Günübirlik bir hayat

Ekonomik krizin karşı konulmaz akıntısına kapılan birçok Yunan gibi ben ve karım da günübirlik yaşıyoruz.

Ekonomik krizin karşı konulmaz akıntısına kapılan birçok Yunan gibi ben ve karım da günübirlik yaşıyoruz.

gunubirlik_hayat23 yıl çalıştığım (karımın da 17 yıl çalıştığı) gazete Aralık 2011'de kapandığından beri ikimiz de işsiziz. Gazetemiz kapanmadan önceki son beş ay herhangi bir ödeme yapmadığı için ikimiz de 18 aydır maaş almıyoruz. Gazeteciler arasındaki işsizlik oranı yüzde 30'un üzerinde, genel resmi işsizlik oranı da yüzde 26'yken bizim için bu yılın da, nasıl diyelim, parlak geçeceğini söyleyemeyiz. Bizim hikâyemiz, daha kötüleri ve daha iyileri olmakla beraber, Yunanistan'da birçok kimsenin yaşadıklarına benziyor. Ve karınlarını doyurmaya, evlerini ısıtmaya, normalliğin görüntüsünü korumaya çalışan birçok Yunan gibi biz de haysiyetimizi elden bırakmamaya ve ülkedeki bunalıma düşmemeye çaba gösteriyoruz. Bazı bakımlardan şanslıyız. Birçok genç gibi bizim oğlumuz da Yunanistan'dan ayrıldı ve ülkenin yitirdiği yüksek vasıflı üniversite mezunlarından koca bir neslin üyesi olarak, İskoçya'da yazılım mühendisliği işi buldu. Kendi anne-babamız yaşlı olmalarına rağmen sağlıklılar ve son iki yılda neredeyse yüzde 50 azaldığı halde emekli maaşlarıyla geçinebiliyorlar. Yunanistan'daki etkisiz sosyal yardım programlarının yerini genelde geleneksel aile bağları aldığı için ellerine geçen az bir şeyi bizimle paylaşmak istiyorlar. Son 18 aydır gazetecilik sektöründe iş bulmaya çalıştık. Eski meslektaşlardan bir grupla dijital bir gazete kurmanın uğraşını verdik. Aylar süren yoğun (ve ücretsiz) bir çalışmanın ardından büyük yatırımcımız, kırılgan ekonomik şartlarda riske girmeyi istemeyerek, faaliyete geçmeden birkaç gün önce geri çekildi. Başka alanlarda iş yapmanın imkânlarını sürekli araştırdık. Karım bizi ayakta tutabilmek için hamur işleri yapmaya başladı. Bu arada yerli tarım ürünlerini ihraç etmenin yollarını arıyoruz. Evlerin neredeyse hiç satılmadığı bir ekonomide küçük kır evimizi satmayı başardık. Eski değerinin yüzde 20'sinin altına sattık ama birkaç ay daha geçinebileceğimiz için kendimizi şanslı sayıyoruz. Bankaların ipotekli evimizi haczetmesini önleyen bir mahkeme kararı çıkartmayı başardık; yani Atina'daki evimizde hiç olmazsa 2015'e kadar güvendeyiz. O bakımdan, işlerini kaybettikten sonra evlerini bankalara kaptıran veya veresiye kirada oturmalarına daha fazla göz yummadıkları için ev sahipleri tarafından evlerinden çıkartılan, dolayısıyla tek malları olan arabalarında yaşamak zorunda kalan insanlara göre durumumuz daha iyi. Bu insanlar her birkaç günde bir arabalarını başka bir yere çekiyor ve banyo, tuvalet gibi ihtiyaçları için genelde ya başkalarının jestine güveniyor, ya da açık parklar veya bazen bizimki dâhil, özel bahçelerde işlerini görüyorlar. Bahçemiz olduğu için şanslıyız. Ocak'taki budama işleri psikolojik olarak rahatlatıcıydı. Fakat bu sefer işlemi biraz daha derinleştirdik ve ben 57 yıl önce doğduğumda dedemin diktiği defneyi kesmek zorunda kaldık. Birçok Yunanın başvurduğu ağaç kesme ve ağaç yakma çılgınlığına bugüne kadar kapılmadığımız için şanslıydık. Isınma amaçlı yakıtların fiyatı geçen yıldan beri ikiye katlanınca merkezi ısıtmaların çoğu devre dışı bırakıldı. Çoğu dekoratif olan şömine ve ocaklar artık kullanılıyor. Birçok komşumuzun soğuk evlerine döndüğü ve Atina'nın dumana gömüldüğü akşamları gözlerimin yanması bundan. Hava kirliliğinin tehlike sınırını aştığına dair resmi uyarılar ya kulak arkası ediliyor, ya da tüketimi yüzde 80 azalan ağır vergilendirilmiş yakıta insanları zorlamak için bir hile olarak görülüyor. Ormancılık yetkilileri, Nazi işgalinden beri görülmemiş bir düzeye ulaşan ağaç kesimini önlemek için kaybedilmeye mahkûm bir savaşı sürdürüyor. Atina'da, Rum Ortodoks Kilisesi'ne bağlı 191 aşevini dolduran insanlardan daha şanslıyız. "Nouveau pauvre" (yeni fakirler") sınıfından, örneğin, Kumunduru Meydanı'ndaki aşevinin sırasında beklerken dikkat çekmemeye çalışan, dirsekleri biraz yıpranmış bir Armani takım giyen orta yaşlı adamdan daha şanslıyız. İki kap yemek için her gün altı kilometre yürüyüp sırada bekleyen ve evine döndükten sonra hasta kocasına yemeği kendisi yapmış gibi sunan, yemeye paraları olmadığını ona söyleyemeyen saygı değer kadından daha şanslıyız. Bazen karımla kendimizi kandırıp kandırmadığımızı soruyoruz. Ama en büyük tehlikenin bunalıma teslim olmaktan kaynaklandığına inanıyoruz. Tatillerde ikimiz de yataktan çıkmak istememiştik. Fakat o gün bugündür her gün kalktık ve bizi normale döndürecek bir yol bulmaya çalıştık. Tekrar başlamak istiyoruz, ama nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. Ne yapmak istesek para gerekecek, oysa ancak bizi hayatta tutacak kadarına sahibiz. Akşam yattığımızda bir günü daha atlattığımızı düşünüyoruz. Atina'nın kış göğünü kaplayan duman bulutu gibi biz de durumun kalıcı olmadığına yürekten inanmak istiyoruz. Fakat emin olamıyoruz. Şehri kaplayan dumana gelince, hiç olmazsa baharla birlikte onun dağılacağını biliyoruz. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:18 Şubat 2013Yayınlanma Tarihi:20 Şubat 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.