Kültürel çatışma öfkeyi körüklüyor

ABD'nin İslam dünyasındaki temsilciliklerinde geçen hafta düzenlenen şiddet dolu gösterilerde çatışma öfkeyi körüklüyor.

ABD'nin İslam dünyasındaki temsilciliklerinde geçen hafta düzenlenen şiddet dolu gösterilerde çatışma öfkeyi körüklüyor.

Kahire'deki Amerikan Büyükelçiliğinin önünde oluşan göz yaşartıcı gaz bulutunun içinden çıkan Halit Ali, ABD'nin İslam dünyasındaki temsilciliklerinde geçen hafta düzenlenen şiddet dolu gösterileri haklı kıldığını söylediği bir soru sordu. "Amerika Kapa Çeneni" yazan bir pankart taşıyan 39 yaşındaki Ali, "Hiçbir peygambere, ne Hazreti Musa'ya ne Hazreti İsa'ya, asla hakaret etmedik. O halde neden Hazreti Muhammed'e saygı gösterilmesini talep edemiyoruz?" diye sordu ve "Obama başkan olduğuna göre özür dilemek zorunda" dedi. ABD'de çekilerek internete yüklenen ve Hazreti Muhammed ile alay eden film aleyhinde yaklaşık 20 ülkede gösteriler patlak verdiğinde, öfkenin kaynağı sadece dini duyarlılık, siyasi demagoji veya ABD'ye duyulan hınç değildi. Bu aynı zamanda, göstericilerin çoğunun "özgürlük" kelimesini kullanarak tanımladığı bir talepti: Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi bir topluluğun, kendi kimliğine ve değerlerine yönelik ağır hakaretten muaf olma özgürlüğü. Ama bu talep bölgesel siyasetin çarpışan ters akıntılarında sürüklenip kayboluyor. Bir yandan, bölgedeki Müslümanların çoğunun genelde kendilerine karşı yürütülen bir savaş olarak gördüğü, ABD'nin on yıllık terörle mücadelesine karşı öfke fırtınası patlıyor. Diğer yandan, buradaki çoğu kişinin her şeyden önce halk iradesine saygı gösterilmesini isteme hakkı olarak gördüğü Arap Baharı'nın ardından bölgede yeni rüzgârlar esmeye başladı. Geçmişte Almanya'da imamlık yapan 42 yaşındaki din âlimi İsmail Muhammed, "Bu ülkelerin sadece hükümetleri değil insanları da dikkate almak gerektiğini anlamasını istiyoruz. Peygamberlerle ilgili tanımlamaların ifade özgürlüğüne girdiğini düşünmüyoruz. Bu, haklarımıza yönelik bir saldırı. Batı ülkeleri insanların düşünce yapısını anlamalı" diyor. Gösterilerde taş atanlardan bazıları, bunun Müslüman-Hıristiyan çatışması olmadığını vurguluyor. Bu kişiler bölgedeki her iki dine mensup insanların geleneksel değerlerinin, Batı bireyciliği ve laiklik ile uyuşmadığını belirtiyor. Kıpti Hıristiyanların gazetesi Watani'nin başındaki Yusuf Sidhom, sadece gösterilerdeki şiddet olaylarına karşı çıktığını söylüyor. Sidhom, Mısırlı Hıristiyanların 2006'da vizyona giren "Da Vinci Şifresi" adlı filme gösterdiği tepkiyi onaylayarak hatırlatıyor. Film geleneksel Hıristiyanlığın bazı öğelerine ve Hazreti İsa'nın kişiliğine yönelik bir hakaret olarak görülmüştü. Mısır, Ürdün, Lübnan ve diğer Arap ülkeleri, hem filmi hem de filme kaynak olan kitabı yasakladı. Sidhom son gösteriler için, "Bu tepki normal. Şiddet olmasaydı, ben de bunu desteklediğimi ve anladığımı söylerdim" diyor. Dine hakaretin suç olduğu ve devletin tüm medya organlarını sıkı bir şekilde kontrol ettiği ülkede çoğu Mısırlı Amerikan hükümetinin ifade özgürlüğü kuralları nedeniyle en tehlikeli bağnaz dincileri bile susturmaktan geri durmasını anlamakta bazen zorlanıyor. Mısır'daki en büyük muhafazakâr dini örgüt olan Müslüman Kardeşler'in ruhani lideri Muhammed Badi, göstericilerin 11 Eylül'de ABD elçiliğinin duvarlarını aşması üzerine bir açıklama yaparak, "Batı'nın Yahudi Soykırımını inkâr edenlere veya bu konuda karşıt görüşleri savunanlara, ya da Hitler'in öldürdüğü Yahudilerin sayısını sorgulayanlara karşı yasalar koyduğunu, oysa bunun kutsal bir öğreti değil sadece tarihsel bir konu olduğunu" söyledi. Aslında Yahudi Soykırımı'nın inkârı ABD'de ifade özgürlüğü kapsamındayken, Almanya ile başka birkaç Avrupa ülkesinde yasak. Ancak Mısır'da çoğu kişi, bunun ABD'de yasak olduğunu sanıyor. Müslüman Kardeşler'in ruhani lideri Badi, "tüm semavi dinlerin mukaddesatına yönelik saldırıların suç sayılması" çağrısında bulundu. Badi, "Aksi halde bu tür eylemler tüm dünyadaki dindar Müslümanların, kendilerine göre değerli ve kutsal olan şeylerin kutsallığının vatandaşları tarafından çiğnenmesine izin verdikleri için, Batı'ya ve özellikle ABD'ye karşı şüphe duymasına ve hatta onlardan nefret etmesine yol açmayı sürdürecek" dedi. Kahire'deki çatışmaların yatışmasının ardından birçok Mısırlı, dinlerine yönelik hakaretin hayattaki bir kişiye yapılan her tür saldırından daha büyük bir suç olduğunu söyledi. 42 yaşındaki kuyumcu Ahmet Şubeyki, "Birini incittiğinde sadece bir kişiyi üzmüş olursun. Ama bu vakada olduğu gibi dine hakaret edince, acıyı hisseden bütün bir milleti aşağılarsın" diyor. İsma i l Muhammed bunu, "Peygamberimiz bizim için ailemizden ve milletimizden daha değerli" diye ifade ediyor. Bu öfke selinin, Müslümanların ABD veya onun ordusu tarafından uzun zamandır dinlerine yapıldığını hissettikleri hakaretler nedeniyle oluştuğunu söyleyenler de var. Kahire Amerikan Üniversitesi'nden siyaset bilimci İmad Şahin, en çirkin filmin bile diplomatlara veya elçiliklere yönelik şiddeti haklı gösteremeyeceğini vurguladıktan sonra, göstericilerin neden ABD temsilciliklerine odaklandığını anlamanın kolay olduğunu söylüyor. Şahin, "Burada bir savaş var. Bize verilen mesaj şu: 'İnançlarınızı umursamıyoruz. Bizdeki i fade özgürlüğü nedeniyle bunları her zaman aşağılayıp hor görebiliriz. Duygularınız umurumuzda değil'" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:24 Eylül 2012Yayınlanma Tarihi:29 Eylül 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.