Hayvanlar aleminde kimyasal savaş

Böcek, kurbağa, yılan, denizanası gibi çoğu canlı kendilerini korumak için salgıladıkları zehri kullanır. İşte hayvanlar alemindeki kimyasal savaşlar.

Böcek, kurbağa, yılan, denizanası gibi çoğu canlı kendilerini korumak için salgıladıkları zehri kullanır. İşte hayvanlar alemindeki kimyasal savaşlar.

Haber4Memeliler genelde dişlerine, pençelerine, kaslarına ve kıvrak zekâlarına güvenir. Ancak ender de olsa bazı memeliler, kimyayı kullanarak kendilerini koruyabileceğini keşfetti. Dev Afrika sıçanı (büyük, bol tüylü ve yeleli bir sıçan türü) de böyle bir yaratık. Proceedings of the Royal Society dergisinde kısa süre önce yayımlanan bir makaleye göre bu sıçan, postunu ağaçlardan edindiği güçlü zehirlere bulayarak kendinden çok daha büyük, zehirli hayvanlardan kaçmayı başarıyor. Kokarcalar ve sansarlar, bataklıklardaki sülfür kokusuna benzer bir koku salgılıyor. Ördek gagalı erkek ornitorenk, topuklarını kobra yılanınkine benzer bir zehre bulayabiliyor. Kirpi, bir karakurbağasının sırtından aldığı zehirle sivri dikenleri daha da tehlikeli bir hale getiriyor. Bu kadar da değil. Başlıklı maymunlar, kırkayaklar veya karıncalardan elde ettikleri özler sayesinde haşerelerden korunabiliyor. Kara kuyruklu geyi k ise, toynaklarındaki bezler tarafından üretilen zehirli anti-mikrobiyal salgıları vücuduna sürüyor. California'daki Humboldt Üniversitesi'nden Kimya Profesörü William Wood, bu salgıların sivilceye yol açan bakteriler ve sporcularda görülen ayak mantarları gibi mikro-organizmalara karşı etkili olduğunu söylüyor. Hayvanların kullandığı kimyasalları araştıran bilim insanları, önemli bulgulara erişti. Örneğin böcekler arasında zehirli olanlar, canlı renkleriyle belli oluyor. Ancak zehir kullanan çoğu memeli ve geceleri ya da alacakaranlıkta dolaşan memeli yırtıcılar, kürklerindeki koyu ve açık tonları arasındaki zıtlıktan yararlanır. Bu yüzden kokarca, sansar ve dev Afrika sıçanının siyah-beyaz tüyleri vardır. Bu desen loş ışıkta bile bellidir ve mesaj çok açıktır: Ben zehirliyim. Oxford Üniversitesi'nden Fritz Vollrath ve meslektaşları, yazdıkları bir makalede dev Afrika sıçanının kendine has özelliklerini listeledi. Sıçan Acokanthera ağacının kabuğunu ve köklerini emiyor. Bu ağaçtan elde ettiği zehir, Afrikalı avcıların filleri öldürmek için kullandığı kalp zehriyle aynı.

HAYVANLAR ALEMİNDE KİMYASAL SAVAŞLAR

Sıçan daha sonra zehri göğsünün iki yanındaki özel tüylere buluyor. Tüyler sert ve deliklerle dolu. İçlerindeyse uzun ve yumuşak mikrofiberler bulunuyor. Araştırma ekibi zehrin deliklerden sızarak mikro-fiberler tarafından tutulduğunu buldu. Tek ısırık bile yırtıcıyı öldürmeye yetiyor. Araştırmacılar sıçanın zehre nasıl bağışıklık kazandığını ya da Acokanthera ağacıyla nasıl tanıştığını bilmiyor. Vollrath, "Sıçan, diğer hayvanların yemediği pek çok şeyi yiyor. Mide bulandırıcı bir şey yediğinde, onu tükürüp tüylerini bir mendil gibi kullanarak temizlemeye çalışıyor" diyor. Belki de bu sıçanın bir atası, bir gün zehirli ağacı kemirirken tükürüp üzerine silmiş ve tesadüfen bu sürecin kendini yırtıcılardan koruduğunu bulmuştur. Evrim sayesinde bu canlı korunmak için bir ağaç zehrine bel bağlamış durumda. Ağacın soyu tükenirse, sıçanın da tükenecek. Kokarcalar kendi zehirlerini kendileri üretiyor. Kuyruklarının dibinde bulunan anüslerindeki koku bezleri aracılığıyla çok kuvvetli bir koku yayıyorlar. Kokarcanın kokusunun ana maddesi tiyoldür. Tiyol, öldürücü hidrojen sülfürün bol, oksijeninse az olduğu madenler ve bataklıklar gibi pis kokulu yerlerde bol miktarda bulunur. Kokarcalar da bu kokuyu kendilerini korumak için kullanıyor. Kokarca eğer saldırganı göremiyorsa, bu kokuyu bir sis gibi etrafa yayar. Eğer görüyorsa, doğrudan saldırganın yüzüne püskürtür. Maymunlar da kendilerini kan emici parazitlerden korumak için kötü kokuları kullanır. California Üniversitesi'nden Doktor Jessica Lynch Alfaro, "Kapuçin maymunları etraflarındaki her türlü silahı kullanır. Dikkatli olmanız gerekir. Yaklaşırsanız kafanıza ağaç dalları atarlar" diyor. İçeriğindeki capsaicin maddesini ortaya çıkarmak için kırmızı biberleri kırıp düşmanlarına atarlar. Birkaç damla yakıcı benzokinin maddesi açığa çıkarmak için kırkayakları ortadan ikiye bölerler. Marangoz karıncalarında bulunan muazzam miktarda formik asidi elde etmek için de üzerlerinde yuvarlanırlar. Doktor Lynch Alfaro, "Kapuçin maymunları kendilerini yağlarken çok sinirli olur. Ama bu şekilde parazitleri uzak tutarlar ve görünüşe bakılırsa ağrı eşikleri bir hayli yüksek" diyor. Yağlanma aynı zamanda sosyal bir etkinlik. "O kadar heyecanlanıyorlar ki toplumsal hiyerarşi düzeni bozuluyor. Herkes birbirini yağlıyor. Kocaman, vahşi bir partiye benziyor" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:14 Şubat 2012Yayınlanma Tarihi:18 Şubat 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.