Güneş enerjisiyle çalışan uçağın hedefi

Bertrand Piccard İsviçre'de büyürken sürekli insan gayretinin sınırsız potansiyeline ilişkin ateşli tartışmalara tanık olmuş.

Bertrand Piccard İsviçre'de büyürken sürekli insan gayretinin sınırsız potansiyeline ilişkin ateşli tartışmalara tanık olmuş.

Piccard'ın Albert Einstein ve Marie Curie ile arkadaş olan fizikçi dedesi, balonla stratosfere çıkan ilk insan olabilmek için, yanında bir arkadaşıyla binebileceği özel bir kapsül icat etmiş. Mühendis olan babası, ABD'li bir deniz subayıyla birlikte yerkabuğundaki en derin noktaya dalmasını sağlayan denizaltının tasarımına yardım etmiş. Hipnoz eğitimi alan psikiyatr Piccard, California'daki NASA Ames Araştırma Laboratuvarı'nda en son yolculuğuna hazırlanırken, "En inanılmaz şeyler bile bana tamamen sıradan görünürdü. Hayatın olağan halinin bu olduğunu düşünürdüm" diyor. Piccard dünyanın çevresini balonla hiç durmadan dolaşan ilk ekibe katılmış. Ancak 1999'da rekor kırdıkları bu uçuş propan sıkıntısı yüzünden az daha yarım kalınca, yakıta ihtiyaç duymadan gece gündüz uçmayı hayal etmeye başlamış. Bu fikir, güneş enerjisiyle çalışan ve 3 Mayıs'ta ABD'yi boydan boya kat edeceği uçuşa başlayan çok hafif uçağın üretilmesiyle sonuçlanmış. Solar Impulse güneş enerjisiyle çalışarak uçan ilk uçak değil. Onun farkı, gece de uçabilmesi. Sıradan yolcuların güneş enerjisiyle çalışan uçaklarla seyahat etmesi için en azından onlarca yıl geçmesi gerekecek. Ama yakıt ikmali yapmak için inerken hasar görme tehlikesi bulunan insansız hava araçlarında bu teknoloji düşünülüyor. Boeing 747 uçağıyla aynı kanat uzunluğuna sahip olduğu halde ağırlığı sadece ortalama bir otomobilin ağırlığına eşit olan Solar Impulse için geliştirilen bazı teknolojiler (örneğin, güneş enerjisini depolamakta kullanılan piller ile bunları izole eden köpük), ticari kullanıma hazır. Solar Impulse'ın pilot kabini sadece tek kişilik olduğu için, Piccard ile arkadaşı Andre Borschberg uçağa dönüşümlü olarak pilotluk yapacak ve her biri sırayla, saatte 73 kilometre hızla 18 ile 20 saat arası uçacak. Uçak teorik olarak durmadan uçabilse de, pilotlar (Piccard'ın kendi kendini hipnoz etme yeteneğine ve Borschberg'in yoga ve meditasyon bilgisine rağmen) bunu yapamaz. Uçağın türbülansa karşı hassas olması yüzünden uçuş dikkat gerektiriyor. Şu ana dek Phoenix, Dallas ve St. Louis'te mola veren pilotlar, Haziran sonu gibi New York'taki Kennedy Havaalanı'na son inişi yapmadan önce, Washington D.C'de mola vermeyi planlıyor. Yolculuk, ekibin yapmakta olduğu ikinci bir uçakla 2015'te gerçekleştirmeyi planladığı dünya turuna hazırlık niteliğinde. Ekip üst üste beş gün uçabilmek için, ikinci uçağa otomatik pilot ve geriye yaslanan koltuk gibi yeni özellikler ekliyor. İkili, Piccard'ın yakıtsız çalışan uçak fikrini İsviçre Teknoloji Enstitüsü'ne sunmasından sonra tanışmış. Projeyi denetlemekle görevlendirilen Borschberg, uçağın tasarımı ve inşası ile kullanılan yaklaşık 12 bin güneş hücresini incelemiş. Piccard proje için 140 milyon dolarlık kaynak bulmaya çalışmış. Karbon fiber kasa, monokristal silikon güneş panelleri ve tamamen gümüşle kaplı karbondan inşa edilen uçak, 9 bin 100 metreye çıkabilecek kadar dayanıklı olsa da, parmakla delinebilecek kadar da kırılgan. Borschberg, "Uçakta her şey o kadar verimli çalışıyor ki, sadece topladığımız güneş ışığıyla uçabiliyoruz" diyor. Piccard balonla uçma deneyimi sayesinde, "değişik düşünme yöntemleri, değişik tepki verme biçimleri ve durumları değişik biçimde anlamayı" öğrenmiş. Piccard, "Hayatta bazen kesin kabullerinizden, ortak va r say ıml a r ı n ı zda n ve kanaatlerinizden vazgeçmeniz ve bilinmeyene uyum sağlamak için daha esnek olmanız gerekir" diyor. THE NEW YORK TIMES