Mavi gökyüzü Çinlileri cezbediyor

Çin'in güneybatısındaki bu tarihi kasabaya taşınan Şanghaylı Lin Liya'nın tipik sabah aktiviteleri şunlar: 3 yaşındaki oğlunu dağların yakınındaki okula götürmek, Erhai Gölü kıyısında yarım saat koşmak, taze sebze ve et almak için yerel pazara gitmek.

Çin'in güneybatısındaki bu tarihi kasabaya taşınan Şanghaylı Lin Liya'nın tipik sabah aktiviteleri şunlar: 3 yaşındaki oğlunu dağların yakınındaki okula götürmek, Erhai Gölü kıyısında yarım saat koşmak, taze sebze ve et almak için yerel pazara gitmek.

mavigokyuzuBulutsuz mavi gökyüzü altındaki koşusunu tamamlayan ve kocasıyla birlikte göl kenarında açtığı butik otelde Pekin'den gelen bir ziyaretçiyle oturan Lin, "Bence güneş ışığı, temiz hava ve su bir lüks. Bunları büyük şehirlerde bulamazsınız" diyor. 34 yaşındaki Lin Norveçli bir risk yönetimi şirketinde, kocası ise kurduğu reklam şirketinde çalışıyormuş. İki yıl kadar önce, hızla büyüyen güney şehri Guangzhou'daki işlerinden ayrılmış ve şehirlerden kaçarak taşraya yerleşen ve sayıları giderek artan şehirlilere katılmışlar. Bir Dali sakini bu insanlara, "çevre mültecileri" veya "çevre göçmenleri" adını veriyor. Çoğunluğu yoksul çiftçiler olan yüz milyonlarca Çinlinin iş bulmak ve Çin'in dinamik şehirlerinin enerjisinden yararlanmak için taşradaki evlerini terk ettiği bir dönemde, bazı şehirliler tersine bir göç yapmaya karar verdi. Bu insanların yaşam tarzındaki değişim; kirlilik, trafik, geçim zorluğu, emlak fiyatları ve Çin'in sahil şeridindeki dev şehirlerde karşılaşılan strestin yarattığı kaygıları yansıtıyor. Mesela hava kalitesini ele alalım: Çin'in bazı şehirlerinde havadaki ince parçacıklı madde seviyesi, Dünya Sağlık Örgütü'nün tavsiye ettiği sınır değerin 40 katını buluyor. Şehirli mülteciler arasında toplumun her kesiminden insanlar var. Bunlar ülkenin orta kısmındaki Anhui Eyaleti'nden Tibet'e kadar birçok yerde, küçük yerleşim bölgelerinde daha yeşil hayatlar kurdu. Çoğu "bobo" (bohem burjuva) olan bu insanlar, kirlilik ve pislik kadar şehirlerdeki maddiyatçı dürtülerden de kaçmak istediklerini söylüyor. Lin, "ne giydiğine, nerede yemek yediğine ve kendini başkalarıyla karşılaştırmaya odaklanma" adını verdiği bu durumla da alay ediyor. Yunnan Eyaleti'nde 4 bin metre yüksekliğindeki dağ sıraları ile Çin'in en büyük tatlı su göllerinden birinin arasında bulunan Dali kasabası gözde bir yer. Valizleri ve sırt çantalarıyla gelen Çin'de hâkim bir etnik grup olan Han kökenli şehirliler, bölgede yaşayan yerli Bai halkına ait köy evlerini kiralıyor. Bu insanlar, ekonomileri hızla büyüyen ve 15 milyon veya daha yukarı nüfusa sahip olan Pekin, Şanghay, Guangzhou ve Shenzhen gibi şehirlerden tek yönlü biletlerle geliyor. Yunnan'ın yerlisi olan tanınmış dansçı Yang Liping ile sanatçı Zhao Qing'in birer ev yaptırdığı Shuanglang köyü, bir cazibe merkezine dönüşmüş. Bazıları çok zengin olan göçmenler, göl kıyısındaki diğer köylerde olduğu gibi balıkçılara ve çiftçilere yakın yerlerde yaşıyor. İçlerinde Londra'nın da olduğu şehirlerde uzun süre yaşayan Bai kökenli yerli sanatçı Ye Yongqing (55), "Buraya değişik hayalleri olan her türden insan geliyor. Bazıları burayı Yunanistan, İtalya veya Bali gibi bir yer olarak görüyor" diyor. Buraya bu yıl taşınan ve bir kitap dükkânı ile kafe işleten Song Yan, ruhani arayış içindeki Çinliler tarafından sevilen Hintli bir düşünürün kitaplarını tercüme ediyor. Song ve kendisi gibi şehirli bir mülteci olan Zheng Yuantao (33) adlı bir diğer çevirmen göç hakkında konuşurken, Zheng "Kendimi hiç bu kadar özgür hissetmemiştim. Şehirde büyüdüm ve doğaya yakın yaşamayı ne kadar sevdiğimi fark etmedim" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:17 Aralık 2013Yayınlanma Tarihi:18 Aralık 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.