Kleptomani nedir, Kleptomani kimlerde görülür

Kleptomani nedir, Kleptomani kimlerde görülür, Kleptomani belirtileri, Kleptomani tedavisi nasıldır? İşte Bilinmeyenleriyle Kleptomani...

Prof.Dr. Mehmet Emin Ceylan Kleptomani'yi anlattı. Kişinin ihtiyaç duymadığı, değersiz eşyaları çalmak olarak bilinir. Çok az anlaşılmış bir bozukluktur. Kleptomaniklerin her yıl 40 milyar dolar zarara yol açtığı düşünülmektedir, ABD'de. DSM-III-R kleptomaniyi bir impuls kontrol bozukluğu olarak sınıflandırır. Semptomlar çocuklukta başlar ve aralıklı olarak erişkin dönemde de devam eder. 150 yılı aşkın bir süredir bilinmektedir. Hastaların çok azı kendiliğinden tedaviye gider(yaklaşık %15'i tedaviyi kendiliğinden ister). Bütün mağaza hırsızlarının yaklaşık %4'ü kleptomaniktir(bazı araştırıcılara göre bu oran %10'dur). Fakat, pekçok klaptomaniğin de yakalanmadığını ya da yakalansa bile çoğu kez serbest bırakıldığını bilmekteyiz. Yakalanan kleptomanlar genellikle şiddetli bir emosyonel travma geçirmektedirler. 

Uzun süre klaptomanların yalnızca kadınların arasından çıktığı düşünülmüştür. Ancak bu inanç son yıllarda iyice sarsılmıştır. Bütün kleptomanların %20'si erkektir. Oranın kadınlar lehine bu kadar yüksek olmasının bir nedeni de, kadınların yakalandığında psikiyatrik muayeneye, erkeklerin ise hapishaneye gönderilmesinden kaynaklanır. Bir de kleptomaniyi impuls kontrol bozukluğu olarak görürsek, böyle bir kontrol bozukluğunun erkeklerde piromani, intermitant patlayıcı davranış ve patolojik kumarbazlık şeklinde geliştiğini, kadınlarda ise kleptomani ve trikotilomani biçiminde belirdiğini söyleyebiliriz. Kleptomanik kadınların ortalama yaşı 35, erkeklerin 50'dir. Kadınlarda ortalama 20 yaş civarında baş gösterir. Ancak 6 yaşındaki kız çocuklarında da tespit edilmiştir. Kleptomaninin kendiliğinden ortadan kalkması güç bir iştir. Kleptomanik bir kişinin tespiti zordur. Orta yaştaki kadınlarda genellikle bir kayba karşı, örneğin çocuğun evi terketmesine karşı ortaya çıkar. Pek çok hasta evli ya da duldur. Her ırktan kişilerde bulunur. İyi eğitim görmüş kişilerdir. Kleptomani ile ilgili literatürün pek çoğu, onun anksiyete, depresyon ve seksüel bozukluklarla olan ilişkisine dikkat çeker. Pek çok araştırıcıya göre kleptomani kişiyi stres ve depresyondan kurtarıcı bir rahatlık sağlar. Hatta depresyonun kleptomani için uyarıcı bir etki oluşturduğunu söyleyebiliriz. Yayınlanmış bir olguda deprese bir kadının kleptomani davranışı anında mastürbasyon yaptığı rapor edilmiştir. Sonuç olarak kleptomaninin depresyonu ortadan kaldırıcı semptomları azaltıcı bir etkisinin bulunduğunu söyleyebiliriz. Kleptomaniye akut, kronik ve tekrarlayıcı nitelikte mizaç bozuklukları ile bulimik tablolar eşlik edebilir.

Fenichel gibi yazarlara göre kleptomaninin seksüel bir anlamı vardır. Çalınan nesnelerin de cinsel bir anlamı vardır. Kleptomaniklerin çoğunda, bazı nesnelerin fetişistik anlamları vardır. Bu hastalarda vajinismus, seksüel isteksizlik ve sterilite ya da bu olaylarla aşırı zihinsel meşguliyet vardır. Kleptomanik eylemler, kadınlarda menstruasyon ve hamilelik dönemlerinde daha sık ortaya çıkmaktadır. Psikanalistlere göre kleptomaninin altında bir psişik çatışma vardır. Fenichel'e göre kleptomani, impulsif ve infantil ihtiyaçlara bir doyum sağlar. Bunlara göre kleptomanik kişiler fallik dönemde takılmışlardır. Bu nedenle de penise imrenme veya kastrasyon korkuları vardır. Bu kişilerde antisosyal özeliklerde vardır. Çoğu sosyal olarak izole ve depresif bir yaşantı içindedir. Bazı araştırıcılara göre kleptomanide aşırı gelişmiş bir süperego vardır. Bu nedenle kişi kendini cezalandırma ihtiyacı içinde küçük hırsızlıklar yapar. Obje ilişkileri ile ilgilenen teorisyenler açısından ise kleptomani tehlikeli ve korku verici nitelikteki nesneleri kontrol etmenin onları zararsız hale getirmenin bir aracıdır.

Anneyi bir nesne haline getirip, her an el altında bulundurabilmek için o nesneyi çalan çocuk böylece kendi omnipotensini de hissetmiş olur. Omnipotent bir şekilde annesine hakim olur, onu kontrol eder. Self teorisi açısından incelendiğinde kleptomaninin narsistik bir zedelenme ile ortaya çıktığı söylenebilir. Castelnuova ve Tedesco kleptomanik davranışın narsistik yaralanmalara karşı bir cevap olduğunu ve kişinin dağılmasına engel olduğunu söylemektedirler. Yine self teorisyenlerine göre bu kişilerde matür bir kendilik yapısı gelişmemiştir. Kleptomaniyi, obsesif kompulsif bozukluğun bir şekli olarak görenler de vardır. Kleptomanide çalma eylemi kişiye zevkin yanısıra ruhsal bir rahatlama da verir. Bu aynen obsesif kompulsif bozuklukta, kompulsiyonların yerine getirilmesinin kişiyi rahatlatmasına benzemektedir.

Biyolojik Yaklaşımlar

Bazı araştırıcılar, kleptomanik hastalarda organik bazı faktörler olduğunu göstermişlerdir. Örneğin 66 yaşında kleptomanik davranışlar gösteren bir hastada sol frontal ve sağ parietotemporal beyin bölgelerinde atrofi olduğu gösterilmiştir. Başka bir raporda 25 yaşındaki bir kleptomanda kortikal atrofi olduğu bildirilmiştir. Yine sağ pariatal beyin bölgesinde yer işgal eden lezyonu olan bir kişide de benzer bir klinik tablo görülmüştür.

Bu kişide çalma epizodlarının hecmeler halinde geldiği gözlenmiş ve hastanın amitriptilin, fenitoin ve psikoterapi kombine tedavisine olumlu cevap verdiği tespit edilmiştir. İlginç bir gözlemde, psikomotor atakların kleptomani davranışının nedeni olabildiği, depresyonun ise bu bozukluğu agreve ettiğidir. Kleptomanların yaklaşık onda birinde disosiyatif bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bu grup hastalarda kleptomani davranışı füg benzeri bir durum içinde meydana çıkmaktadır. Narkolepsisi olan bir kadında kleptomani olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca insülinomaya sekonder ortaya çıkan hipoglisemide ve anksiyolitik ilaç alan bir kadında nedensiz çalma davranışı ortaya çıkmıştır. Kleptomaninin organik bazı faktörlerle birlikte olması bu konuda biyolojik bir takım yaklaşımların ortaya çıkmasını da sağlamıştır.

Örneğin Moak tarafından ortaya atılan hipoteze göre kleptomanik çalma davranışı, biyojenik amin sentezindeki düşüklüğün sonunda ortaya çıkmaktadır. Biyojenik amin düzeylerindeki azalma bir disinhibisyon sonunda kleptomanik davranışa neden olmaktadır. Bu hipotez yeterince açık olmamakla beraber konuya biyolojik bir yaklaşım getirmiş olması açısından önemlidir. Kleptomanideki biyolojik hipotezlere ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Çünkü beynin değişik yerlerinde lokalize lezyonların çalma davranışını ortaya çıkartıp çıkartmadıkları, yani arada bir neden-sonuç bağlantısının bulunup bulunmadığı açık değildir. Kleptoman bir kişide parietal bölgede bir lezyon ya da BOS'ta transmiter son ürünlerinden birisinde azalma olabilir. Ama bu kleptomaninin gerçek nedeni olduğunu göstermez.

KLEPTOMANİ TEDAVİSİ

Kleptomani'de başarılı bir tedavinin varlığını rapor eden pek az çalışma vardır. Uzun süreli takip çalışmaları yoktur. Bu nedenle kısa dönemli tedavilerde sonuç başarılı olsa bile uzun sürede bu başarının ne ölçüde kalıcı olduğunu bilmemiz olanaksızdır. Keutzer hastalarına, ne zaman akıllarına çalma fikri gelse nefeslerini tutmalarını öğütlemiştir. Keutzer bu yöntemin 10 haftalık bir takip süresi içinde gayet etkili olduğunu ifade etmiştir. Ancak daha uzun süreli takiplerde sonucun ne olacağını bilememekteyiz. Covert'de çalma arzusu ile beraber hastalarına; bulantı ve kusma duygusunu ve davranışını imajine etmelerini söylemiştir. Bu karşı şartlandırmanın hastaları çalma davranışından uzak tuttuğu gözlenmiştir. Psikanalitik yönelimli psikoterapi, bu hastaların tedavisinde değişik sonuçlar vermektedir. Kleptomaninin altındaki çatışmayı bulup çıkartmak, hastalarda çoğu kez rahatlama sağlamaktadır.

Ancak yararlanmayan çok sayıda olgu olduğunu da ifade etmek gerekir. Fishbain'de bu hastalarda "içgörü oryantasyonlu destekleyici tedavi" uygulaması yapmıştır. Hastaların niçin "risk alma davranışı" gösterdikleri, kişinin kleptomanik davranışlarının aile üzerinde yarattığı etkilere karşı duyulan suçluluk, hepsi birarada çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu uygulamanın yanı sıra eşlik eden depresyona karşı ilaç tedavisi yapılmıştır. Bu kombine tedaviden birisinin bırakılması, özellikle de ilaç tedavisinin kesilmesi depresyonun ve çalma davranışının tekrar ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu bulgu kleptomanide, ilaç tedavisi olarak öncelikle antidepresif ilaçların denenmesinin gerekliliğini ortaya çıkartmaktadır. Antidepresif ilaçlar içinde de serotonin reuptake blokerlerinin öncelikli olarak kullanılması gerektiği ve daha faydalı bulunduğu ifade edilmektedir. Çünkü impulsivitenin serotonerjik disfonksiyonla ilgili olduğu bilinmektedir.

Öte yandan bulimik hastalarda kleptomaninin sıkça görüldüğü düşünülmektedir. Bilindiği gibi son yıllarda iştahında serotonerjik bir regülasyona bağlı olduğu ifade edilmektedir. Bu klinik beraberlik, kleptomanide serotonerjik disregülasyona ilişkin bir ipucu vermektedir. Bazı hastalarda, herhangi bir profesyonel kişiden yardım istemeksizin kendilerine alışverişi yasaklayarak, kendilerini dolaylı olarak "tedavi" yoluna gitmektedirler. Alışverişe çıkmadıklarından "aşırma"da yapamaz olmaktadırlar. Kaynak: ME Ceylan, B Yazan, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri, Cilt 3, Anksiyete Bozuklukları, 1997, İstanbul


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:02 Ocak 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.