Kongo'da hayat ve yük altında ezilenler

Birkaç uluslararası araştırma Kongo'yu dünyada kadınlar açısından en kötü yer olarak seçti.

Birkaç uluslararası araştırma Kongo'yu dünyada kadınlar açısından en kötü yer olarak seçti.

Bukavu, Democratic Kongo Cumhuriyeti - Cesarine Maninga sabah saat 6 gibi, 50 kiloluk odun kömürü çuvalını sırtına bağlayarak doğu Kongo'daki Güney Kivu vilayetinin başkenti Bukavu'ya doğru ağır ağır ilerliyor. 34 yaşındaki Maninga her gün bu ticareti yapan ve kısa mesafelerde 100 kiloyu bulan yükleri güçlükle taşıyan yüzlerce kadından sadece biri. Bu sabah "makala" (ısınmak ve yemek pişirme amacıyla kullanılan kuru odun kömürü) satmayı umuyor. Sırtındaki yükle neredeyse 10 kilometre yürüdüğü bu yolu, haftada iki kez kat ediyor. Maninga acı bir teslimiyetle "Başka seçeneğim yok. Aileme bakmak zorundayım; 11 çocuk ve işsiz bir koca" diyor. Bukavu'da Maninga gibi kadınlara sıkça rastlanıyor: yük hayvanı işlevi gören kadın hamallar. Birkaç uluslararası araştırma Kongo'yu dünyada kadınlar açısından en kötü yer olarak seçti. Amerikan Halk Sağlığı Dergisi'nde geçen yıl yayınlanan bir araştırmaya göre, saatte 48 Kongolu kadın tecavüze uğruyor. Çeşitli milis güçleri ve isyancı gruplar, toplulukları yok etmek için tecavüzü yıllardır bir silah gibi kullanıyor. Savaş yıllarında doğu Kongo'nun her yerindeki kadınlar ilave bir yükü, yani ağır yük taşıma sorumluluğunu üstlendi. Yöre sakinlerinin dediğine göre atlar, eşekler ve kamyonlar aşırı pahalı. Yollar, olsa bile, yayalar dışındaki kişiler için neredeyse aşılmaz halde. Şehirdeki hamallar, malları göl kıyısındaki liman ile pazar arasında getirip götürüyor ve varlıklı müşterilere teslimat yapıyor. Bunlar manyok ve muz, şeker kamışı ve un, odun kömürü, kum ve yakacak odun taşıyor. Her kadın haftada yüzlerce kiloluk yük taşıyor. Yemek veya dinlenme molası yok. Sadece bir ölçek un veya pirinç almaya zar zor yeten bir iki doları kazanmak için her gün yürünen kilometreler boyu yol var. 1990'lardaki savaşın var olan sanayiyi ve tarımı da yok ettiği bu bölgede, çoğunluğu dışarıdan getirilen yiyecekler nispeten pahalı. Doğu Kongo'da çok sayıda kadın hamalın çalışmasının nedeni, erkeklerin öldüğü veya eve dönüp işsiz kaldığı savaş yılları. Çatışmalar, hastalık ve açlık yüzünden 4 ile 5 milyon arası insan öldü ve birçok erkek evinden uzağa giderek savaştı. Hayatta kalan erkekler geri döndüğünde bile, kadınlar ailelerine bakmak için yük taşımayı sürdürdü. Unesco'ya göre burada yetişkinler arasındaki okuma yazma oranı yüzde 67 civarında olmasına rağmen, ebeveynler okul ücretlerini ödemekte zorlandığı için kızların çoğu okula hiç gitmiyor. Kadınların siyasi kurumlardaki temsili yetersiz. Bu durum yavaşça değişse de, kadın aktivistlere göre bu hız yeterli değil. Güney Kivu Barış İçin Kongolu Kadınlar Örgütü adlı yerel sivil toplum kuruluşunun yönetici sekreteri Solange Lwashiga, "Maalesef bu adet Kongo'da yerleşti. Kadınlar makinelerin ve arabaların yerini aldı" diyor. Bukavu'nun limanına mal taşıyan bir tekne sahibi olan Esperance Lubondo, kadınların bu yükleri taşımak için itiş kakış toplandığını görmekten bıkmış. "Bu iş onları insanlıktan çıkarıyor" diyen Lubondo, koşulları iyileştirmek için Kadın Hamallar Derneği'ni kurmuş. Üyelerin cüzi katkıları ile bağışçılar tarafından desteklenen dernek, kadın üyelerin taşıma işini bırakarak kıt kanaat geçinmenin başka bir yolunu bulabilmeleri için 50 ile 100 dolar arası mikro kredi veriyor. Lwashiga, "Kongo'da girişimci kadınlar var. Öyle ki, Kongolu bir kadına 10 dolar verirseniz, size bu parayı bir ayda 30 dolar yapacağını söyleyebilirim" diyor. Initiatives Alpha adlı sivil toplum örgütünün başkanı Stella Yanda'ya göre bu aynı zamanda, çifte ayrımcılık olarak gördüğü durumun sona erdirilmesine yardım edecek. "Aynı miktarda yük için erkeklere daha çok para veriliyor" diyen Yanda, erkekler bin Kongo frangı (yaklaşık 1 dolar) alırken, kadınlara en fazla 500 frank verildiğini söylüyor. Yanda ve Lwashiga, izin verilen yük miktarını 50 kiloyla sınırlayan bir yasa çıkarılmasını da istiyor. Taşıma işi de bulmak kolay değil. Bukavu'nun en büyük pazarlarından Muhanzi Plajı'ndaki kadın hamallar saatlerce bekliyor. Bir başka kadın hamal Jeanette Cibalonza, "Teknelerden pazara kum taşıyoruz. Günde 50 kiloya yakın kum taşırız" diyor. 32 yıldır yük taşıdığını söyleyen bir başka kadın, kazancının günde sadece bir tabak mısır unu ve sebze almaya yettiğini söylüyor. Ağır yükleri taşımak kaçınılmaz olarak kadınların sağlığını etkiliyor: Kas ağrısı ve kramplar, keskin sırt ve boyun ağrıları, hatta yükü dağıtmak için alına bağlanan ipler nedeniyle beyin hasarı. Eve bitkin halde dönen Maninga, dinmeyen baş ve sırt ağrılarından şikâyet ediyor. Bir keresinde, yük taşırken kolu kırılmış. Maninga "Bazen hiçbir şey yemeden yük taşıyorum ve yükü indirince başım dönüyor. Buna alıştım. Duramam" diyor. Maninga'ya katılan Lwashiga, "Kadınlar karar alma süreçlerine katılmadıkça, durumun yakın zamanda değişeceğini sanmıyorum" diyor. Taşıdığı odun kömüründen her seferinde 3 dolar kazanan Maninga, parayı almak için birkaç gün beklemek zorunda kalıyor. Paranın tümünü alıncaya dek, satacak yeni kömür alamıyor. Yükünü satamadığı günlerde, mecburen dağdaki kulübesine geri taşıyor. Maninga şimdi bir sonraki yükü için beklemek durumunda. Evde yiyecek çok az şey, doyurulacak birçok boğaz var. Ancak günün en zor kısmı henüz gelmedi bile. Eve gidip adeta yokluktan ailesinin yemesi için bir şeyler yaratması gerekiyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:10 Temmuz 2012Yayınlanma Tarihi:11 Temmuz 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.