Doğacak bebeğinize hazır mısınız?

Hamilelik evresindeki kadın; hormonal, fiziksel ve psikolojik değişimlerin etkisi ile kendisini mutsuz, zayıf, başarısız ve yetersiz hissedebilir...

Hamilelik evresindeki kadın; hormonal, fiziksel ve psikolojik değişimlerin etkisi ile kendisini mutsuz, zayıf, başarısız ve yetersiz hissedebilir...

dogacakbebegeHamilelik, içinde olumlu ve olumsuz duyguların yaşanabileceği önemli bir yaşam sürecidir. Bu süreç hamilelik haberinin alınmasından itibaren "mutluluk ve neşe" duygularını çağrıştırsa bile, olumsuz birçok duygu da yaşanabilir; kaygı, endişe, belirsizlik, suçluluk, yetersizlik gibi. ART Tıp Merkezi Psikolog Arzu Güneş hamilelik döneminde yaşanan duygusal değişimi anlatıyor!

Bu olumsuz duygular hem kadın hem de erkek tarafından, farklı şekilde olsa da yaşanabilmektedir. Baba olmaya hazır hissetmeyen, baba olmak konusunda gereken becerileri kendinde göremeyen ve bebeğin hayatlarına getireceği değişikliklerle ilgili olumsuz beklentileri olan bir erkek birçok olumsuz duygu yaşayacaktır. Diğer yandan kadın; hormonal, fiziksel ve psikolojik değişimlerin etkisi ile kendisini mutsuz, zayıf, başarısız ve yetersiz hissedebilecektir. Şüphesiz her kadının, anne olmayla ilgili bazı temel içgüdüleri vardır. Bunlar sayesinde anne, doğal olarak, hamilelik sürecinin üstesinden gelme ve doğumdan sonra yavrusuna gerektiği gibi bakma becerisine sahiptir. Ancak bir yandan dünyaya bir çocuk getirecek olmanın heyecanı, bir yandan hamilelikte yaşanan hormonal değişiklikler ve fizyolojik güçlükler, diğer yandan ise gelecekle ilgili kaygılar ve modern yaşamın neden olduğu "en iyi olma baskısı" kadının doğal becerilerini baltalayabilmektedir. Bu nedenle birçok kadının, hamilelikle birlikte başlayan ve anneliğin ilk ayları boyunca devam eden yetersizlik duyguları yaşadıkları bilinmektedir. Bu durum bazen daha da uzun sürmekte ve bunlara "Doğum Sonrası Hüznü" ve "Doğum Sonrası Depresyonu" gibi duygusal rahatsızlıklar eşlik etmektedir.

BEBEK İLE İLGİLİ KAYGILAR İLİŞKİYİ NASIL ETKİLER?

Özellikle ilk bebeğini bekleyen çiftlerde, hem kadın hem de erkek; bireysel yaşamlarının artık eskisi gibi olmayacağı korkuları, eş ile ilişkinin birçok açıdan olumsuz yönde değişeceği beklentileri ve bebekle ilgili kaygılar yaşamaktadır. Bireylerin yaşadığı bu olumsuzluklar mutlaka ilişkiye yansıyacaktır. Bu noktada bireylerin tutumu çok büyük önem taşımaktadır. Yeni anne olan kadının ruhsal durumu hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olan bir erkek, eşine gereken desteği verebilir ve ilişkiyi bu döneme ait birçok tehlikeden koruyabilir. Eşinin desteğini hisseden kadının ruh hali olumlu yönde etkilenir ve ilişki için ortak çaba harcamak mümkün olur. Çift böylece, birçok çiftin içine düştüğü olumsuz kısır döngüden ilişkisini korumuş olacaktır.

EN ÖNEMLİ TEHDİTLERDEN BİRİ: ANNENİN YAŞADIĞI YETERSİZLİK DUYGUSU

Aslında her anne yetersizlik duygusu yaşar. Bu, anne adayı veya yeni anne için son derece normal bir durumdur ve sağlıklı bir süreçte bu duygunun yeterlik duygusuna dönüşmesi beklenir. Özellikle ilk bebeğini dünyaya getiren birçok anne, yeni doğan bebekle ilgili becerilerinin yetersiz olduğunu düşünmektedir. Yakınlarından ve özellikle eşinden aldığı destek ile annenin bu düşüncesinin, "yapabiliyorum" ve "yeterlilik" duygusuna dönüşmesi beklenmektedir. Anneye "beceremiyorsun" mesajları verilmesi, bebek doğduktan sonra tecrübesiz annenin beceri ve davranışlarının eleştirilmesi veya beğenilmemesi, yetersizlik duygusunu arttıracaktır. Bu noktada en büyük görev eşe düşmektedir. Kendisi de baba olmanın karmaşasını yaşıyor olsa da, eşine elinden geldiğince destek olmalı ve bebekle ilgili konularda "onay mesajı" vermelidir. İyi niyetle de olsa erkeğin eşine; "çocuğu düşüreceksin", "çocuğu üşüteceksin", "ne biçim tutuyorsun" gibi eleştirel geri bildirimler vermesi onun ruh halini çok olumsuz etkileyecektir. Erkek ayrıca, eşiyle ilgili gerçekçi beklentiler oluşturmalıdır. Anne de bir insandır; yalnız kalma, kafa dinleme, arkadaşlarıyla olma, eğlenme gibi bireysel ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Erkek; bebekten önceki yaşamına ait bazı alanları koruyabilmesi, kendini iyi hissettiği aktiviteleri ve ilişkileri sürdürebilmesi için eşine destek olmalıdır. Bunun için bebekle ilgili görev ve sorumlulukları paylaşmalıdır. Bu bakış açısına sahip olamayan erkek eşinin yetersizlik duygularını artıracak ve ilişkide uzaklaşma ve kopmalar kaçınılmaz olacaktır.

BEBEK KAYGISI YAŞAYAN ÇİFTLERE ÖNERİLER...

• İyi bir iletişime sahip olmak: İyi bir iletişim, açıklığı ve çatışmalarla baş etmeyi içermelidir. İyi bir iletişim, birçok sıkıntılı durumda olduğu gibi hamilelik ve yeni bebek sahibi olunan durumda da, çiftin en önemli sorun çözme enstrümanıdır. • Hamilelik ve lohusalık konusunda bilgi sahibi olmak: Öncelikle lohusalık zor bir yaşam sürecidir. Hele ki ilk bebekte, bu süreç anne için hem fiziksel hem de duygusal olarak zorlayıcı olabilmektedir. Bu dönemde farkındalık ile eşinin yanında olan erkek, bebeğin sorumluluklarını olabildiğince paylaşmalıdır. Ayrıca; annenin olası duygusal hassasiyeti konusunda gerçekçi beklentileri olan bir eş, bu sürecin kolay atlatılmasına çok yardımcı olur. • Eşler arası iş bölümü, görev ve sorumluluk hazırlığı yapmak (adalet duygusunu sağlamak): Özellikle ilk bebekten sonra birçok çiftin ilişkisi olumsuz etkileniyor. Bu tehdidin farkında olan ve önceden önlem alan çiftler; ya hiç sıkıntı yaşamıyor ya da kısa sürede ilişkilerini toparlıyorlar. Özellikle ev işleri, bebeğin sorumlulukları çok fazla kadına kaldığında çiftin arasındaki mesafe açılmakta, kadında adaletsizlik duygusu gelişebilmektedir. Bu da bir ilişki için önemli bir engeldir. • Bireyselliğe zaman ayırmak: Hamileliğin son döneminde ve bebek dünyaya geldikten sonra yaşamı çok değişen anne bu duruma adapte olmak konusunda mutlaka zorluklar yaşayacaktır. Annenin (ve babanın) yaşamı ne kadar az etkilenirse, bireysel haz aktiviteleri ne kadar sürdürülebilirse o kadar iyidir. MİLLİYET


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:06 Kasım 2013Yayınlanma Tarihi:10 Kasım 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.