Filmi kadar gizemli bir yönetmen

KathrynBigelow'u tanıyorsanız, Bigelow'un yönettiği "Zero Dark Thirty" filminin merkezindeki inatçı Usame bin Ladin avcısı Maya, kulağa son derece tanıdık gelecektir.

KathrynBigelow'u tanıyorsanız, Bigelow'un yönettiği "Zero Dark Thirty" filminin merkezindeki inatçı Usame bin Ladin avcısı Maya, kulağa son derece tanıdık gelecektir.

yonetmenNeresinden tutarsanız tutun, film filmdir. Bigelow, geçenlerde bir öğle yemeği sırasında, "Tarihte bir anı yakalayan, iyi bir hikâye anlatmaya çalışırsınız. Zamanla değerinin azalmayacağını ümit edersiniz" diyor. Ancak "Zero Dark Thirty"i izleyip de, yönetmeninin yansımasını görmemek çok zor. Tam olarak kendisini değil, olmak istediği halinin yansımasını... Bigelow, filmlerinde çok sayıda güçlü kadın karakter olduğunu (1995 tarihli "StrangeDays" filmindeki Angela Bassett gibi) ve onu "Zero Dark Thirty"e çeken şeyin, Maya olmadığını belirtiyor. Mark Boal'ı kastederek, "Mark'ın muhteşem sena ryosundan etkilendim, o kadar" diyor. Erkek odaklı aksiyon filmlerinde ustalaşmış bir kadın yönetmen (ve "Hurt Locker"la en iyi yönetmen Oscar'ını kazanan ilk kadın) olarak, 61 yaşındaki Bigelow, önce cinsiyeti, daha sonra da ekrana koyduğu eserle tanımlanıyor. Bunun kendisini çıldırttığını söylüyor ancak ilgiyi tekrar filmlerine çekmekten başka yapacak bir şey olmadığını da biliyor. Kilimanjaro Dağı'na tırmandığı dönemle ilgili bir soru sorarak özel hayatına girince, birdenbire buz kesiliyor. Adeta kapatıyor kendini. Bigelow, "Sadece işimle ilgilendiğim günleri seviyorum" diyor. Dikkatleri "Zero Dark Thirty"nin içeriği üzerinde tutmak zor oldu. Bunun nedenlerinden biri, Bigelow'un ve "The Hurt Locker" ile en iyi senaryo Oscar'ını kazanan Boal'ın, Amerika'nın terörle mücadele için işkenceyi kullanma taktiğiyle ilgili tartışmalara yeni bir boyut katmayı başarmış olmaları. Film, ele geçirilen El Kaide üyelerinden bilgi almak için, "geliştirilmiş sorgulama" tekniklerini kullanan Maya'yı (JessicaChastain) anlatıyor. Belirgin bir siyasi üsluba sahip olmayan şiddet sahneleri, her izleyicinin kendi görmek istediği şeyi gördüğü, sinematografik bir Rorschach testi (bir zekâ testi) ortaya çıkarıyor. Bunun sonucunda da filmin vermek istediği mesajla ilgili tartışmalar ve eleştiriler artmış durumda. Ancak "Zero Dark Thirty"nin aldığı ödüllere bakacak olursak, 24 Ocak'taki Oscar Ödülleri'nde ikinci kezen iyi yönetmen ödülünü pek ala kazanabilecek olan Bigelow, işkence konusunda tartışmaya çok istekli olmadığını söylüyor. Bunun bir nedeni, eserin kendinden bahsettirmesini istemesi, bir nedeni de kendi yapacağı yorumların, tartışmayı daha da hararetlendireceğini bilmesi .Bigelow, yapım tasarımcısı JeremyHindle gibi film ekibinden bahsetmek istiyor. Hindle, Bin Ladin'in bulunduğu Pakistan'daki yerleşkeyi titiz bir şekilde tasarlamaktan sorumluydu. Ürdün çöllerinde kurulan bu çok katlı film seti, Bigelow'un özel donanma timlerinin evde yaptıkları aramayı uzun çekim yöntemi ile birkaç kez kayda almasını sağladı. Bigelow, bunu "içeriye su gibi dolmaya benziyor" diye tanımlamıştı. "Odaların gerçek boyutlarında olmalarını istedik. Performansın hakkını verecek dar ve havasız ortamlar…" diyor. Bigelow, baskın sırasında kullanılan helikopterlere eşlik eden, "görünmez ses" dedikleri ses efektini yaratan, ses editörü Paul Ottosson'u da bizzat seçmiş. "Bi l lyGoldenberg' i de unutmayalım" diye devam ediyor Bigelow. Çünkü Goldenberg, 370 saatlik çekimi yayına hazırlayarak 2 saate indirmeyi başaran kişi. Bir de Bigelow'un karanlıkta çekim yapmanın hikâyeyi gerçekçi bir şekilde yansıtmanın tek yolu olduğuna karar vermesinden sonra baskın sahnesini gece görüşü teknolojisiyle çeken onun "muhteşem görüntü yönetmeni" GreigFraser da var. Bu konumdaki başka bir yönetmenin, bu kadar ağırbaşlı olması çok zor. Belki de Bigelow, sözden çok görüntüye önem veriyordur. Ellerini gözlerine bastırarak, "Kendime bu tür bir mercekten bakmam zor" diyor. Bir espri patlatarak konuyu değiştiriyor ve ilgiyi dağıtmanın en iyi yolunu buluyor. "Her neyse" diyor. Ancak sanat kariyerine ressam olarak başlayan ve Sam Peckinpah gibi yönetmenlerden etkilendikten sonra sinemaya geçiş yapan Bigelow, sinema tekniklerinden konu açılınca canlanıveriyor. 1991 yapımı sörf filmi "Point Break"teki kovalamaca sahnesi ve soygun hikâyesinden bahsediyor: "Subjektif kamerayla istediğimiz sonucu elde edebilmek için bir Pogo Cam kullandık. Bu, bir çubuk üzerine monte edilen ve jiroskop özelliği bulunan bir kamera. Beni heyecanlandıran şey, görüntüyü capcanlı yapmasıydı." Masadaki herkesin donup kaldığını fark eden Bigelow, tekrar sessizliğe bürünüyor. "Evet, neyse" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:08 Ocak 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.