İnternetin bilinmeyenleri

İnternetin bilinmeyenlerini Prof. Dr. Orhan Doğan anlattı.

İnternetin bilinmeyenlerini Prof. Dr. Orhan Doğan anlattı.

orhan_doganİnternet bağımlılığı üzerine Prof. Dr. Orhan Doğan'la sizin için bir söyleşi gerçekleştirdik... Son yıllarda internet kullanımının hızlı bir şekilde artması gençlerde ciddi bir internet bağımlılığının ortaya çıkmasına neden oldu. Bu bağımlılık üzerine yaptığımız araştırmalar neticesinde ortaya gençlerin psikolojisinin tehlikede olduğu ile ilgili ciddi sonuçlar çıktı. Geçtiğimiz günlerde internet bağımlılığı üzerine klinikler de açıldı. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Üsküdar Üniversitesi Neropsikiyatri uzmanı Prof. Dr. Orhan Doğan sorularımıza şu yanıtları verdi. İNTERNET BAĞIMLILIĞI İLE İLGİLİ BİLGİLER İÇİN TIKLAYIN... - Öncelikle internet bağımlılığı nedir? Bu kavramı biraz açıklayabilir miyiz? İnternet bağımlılığı da büyük oranda diğer bağımlılık türlerine benzer. Bağımlılık kavramının ve davranışının özellikleri göz önüne alındığında, birey: internet- İnternetle ilgili aşırı zihinsel uğraş içindedir, - İnternette bir etkinlikte bulunmaktan zevk alır; bir yandan da suçluluk, sıkıntı gibi duygular yaşayabilir, - İnternette geçirdiği zaman giderek artar, kendini durduramaz, - Uzak kaldığında veya süre kısalınca onu arar, bulmaya çalışır; bulamazsa sinirlilik, huzursuzluk yaşar, - Bırakma girişimlerinde başarılı olamaz, - Davranışlarıyla ilgili olarak yalan söyleyebilir, - Okul veya iş performansında düşme yaşar, - Başta aile ilişkileri olmak üzere, sosyal ilişkilerini ve etkinliklerini eskisi gibi sürdüremez. İnternet bağımlılığı bireyin işlevselliğinde genel bir bozulmaya neden olur. Diğer bağımlılık türlerinden farklı olarak birey internetten uzak kalınca, fizyolojik belirtiler ortaya çıkmaz. İnternet bağımlılığının en önemli özellikleri, işlevsellikte kayıp yaşanması, çok zaman harcanması ve bunun giderek artmasıdır. -Bilgisayar ve internet bağımlılığında önceki yıllara göre yüksek bir artış söz konusu. Bu artışın nedenlerini nasıl sıralayabilirsiniz? Bilgisayar ve internet yaşamın ayrılmaz bir parçası durumuna gelmiştir. Doğru kullanıldığında yaşamı kolaylaştıran, bireyin gelişmesine katkıda bulunan, bilgiye hemen ulaşmayı sağlayan araçlardır. Kullanılma oranları arttıkça, internet bağımlılığı ve patolojik internet kullanımı oranı da artabilir. İnternet kullanıcıları her yaş, cinsiyet, eğitim ve ekonomik düzeyden olmakla birlikte, bağımlılık davranışı farklılık göstermektedir. Gençlerde ve erkeklerde daha yüksek oranda görülür. İnternet bağımlılığının nedenleri konusunda araştırmalar yapılmakla birlikte, bilgiler daha çok bağımlıların özellikleri ve risk altındaki grupların özellikleriyle ilgilidir. Günümüzde birçok insan kalabalıkta yapayalnızdır. Yalnızlık, stres etkenleri, sıkıntı, depresyon, doyumsuzluk gibi hoş olmayan duygular yaşamakta; bunlarla baş edemeyince, rahatlamak için bilgisayar ve internet dünyasına girmektedir. Gerçek yaşamda mutlu olamayan, iletişim sorunları yaşayan, düş kırıklıklarına uğrayan insanlar sanal (yapay) dünyada kendilerini daha iyi hissedebilmektedir. Üstelik internet insanları eleştirmemekte, hoş görüntüler ve oyunlar sunmakta, beğenmediğiniz bir özelliği silmenize olanak sağlamaktadır; kontrol sizdedir. İletişim sorunu veya ruhsal sıkıntı/bozukluk yaşayanlar (sosyal fobi) kendilerini bu sanal ortamda rahatça ifade edebilmektedir. İnternet bağımlılığı için stresle baş etme yetisi düşük olanlar, yalnızlık duygusu yaşayanlar, mutsuz olanlar, kişilerarası ilişkileri bozuk olanlar, sosyal yönden yeterince aktif olamayanlar, içe dönük veya çekingen kişilik yapısında olanlar, bir başka bağımlılığı olanlar, aile ilişkileri bozuk olanlar ve yeterli sosyal desteği olmayanlar, bir ruhsal bozukluğu olanlar risk altında olarak kabul edilir. -Bilgisayar bağımlılarının yaş ortalamasının yükseldiğini söylemek mümkün mü? (Ülkemizde internet kullanımı yaş ortalamasını göz önünde bulundurursak.) Kullanım grafiği. Bilgisayar kullanma günlük yaşamın bir parçası olduğu için, her yaştan kullanıcı vardır. Bağımlılık açısından yaş ortalamasının yükseldiği söylenebilir. Öyle ki, emekli olduktan sonra bağımlı hale gelenler de var.  -İnternet bağımlılığı aile içi iletişimi nasıl etkiliyor ve bunun aile kavramına ne gibi etkileri olabilir? İnternet bağımlılığının sosyal sonuçları veya bedeli vardır. İlk etkilenen ilişkiler, en yakında olanlarla, aile üyeleriyledir. Aile üyelerine ve ailedeki rollere ayrılan zaman giderek azalır, sözel iletişim zamanla tümüyle bitebilir. Bağımlı olan gençse, kendi dünyasına kapanabilir; anne veya babaysa çocuklarına iyi örnek olamazlar; ailenin ortak etkinliği kalmaz; aile kavramı toplumun algıladığı ve ona yüklediği  değerlerden uzaklaşır. Sonuçta toplumun en önemli kurumlarından olan aile yıpranmaya başlar ve önlem alınmazsa çökmeye doğru ilerler.  -Bilgisayar ve internet bağımlılığı için ebeveynlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? Bilgisayar ve internet bağımlılığı yaşamımızın bir parçasıdır, fakat olumlu olarak kontrol edilebilir. Anne-babalar yukarıda verilen özelliklerin çocuklarında olduğu düşünüyorlarsa, aşağıdakileri gözden geçirmek ve uygulamak yararlı olur: - Çocuğumuz neden bağımlı hale geldi? (Biz kötü örnek olabiliriz; mutsuz olabilir, nedenini araştırmak gerekir; sosyal ilişkilerde yetersiz olabilir; içine kapanık veya çekingen mi, gibi konuları gözden geçirmek uygun olur), - Öğretmen ve arkadaşlarından genel olarak uyumu hakkında bilgi almak, - Çocuklara daha çok zaman ayırmak, konuşmak, oyun oynamak, birlikte sosyal ortamlara girmek, sosyal etkinlikleri artırmasını teşvik etmek, - Bilgisayar ve internetin yararlarını göz ardı etmeden, zararları konusunda bilgi vermek, - Bilgisayar ve internetin kullanım amaçlarını ve süresini birlikte belirlemek, - Kullanım ve içerik konusunda (şiddet içeren oyunlar gibi) dikkatli olmak, gerekirse ödül-ceza yaklaşımında bulunmak, - Doğru bilgisayar ve internet kullanmayı öğretmek. -Bilgisayar ve internet bağımlılığı nedeniyle iş hayatında karşılaşılan sorunlar nelerdir? (mesela bu tip bir bağımlılık yüzünden işinden atılan biri gibi farklı örnekleri bizimle paylaşabilirseniz seviniriz.) Bilgisayar ve internet bağımlılığı uyku düzenini, beslenme alışkanlıklarını, iletişimi ve kişilerarası ilişkileri bozduğu; bedensel belirtilere neden olduğu; iş yerinde amacı dışında kullanılabildiği için genel olarak uyumu bozar. Bu durum iş verimini ve iş ilişkilerini olumsuz olarak etkiler. Erişkinlerin iş yerinde bilgisayarı ve interneti amacı dışında kullanma nedeniyle uyarılmalarının örnekleri vardır. Öğrenci için işi okuludur. Evden okula gidiyorum diyerek evden çıkan, doğrudan internet kafeye giden ve okul saatinde eve dönen, anne-babanın bunu ancak devamsızlık nedeniyle öğrendiği öğrenci örnekleri vardır. -Bilgisayar ve internet kullanımını toplumlar üzerinde ne gibi etkiler bırakabilir? Örneğin Ortadoğu’da yaşanan Arap Baharı’nın sosyal paylaşım sitelerinde başladığı düşünülürse. Bilgisayar ve internet doğru kullanıldığında iyi ve hızlı bir kitle eğitim aracıdır. En hızlı ve en ucuz kitle iletişimini sağlar. Kötüye kullanıldığında bireysel ve toplumsal biyopsikososyal sorunlara, toplumsal yozlaşmaya (değer yargılarında değişme, paylaşma, destek olma, sevgi ve saygı gibi) yol açar. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde hızlı haberleşme ve toplu hareketlerde rolü olabilir, fakat o ülkelerde internet kullanımının ve sivil toplum örgütlerinin bizdeki kadar olmadığı düşünülürse, tek başına bir etken olmadığı anlaşılır. Bilgisayar bağımlılığından kurtulmak isteyenlere önerileriniz nelerdir? Her ne kadar bağımlılık olarak adlandırsak da, bilgisayar bağımlılığı diğer bağımlılık türlerinden daha kolay kontrol altına alınabilir bir bağımlılıktır. Bağımlı kişilerin yardım alması gerekir. Tedavide amaç bilgisayarı ve interneti kontrollü ve doğru kullanmaktır (Onun kölesi olmamak, onu kölemiz yapmak). Bunun için en uygun yaklaşım bilişsel davranışçı tedavidir. Tedaviye ailenin de katılması yararlıdır. Bu tedaviye ek olarak en çok internete girilen saatte bir etkinlik planlanması, anne-babanın çocuklarına daha çok zaman ayırması, birlikte etkinliklerde bulunulması, spor-müzik gibi hobilerin geliştirilmesi, sosyal ilişkilerin artırılması yararlı olur. Prof. Dr. Orhan Doğan kimdir? 1958 yılında Karaman’da doğdu. Ocak 1988’de Cumhuriyet Üniversitesi’ne yardımcı doçent olarak göreve başladı. 1989 yılında erişkin psikiyatri doçenti oldu ve 1995 yılında yükseltilerek profesörlüğe atandı. Bu özelliklerle Türkiye’de en küçük yaşta psikiyatri doçenti ve profesörü olan bir öğretim üyesidir. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de en küçük yaşta doçent ve profesör olmuştur. TÜMHABER.COM

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:23 Ocak 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.