek jargonunda Sigint (sinyal istihbaratı) adı verilen faaliyet en asil iş gibi yansıtılıyor. Planda şöyle yazıyor: "Teröristler veya diktatörler özgürlüklerimizi suiistimal etmeye çalışsa bile, Sigint profesyonelleri ahlaki üstünlüklerini korumalı. Bazı hasımlarımız amaçlarına ulaşmak için her şeyi yapsa da, biz yapmayız". Snowden'ın ele geçirdiği ve The New York Times'ın ulaştığı binlerce NSA belgesinin çoğu, 2007 ile 2012 yılları arasındaki döneme ait. Bunların çoğu, NSA'nın İngiliz muadili GCHQ (Devlet İletişim Merkezi) ile ilgili olan 50 bin belgelik bir derlemenin parçası. Belgeler ayrıntılı olmamakla birlikte, NSA'nın gücü ve yetenekleri konusunda fikir veriyor. Böylece Çin kıyıları civarında dolaşan donanma gemilerinin bölgedeki telsiz iletişimini dinlediğini ve Maryland'deki Fort Meade üssünde bulunan uydu antenlerinin tüm dünyadaki bankacılık işlemlerini izlediğini öğreniyoruz. Ayrıca NSA'nın Özel Toplama Hizmeti biriminin dünya genelinde 80 ABD elçiliği ile konsolosluğunun çatılarına anten yerleştirdiği anlaşılıyor. Ancak Snowden'ın yayınladığı belgeler bazen, en kapsamlı istihbarat derlemelerinin tek başına başarabileceği şeylerin bile bir sınırı olduğunu gösteriyor. Belgelere göre NSA Afganistan'da hem devlet dairelerini hem de ikincil önemdeki Taliban militanlarının barındığı yerleri kapsayan genel dinlemeler yapmış. Ama bunlar düşük teknolojiye sahip bir düşmana karşı kesin zafer sağlayamadı. NSA Suriye'nin kimyasal silah biriktirmesini izlemiş. Oysa bu bilgi, Ağustos'ta Şam yakınında yapılan korkunç katliamı önleyemedi. Belgeler NSA'nın kendi başarılarına dair taraflı övgülerini içermekle birlikte, kurumun hatalarını ve zayıf yönlerini tamamen göz ardı etmiyor: büyük masraflara girerek toplanan ama incelenmeyen yığınlar dolusu istihbarat, dil bilen personel eksikliği yüzünden okunamayan belgeler, NSA gibi bir kurumda bile alışılmış bilgisayar arızaları yaşanması.

MESAJLARIN İZİNİ SÜRMEK

NSA analistleri Mayıs 2009'da, İran'ın dini lideri Ayetullah Al i Hamaney'in ülkenin kuzeybatısındaki dağlık Kürdistan Vilayeti'ne nadir görülen bir ziyarette bulunacağını öğrendi. Kurum acilen, yüksek teknolojiye dayalı bir casusluk görevi planladı. Bu, Hamaney'e yönelik olarak sürdürülen Dretnot Operasyonu'nun bir parçasıydı. Uydu fotoğrafları çeken Ulusal Coğrafi İstihbarat Ajansı ve GCHQ ile işbirliği içinde çalışan NSA ekibi, uydu görüntüleri yardımıyla İranlı liderin kortejini ve kortejdeki araçlar ile silahları inceledi, uçak ve helikopterlerin iniş ve kalkış sırasındaki hava trafik haberleşmesini dinledi. Hamaney'in bir futbol sahasında yaptığı konuşmayı da dinleyen ekip, İran'ın hava savunma radar istasyonlarını inceledi ve heyetin haberleşme sırasında bıraktığı çok sayıda izi kaydetti. Bunlar arasında NSA'nın Ghosthunter (Hayalet Avcısı) programıyla topladığı, İran uydularına ait koordinatlar da vardı. Burada asıl amaç İranlı liderin sözlerini duymaktan ziyade, bir kriz durumunda İran'la ilgili genel dinleme yapmak için veri toplamaktı. Bir belgede "haberleşme parmak izi tespiti" olarak geçen bu çalışma, NSA'nın asli faaliyeti. Böylece kurumun bilgisayarları uluslararası iletişimi izleyip, dini liderle ilişkili mesajları ayırıyor. Bir kriz anında liderlerin, generallerin ve bilim insanlarının haberleşmesini izleyebilmek avantaj sağlayabiliyor. Veri toplamaya yönelik bu muazzam yatırımın nedeni, kurumun "müşterisi" olan devlet kurumlarının baskısı. Birçok kişiye göre, başkana verilen Günlük Brifing kapsamında her sabah erkenden Beyaz Saray'a iletilen istihbaratın yarıdan çoğunu NSA sağlıyor. ABD'li karar alıcılar her uluslararası krizde, gizli bilgi almak için NSA'ya başvuruyor. İSTİHBARAT BASKISI Bu durum hiçbir şeyin gözden kaçmaması için yoğun bir baskı yaratıyor. 11 Eylül saldırıları sonrasında bütçesi büyük oranda artırılan NSA, Maryland'deki genel merkezinin çok uzağındaki Georgia, Texas, Colorado, Hawaii, Alaska, Washington Eyaleti ve Utah'ta büyük tesisler kurdu. NSA görevlileri ayrıca İngiltere, Avustralya, Güney Kore ve Japonya'daki askeri üslerde bulunan büyük istasyonlarda ve Özel Toplama Hizmeti birimine ev sahipliği yapan yurtdışındaki ABD temsilciliklerinde (kilitli odalarda) çalışıyor. İkna, gizlilik ve yasal yetki yardımıyla çalışan NSA, ABD'li internet ve iletişim şirketlerini bilgi toplama konusunda işbirliğine zorladı. NSA mahkeme emirleriyle gittiği bu şirketlerin tesislerine filtreler yerleştirip yazılımlarına gizli kapılar koydu ve kullandıkların şifrelerin anahtarlarını aldı. Ama ABD kontrolündeki devasa internet bile bu hikâyenin sadece küçük bir parçası. NSA, Beş Göz adı verilen grubun diğer üyeleriyle (İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın sinyal istihbaratı teşkilatları) gizli dinleme konusunda onlarca y ıldır işbirliği yapıyor. Başka birçok ülkeyle de (Dokuz Göz ve 14 Göz gibi resmi mekanizmalar ile 26 NATO ülkesinin teşkilatlarından oluşan Nacsi adlı ittifak) daha sınırlı işbirliği yapılıyor. Sinyal istihbaratı paylaşımının boyutu şaşırtıcı olabiliyor: 2009 tarihli bir GCHQ belgesinde, "NSA Vietnam'la ilişki kurabilir" yazıyor. Ama yakın tarihli bir GCHQ eğitim dokümanı, ABD ile İngiltere'nin bile her şeyi paylaşmadığını gösteriyor. İngiliz ekonomisine destek amaçlı istihbarattan bahseden belgede, "Ekonomik çıkarlarla i lgi l i istihbarat hiçbir yabancı ortakla paylaşılamaz" deniliyor. Gelişmiş ülkelerdeki çoğu eve ve devlet dairelerine kişisel bilgisayarlar, dizüstü bilgisayarlar, tabletler ve akıllı telefonlar girince, bilgisayar korsanlığı NSA'nın gelişme sahası haline geldi. Bazı belgelerde Özel Erişim Operasyonları'nın (veri çalmak ve bazen de casus yazılım yüklemek için tüm dünyada gizlice bilgisayarlara giren NSA birimi) başarıları anlatılıyor. Kurumun mesajları şifrelenmemiş halleriyle görmesini sağlayan bu birim, gittikçe önem kazanıyor. Ancak eski NSA başmüfettişi Joel Brenner'a göre, NSA operasyonlarına ilişkin çoğu haksız olan eleştiriler, istihbarat dünya s ı n ı n gerçek ler ini bilmemekten kaynaklanıyor. Brenner, "Kurum yapmakla yükümlü olduğu işleri çok iyi yaptığı için sindiriliyor" diyor. Ancak Brenner NSA'da "teknolojinin siyaseti geçtiğine" inandığını belirterek, casusluk faaliyetlerinin açığa çıkabildiği bir dönemde "yakın müttefiklerin sürekli hedef alınması siyaseten yanlış ve aptalca" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:13 Kasım 2013Yayınlanma Tarihi:15 Kasım 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.