Diş Hekimliğinde Hipnoz

Dünya'da bilimsel ve tıbbi hipnozu en fazla kullanan tıp mensupları diş hekimleridir. Hipnozla tedavi yapan hekimler arasında yüzde 40 oranıyla diş hekimleri önde gelmektedir. Bilimsel ve yasal anlamda 1958 yılından beri tıbbi amaçlarla hipnozun resmen kabul edildiği Amerika Birleşik Devletleri'nde faal 5 tıp kuruluşunun 3 tanesi diş hekimlerine ait kuruluşlardır. Diş hekimlerinin bu büyük oranı ve uygulamayı başarmaları rastlantı değildir. Diş hekimleri, kendi çalışma alanlarında anestezi ve cerrahi müdahaleler yapmaya yetkili olup, ayrıca diş hekimi korkusu gibi konularda, bulantı refleksinin kontrol altına alınması, ağız içi ve dışı aparatlara alıştırılması, ağrı, anestezi ve alerjik hastaların tedavilerinde, parmak, dudak emme, tırnak kemirme, çene gıcırdatma gibi psişik sorunları çözmek için tek başlarına hipnozu kullanma rahatlığına sahiptirler. Hasta hekim ilişkisinde fotöy (dişçi koltuğu) korkusu diye tanımladığımız korkular nedeniyle tedaviden kaçan ve dayanılmaz ağrılar karşısında zoraki teslim olup dişini kaybeden, ikinci bir ağrıya kadar bir daha uğramayan korkaklar çoğunluktadır. Onlara göre diş tedavisi ağrılı, acılı, can yakan, bir çalışmadır. Bu anlayış ve yaklaşım bazı kırsal kesimde büyüklerin "iğneciye, dişçiye gideceğim" gibi yanlış yaklaşımlarıyla değişmez bir korkuya dönüşmektedir. Kişi olgunluk çağına eriştiği halde olağan kontrollerden kaçmaktadır. Bu tür korkan gruptan, kendi sağlığı gereği tedavi olması gerektiğine inananlardan, hipnozu tanıdıktan sonra aklı yatanlarla yapılan birkaç seanslık tedaviden sonra yüzde 90 oranında korkunun giderilmesi mümkün olmaktadır. Kişi evindeki koltukta gibi dişçi koltuğunda oturtabilmektedir. Tedavi boyunca sıkılmamakta, uzun süre ağzı açık kalsa da yorulmamakta, ağrıya karşı direnci arttığından basit ağrıları algılamamakta, bulantı refleksini denetleyebilmekte, operasyonlar sırasında tükürük düzeyi, kanama miktarı azalmaktadır. Hekimin verdiği talimatları yerine daha kolay getirebilmekte, kısacası rahat ve huzur içerisinde sağlıklı bir ağız yapısına kavuşmaktadır. Şimdi vereceğimiz örneklerle tedavi olan gönüllerin görüş ve tedavi sırasındaki başarılarını aktaracağız.

 

HALEP ÜNİVERSİTESİ DEKANI'NIN HAYRETİ

Semra Hilal, Halep'te, Halepli mühendisle evli Türk kökenli bir hanımdır. 1980 sonbaharında merkezimize başvurduğunda, araç tutması, alerjik yapı ve aşırı kilo sorunlarından söz etmişti. Gerçekten o yıllarda, Halep'ten İstanbul'a gelmek uzun zaman alıyor, uygun olmayan yol yapısı ve virajlarda kişinin araç tutma tepkisini kamçılıyordu. Semra Hanım İstanbul'da kaldığı süre içerisinde 4-5 defa hipnoz seansına alındı. Hipnozu derin yaşayan gruptandı. Araç tutmasını çözebileceği, bilinçli ve dengeli besleneceği, iştah ve irade konusunda kendisini yönlendirebileceği telkinleriyle hipnoz uygulandı. Vücut direncinin artacağı alerji konusunda da kendini değiştirebileceği telkinleri yapıldı. Bu seansların ardından Semra Hanım, Halep'e döndü.

Bir gece yarısı şiddetli diş ağrısıyla uyanan Semra Hanım, sabahın erken saatlerinde Halep Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Dr. Adnan Haşim'e başvurur. Hastasının alerjik reaksiyonunu bilen Dr. Adnan Haşim, hastasına dişinin çekilmesi gerektiğini, ancak bunun Halep'te yapılamayacağını, kendisini New York'a yollayacağını belirtir.

"Madem dişimi çektirmek zorundayım. Önce İstanbul'daki doktorum Ali Eşref Müezzinoğlu'nu arayalım, Onun telkinini alarak işi ilaçsız morfinsiz ve ağrısız halledelim" diyen Semra Hilal'e, doktoru inanamamıştı. Doktor kendisine başvuran bu hastasını çok iyi tanıyordu. Semra Hilal'in fizyolojik yapısını biliyordu. İlaçlara karşı son derece alerjikti. Değil diş çektirmek, aspirin bile kullanamıyordu. Dr. Haşim, çaresiz hastasının önerisini kabul ederek İstanbul'un telefonla aranmasını ve Dt. Müezzinoğlu tarafından hipnozun yapılmasını kabul etmişti.

18 Nisan 1981 günü Halep-İstanbul arasında yapılan telefon aracılığıyla hipnoanestezi sağlanarak sağ alt yirmi yaş dişi çekimi gerçekleşti. Bu olay üzerine Dr. Haşim, hazırladığı tutanağı Halep'te tercüme ettirerek onaylatıp Dt. Müezzinoğlu'na bir belge olarak gönderdi. Kitabın sahifeleri arasında bulacağınız bu mektubun fotokopisinde görüldüğü gibi, "Dr. Adnan Haşim: Bayan Semra Hilal bana, anestezi dahil bütün ilaçlara karşı alerjisi bulunduğunu, bunun için dişinin çekilmesinde hiçbir ilaç alamayacağını bildirdi. Kendisine, bu gibi dişlerin çekilmesinde çok acı duyulacağı gibi, ardından da bir kanama olasılığının bulunduğunu ve kesinlikle ilaç kullanılmasının zorunlu olduğunu anlattım. Kendisi cevaben İstanbul'a gideceğini, ağrı duymamak için orada doktoruna başvurarak hipnoz tedavisi göreceğini, dönüşünde de gelip bana haber vererek dişini çektireceğini söyledi.

Hastam İstanbul'a gitti ve 18 Mart 1981 tarihinde Halep'e dönerek diş çekme ameliyatının 3 Nisan 1981 Cuma günü saat 13'te yapılmasının kararlaştırılmış olduğunu bildirdi. Aynı gün ve saatte, İstanbul'da Pangaltı-Ergenekon Caddesi 80/2 numarada, Doktor Ali Eşref Müezzinoğlu ile 46 46 05 numaralı telefon ile bir konuşma yapıldı. Diş etrafındaki bağları kestim ve diş etini dişten uzaklaştırdım. Hastam çok az bir acı duyduğunu söyledi. Doktor Ali Eşref Müezzinoğlu ile ikinci bir telefon konuşması yapıldı.

Doktor Müezzinoğlu, İstanbul'da telefon hattının öbür ucundan kendisine ameliyatın yapılabileceğini söyledi. Bunun üzerine dişi acısız olarak çektim. Ancak çengel halinde olan ve çürüyen diş kökü kırıldı ve yerinde kaldı. Gerekli aletlerle kök etrafını genişleterek kökü yerinden aldım ve çıkardım. Hastam bana pek az ve hatta hiç denecek kadar bir ağrı duyduğunu söyledi. Bu gibi dişlerin ve bilhassa anormal durumda bulunan dişlerin çekilmesinde hastanın çok ağrı duyacağını bildiğim için önümde olup bitene hayret ettim.

Sözü edilen diş çekme ameliyatı sırasında olup bitenleri Halep'te Diş Tabipleri Sendikası'na bildirdim. Suriye'de ilk defa olarak geçen bu olayı da New York Dişçilik Fakültesi'ne yazıyla bildireceğim. Bana verilen bu fırsattan dolayı Dt. Ali Eşref Müezzinoğlu'na teşekkür ederim.

Dr. Adnan Haşim,

Mühür ve tasdik.

Aslına uygundur,

19.04.81

DİŞ HEKİMİ KORKUSU

Şahika K. 44 Yaşında İngiliz Edebiyatı mezunu, Bir diş hekiminin yengesi olup, diş hekiminden korkmakta ve tedaviye gitmekten kaçınmaktadır. 24 Şubat 1998 günü Merkezimize başvurmuştur. Kültürlü ve bilgili bir hanım olan hastamız, muayene lafından bile etkilendiğini, randevulardan kaçtığını, sorunlar yaşadığını sigarayı artan bir ihtiyaçla içtiğini ve dengeli beslenmek istediğini ifade etmiştir. Yapılan görüşmeler sırasında tedaviden kaçınmanın yanlış olduğunu bildiğini ama, yapamadığını ifade ederek hipnoz uygulanmasını istemiştir. Hazırlık ve mayalama seansları sonunda doğrudan hipnoza alınmış ve yapılan birkaç seans sonunda istenilen konsantrasyona erişilmiş. Hastaya artık tedavinin yapılacağı söylenmiştir. Hasta cevaben "sigarayı bırakırsam başaracağımı biliyorum" diyerek kaçamak yollar aramaya çalışmıştır. O seansta derin giren hastaya sigarayı bırakabileceği telkinleriyle birlikte, diş konusu telkinleri de yapılmıştır. Bir sonraki gelişinde hasta mutlu bir ifadeyle bir türlü bırakamadığı sigarayı artık arayıp içemediğini, başardığını belirtmiş, artık diş tedavisine hazır olduğunu söylemiş ve son seansa alınmıştır. Ertesi hafta, uygun bir saatte kayınbiraderinin hayli uzakta olan muayenehanesine birlikte gidilmiştir. Yolda yapılan görüşmelerde hayretler içersinde olduğunu, randevu ve tedaviyi hiç düşünmediğini "sanki terzi provasına gidiyorum" diye sevincini belirtmiştir. Meslektaşımın şaşkın bakışları arasında muayene koltuğuna oturmuş ve kendini telkinlerimize bırakmıştır. Yapılan hipnoz sırasında, sadece diş tedavisiyle ilgili konularda, kayınbiraderinin de hipnozuna girebileceğini, biz olmasak da bundan sonra tedavilerinin tamamlanacağı telkin edilmiştir. Seans sırasında anestezi yapılarak diş çekimi ve ardından da ölçü alımı yapılmış, hasta hipnozdan çıkarılmıştır.

Nevzat Tandoğan, diş tedavisi ile geçmişe dayanan sorunları olduğunu, bir televizyon programı sırasında hipnozu tanıdığını, sığınacak son liman olarak bize başvurduğunu söylemekte idi. Yaptığımız görüşme sırasında alerjik bir yapısının olduğunu, ilaç kullanamadığını ve anestezi yapılamadığını ifade ederek, "bundan on yıl önce Çapa Diş Hekimliği Fakültesi'nde yaşadıklarını şöyle anlatmaktaydı: "Test yapıp dişini çıkarırız diye beni koltuğa oturttular. Yapılan anesteziden birkaç dakika sonra kendimden geçmişim. Üç gün yoğun bakımdan sonra hayata yeniden başladım. Yıllardır ağzım perişan bir vaziyette. Ama ne çare ki alerjik yapım tedaviye engel", diyerek kendisini tanımlamaktaydı.

Kendisine hipnoz ve mekanizması uzun uzun anlatılarak hipno anestezi altında yapılan ameliyat ve diş çekimleriyle ilgili video kaset izletilmiş, gönül rızası alınarak hipnoza başlanmıştı. Dördüncü seansta, önce sallanan iki dişi, ardından ertesi sabah üçer dörder olmak üzere ömrünü tamamlamış 17 adet sallanan veya kök haline gelmiş dişleri temizlenmiş, bu işlevler sırasında kesinlikle hiçbir ilaç ve anestezik madde kullanılmamıştır. İşlem bitince de alt ve üst parsiel protezi tamamlanmıştır.

AMERİKA'YA GİT DEDİLER BİZE GELDİ

İlker Aksoy 61 yaşında eczacı. 23 Eylül 1987 günü diş hekimi Erdal Salihoğlu tarafından Hipnoz Merkezine getirildi. Dr. Salihoğlu'nun okul arkadaşı olan Eczacı Aksoy, yıllardır bulantı refleksi nedeniyle protez kullanamıyor ve ağız içi tedavisiyle ölçü alımları sırasında rahatsız oluyordu. Son olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmesi, orada yapılacak sabit protezlere ve narkoz altında sorunu çözmesi önerilmiştir. Ekonomik olarak bu seyahat ve tedavinin pahalı olması karşısında sıkıntılarını anlatınca, Salihoğlu tarafından bir de hipnozu deneyelim düşüncesiyle konu gündeme gelmişti. İstanbul dışında, Biga'da hastamıza hazırlığın ardından üç direkt seans hipnoz uygulanarak rahatlatılmış, dördüncü seans da meslektaşımızın muayenehanesinde uygulanmıştı. İlk ölçüsü bulantı olmaksızın tarafımızdan alınmış, daha sonraki seanslarda da yanında olup hipnozu uygulayarak alt-üst protezleri yapılmış, "ağzında bir lokma nasıl duruyorsa protezleri de öyle kabulleneceksin" yaklaşımıyla işlem tamamlanmıştır.

Hipnoz seansları sonunda yüzlerce vakaya erişildi. Parmak emme, dudak, damak emme gibi konularda, bruksizm diye tanımladığımız çene gıcırdatma olgusunda, trigeminos nevralji gibi ağrılarda, yarı yüz felçlerin daha çabuk düzelmesi, ağız içi aparatlara daha kolay alışma gibi konularda güvenle uygulanmaktadır. Hasta; tedavi koltuğundan, sesten, aletten ve kokudan rahatsız olmamaktadır.

DİŞ HEKİMLİĞİNDE HİPNOZ (HİPNODONTİ)

Hipnodonti sadece hipnoanestezi altında diş çekmek değildir. Aslında hipnoza giren hastaların ancak %20'si diş çekiminin sağlanacağı kadar derin transa girebilmekte, asıl büyük çoğunluk, diş çekiminden başka konularda hipnozdan yarar sağlamaktadır. Hastaların başında diş hekimi korkusu gelmektedir. Hastanın bu korkusunun giderilmesi ve fotöye hiçbir korku duymadan oturmasının sağlanması bile büyük başarıdır. Ayrıca, diğer tıp branşlarına göre diş hekimleri hastalarının daha büyük bir yüzdesine hipnoterapi uygulama şansına sahiptir, çünkü hasta zaten ağrıdan ve korkudan kurtulmak için çareler aramaktadır ve her türlü öneriyi incelemeye hazırdır.

Genellikle hastalar dişhekiminin söylediklerini yerine getirmeye alışıkdırlar. Ağzınızı açınız, kapayınız, ısırınız, gibi telkinleri kabul etmeleri büyük avantajdır. Hafif bir transın bile elde edilmesi, hastanın rahatlaması, gevşemesi, korkularını yenmesi için yeterlidir. Diş hekiminin hastaları genellikle psişik yönden normal kişilerdir. Nörotiklerde görülen hipnoza direnç söz konusu olmadığından, bir psikiyatriste göre başarı oranı daha yüksektir. Dikkat edilmesi gereken nokta hipnozun kontrendike olduğu psikozların ayırımını yapmaktır. Çünkü hipnoz psikoz eşiğinde olan kişilerin psikoza girmesine sebep olabilir.

DİŞ HEKİMLİĞİ TEDAVİLERİNDE

HİPNODENTAL UYGULAMALAR

Hızla değişen ve gelişen psikolojik yaklaşımlar, hasta-hekim ilişkilerine yeni boyutlar kazanmaktadır. "Önce insan" ilkesinden yola çıkıldığında; oral kavite ile ilgili pek çok sorunun çözümünde ve ağız-diş sağlığının kazanılmasında psişik faktörler hastaya kolaylıklar sağlar.

Yaşayarak veya işiterek kazanılan dental fobiler insanoğlunu tedaviden kaçırmaktadır.

Ta ki; dayanılmaz ağrı ve sıkıntılar, yaşamı karartıncaya kadar. Can havli ile fotöye oturan hasta, acil sorunun çözümünden sonra ikinci bir ağrıya kadar hekimden kaçmaktadır. Diş hekimi fobisi, insanların ağız sağlığını tehdit edici boyutlara ulaşabilir. Bu fobi yüzünden diş hekiminden uzun süre kaçan hastalar, çeşitli sorunlarla karşılaşırlar. Genellikle bu fobinin sebebi, kendisi veya bir yakının geçirdiği kötü bir deneydir. Uzun süren ağrılı bir deneyim ardından, her geçen gün endişe katlanarak büyür ve sonuçta fobi oluşur. Artık hasta istese de tedavisinin yaptıramayacak hale gelir.

Oral kaviteyle ilgili davranış bozuklukları diş tedavisinin yapılmasında büyük bir engel olabilir. En sık görülen sorunlar, diş tedavisinin yarattığı anksiyete ve korkudan kaynaklanır. Bazı hastaların anksiyetesi o kadar fazla olur ki, rutin diş tedavisi sırasında yapılan tüm girişimler olanaksızlaşır (Berggren ve Karlson 1986, Eli ve Klienhauz 1985, Eli, Klienhauz ve Bar-Gil 1983, Klienhauz, Eli ve Rubinstein 1985, Milgrom, Weinstein, Klein-Knecht ve Getz 1985). Bu tür hastalar için tanımlanan tedavi teknikleri; genel anestezi, nitrözoksit (N2O), davranış tedavisi, gevşeme ve hipnozdur (Berggren ve Karlson 1986, Berggren ve Linde 1984, Eli ve Kleinhauz 1985, Eli, Kleinhauz ve Bar-Gil 1984, Eli ve arkadaşları 1983, Kleinhauz ve arkadaşları 1985, Milgrom ve arkadaşları 1985, Todd ve Walker 1980).

Hipnorelaksasyon ve hipnoz bu tür hastalarda çeşitli davranış tekniklerinin uygulanması için güçlü yöntemlerdir.

KORKU VE KAYGI

Problem

Diş hekimliğinde korku ve kaygı yaygın bir problemdir. Yapılan bir çalışma, diş hastanelerinde tedavi gören hastaların %46'sı, genel diş uygulamaları ve cerrahi operasyonlar sırasında kaygı içinde olduklarını göstermiştir.

Geleneksel Yönetim

Diş hekimi korkusu ve kaygısı olan hastalar geleneksel yöntemlerde pek çok tekniklerden yararlanmaktadır. Yönetim işinde iki anahtar özellik şunlardır:

Klinisyen lokal anestezi ve gerekiyorsa ilaç tedavisinin etkili kullanımına olanak verecek çocuğun kendisini rahat hissedebileceği bir çevre yaratır. Yukarıdaki durumun başarısız olması halinde son çare olarak genel anestezi kullanılır.

HİPNOZ

Hipnozun Tanımı ve Kavramlar

Hipnoz, düşüncelerde daha az analitik ve mantıklı; otomatik ve ayrılmış bir tavırla yüksek derecede telkinlere cevap verme kapasitesi olan süjelerin ruhsal deneyimlerinde, genellikle dalıp gittikleri duygular ve hayaller gibi zihinsel gevşeme ve kısıtlanmış farkındalık durumları olarak tanımlanabilir. Bu düşünceler hipnozun özünü içermektedir. Korku ve kaygı denetiminde şu yollarla uygulanabilir:

• Gevşeme, kaygının azaltılmasına yardımcı olmaktadır.

• Kısıtlanmış farkındalık yararlıdır; süjenin (hastanın) iç deneyimleri ve mutluluk hayalleriyle dalıp gitmesine izin verir, böylece hastanın korkuları kafasındaki en önemli şeyler olmaz ve dış olayların daha az farkına varır.

Hipnozun Uygulanışı

Hipnoz, kaygılı ve korkan çocukların yönetilmesinde korku ve kaygının derecesine göre değişik şekillerde uygulanabilmektedir. Kaygıyı ve hipnoanaljezinin kullanımını azaltmak için direkt ve endirek hipnoz yaklaşımları ve oto-hipnoz tanımlanacaktır.

Endirekt Yaklaşım

Bu teknik, çocuklar ve ergenler üzerinde kaygıyı azaltmak için kullanılır. Bu teknikte hastaların kendilerine telkin edildiği şekilde hissetmeleri sağlanır.

Nicolaou bu yaklaşım için şöyle bir örnek vermektedir: Diş hekimi “bu iğne canını acıtmayacak” demez. Tersine, “Dişetlerinde parmaklarımın hafif basıncını hissedeceksin fakat bunu kolaylıkla kontrol edebileceksin. Bizim rahatlıkla çalışabilmemiz için istenen bölgede rahatlatıcı bir uyuşma hissedeceksin ve okula dönmeden önce kendini iyi hissetmiş olacaksın.”

Öteki endirekt yaklaşımlar çocuğun hayal kurmaya cesaretlendirildiği “telkin terapisini” kapsar. Diş hekimliği çevresinde Gardner ve Olness’in ana hatlarını çizdiği yaklaşımların bir düzenlenişi vardır. Sevilen bir masal ya da hikaye kullanılarak küçük çocukların dikkati klinisyenin üzerinde odaklanabilir. Çocuğun (hayali televizyon seyrettiği) etkili bir teknik Moss tarafından tanımlanmıştır. Çocuk evinde televizyonda en sevdiği programı seyretmeye, ekranı görmeye ve sesleri duymaya teşvik edilir. Çocuk seyretmeye daldığı sırada, Moss tedavi görüşlerini şöyle tanıtmaktadır: “Televizyon seyrederken yapılanları hissedeceğini ancak bunların seni rahatsız etmeyeceğini bilmeni istiyorum. Bunun gibi, hatta seni çimdikleyebilirim. Sen bu çimdiklenmeyi hissedebilirsin, ama bu da seni rahatsız etmiyor. Bu doğru değil mi? Şimdi senin dişlerinle çalışacağım, bir şeyler olduğunu hissedebilirsin ekranı seyrettiğin ve müziğin sesini duyduğun sürece bu seni rahatsız etmeyecek ve sorun olmayacak”. Daha sonra tedavi tamamlanır ve çocuk televizyonu kapatması söylenerek uyandırılır.

Direkt Yaklaşım

Direk hipnoz teknikleri 9 yaşındaki çocuklarda daha uygulanabilir olmaktadır. Bu teknikler basit indüksiyon, derinleştirme işlemi, post-hipnotik telkin ve hastayı uyandırma gibi daha yapılanmış basamaklar içermektedir. Bununla birlikte pratikte bu basamaklar sıklıkla birbirine karışmaktadır.

Bir indüksiyon grubu göz fiksasyonunu içerir; çocuk başparmağın üzerine çizilmiş bir yüz veya uzatılan bir elde tutulan bir madeni para gibi sabitlenmiş bir noktaya odaklanır. Alternatif bir göz-fiksasyon tekniği yukarıdaki gibi çocuğu bir noktaya odaklamayı içerir, fakat çocuğa gözlerinin kapanması telkin edilirken sayı sayması söylenir. İndüksiyonu derinleştirme tekniği takip eder.

DİŞHEKİMLİĞİNDE HİPNOZ ENDİKASYONLARI

1- Hipnodental Tedavi Endikasyonları:

• Hastanın sakinleşmesinde ve korkuların giderilmesinde hafif bir transta bile rahatlık ve gevşeme olur. Hastanın ortodontik ve protetik apareylere alıştırılmasında hastaya uygulanan apareyin kendisine sağlayacağı yararlar anlatılır, onları severek kullanacağı, ilk dönemde ağızda oluşan yabancılık ve fazlalık hissinin çok çabuk geçeceği telkin edilerek hastanın proteze adaptasyon dönemi çok hızlandırılabilir.

• Uzun çalışmalar sırasında hastanın rahatının sağlanmasında bir cerrahi operasyon veya kanal tedavisi gibi ağzın uzun süre açık kalması, istenilen durumlarda hem hasta, hem de hekim için zorluklar vardır. Hipnoz altında ise bu sorun tamamen çözülebilir.

• T.M.E. disfonksiyonlarında kullanımı: T.M.E. disfonksiyonlarının en önemli sebepleri arasında olan bruksizm ve kas kontraksiyonlarının temelinde stres yatmaktadır. Hipnoz ile kişinin kendini kontrol etmesi ve rahatlaması sağlanabilir. Diğer kullanım alanları: Hipnoz, fasial paralizi ve trigeminus nevraljisinde yardımcı bir tedavi metodudur. İlaç tedavisinin yanı sıra hipnotik telkinlerle hastanın ağrı eşiği ve morali yükseltilip kan dolaşımı hızlandırılır. Çiğneme fonksiyonunu dengelemek amacıyla da hipnoz uygulanabilir.

2- Operatif Endikasyonlar:

• Anestezi ve analjezi sağlanmasında: Ağrı eşiği en basit telkinlerle bile yükseldiğinden en basit telkinler altında bu durum çok daha belirginleşir.

Hoş olmayan çalışmaların unutturulmasında: En az orta derecede transa girmiş bir hastaya operasyon bittikten sonra “biraz sonra sizi hipnozdan çıkaracağım, kalktıktan sonra bu seansta yapılan hiçbir şeyi hatırlamayacaksınız” şeklinde telkin verilir.

• Bulantı refleksinin kontrolünde: Bulantı refleksi mesleğimizde önemli bir sorundur. Bu yüzden dişini bile fırçalayamayan kişilerde ölçü almak bazen imkansız hale gelmektedir. Ölçüsü alınmadığı için veya yapılmış protezi takamadığı için protez kullanmaktan vazgeçen ve tedaviden kaçan hastalarla hepimiz karşılaşırız. Bu hastaların tedavisinde de hipnoz çok başarılı sonuçlar vermektedir.

• Tükrük akımının ve kanamanın kontrolünde: Bir kimsenin derisinde örneğin yüzünde hipnotik telkinle hiperemi oluşturabilir, yani kapiller damarlar kontrol edilebilir, o halde aynı mekanizmayla kontrol altına alınabilir. Derin transa giren bazı hastalarda oluşabildiği halde bazı kimselerde oluşmadığından bu konu tartışmalıdır.

• Alerjinin kontrol edilmesinde: Bütün lokal anesteziklere alerjisi olan kişilerde hipnoz bazen tek çare olmaktadır. Bu durumdaki hastalar eğer derin hipnoza giriyorlarsa bütün tedavileri Bilinçli Hipnoz altında rahatlıkla yapılabilir.

SONUÇ OLARAK:

Diş hekimliğinde neden Bilinçli Hipnoza gerek duyuyoruz?

Öncelikle şunu belirtelim; biz her hastanın cerrahi müdahale yapılabilecek düzeyde Bilinçli Hipnoz altına gireceği iddiasında değiliz. Ancak hastaların çok büyük kısmını (%90’ı) diş hekimi ve fotöy korkusundan arındırmakta, tedavi olmaya hazırlayabilmekteyiz. Hasta, karşılaştığı ürkeklik ve stresi atabilmekte, ağız açıklığı süresini yorulmadan uzatabilmekte ve bu sırada tükrük miktarını asgari derecede tutabilmektedir. Herşeyden önce hastayı fevkalade rahat ve huzurlu olarak koltuğa bizden korkmadan oturtabiliyoruz.

Hipno anestezi olarak kullanmanın gereğine gelince:

• Bazı kişilere bilhassa adrenalinli anestezik solüsyonların yapılması güçlük ve imkansızlığı, kalp ve Basedow hastalığı gibi rahatsızlıklarda ve diğer anestezinin tıbben kontrendike olduğu vakalar ile hastaların iğne korkusuna karşın Bilinçli Hipnozu anestezi yöntemi olarak kullanıyoruz.

• Hepimiz, bir çok vakada aşırı dentin hassasiyeti sonucu gerek kron kesiminde, gerekse kavite açılmalarında oldukça güçlükle karşılaşmış, anestezik solüsyona başvurmak zorunda kalmışızdır. İşte zaten korku ile gelen hastanın acı duyduktan sonra birde iğne yapılacağını duyması kendilerini bu konuda da ürkekleştirir.

• Anlatmaya çalıştığımız konular Bilinçli Hipnozu, bir anestezi endikasyonu durumuna sokmuştur. Biz Bilinçli Hipnoz altına aldığımız kişiyi korkularından arındırıp, rahat, huzurlu, sakin olmasını temin ediyor ve %25’e varan vakalarda da Bilinçli Hipnozu cerrahi müdahalelerde anestezi yerine uyguyoruz.

• Keza Bilinçli Hipnoz ile yapılan müdahalelerde kanamayı kontrol altında tutuyoruz.

• Her ne maksatla ve hangi cins ölçü maddesi ile alınırsa alınsın bulantı refleksinin önlenmesinde, (burada kasıt özellikle protezlerin kullanma başlangıcında meydana gelen bulantılardır) kron, köprü çalışmaları sırasında dişler möllenirken meydana gelen acı ve nahoş koku sorununun çözümlenerek, kron köprüleri simante ederken ve daha sonra meydana gelen aşırı hassasiyeti kaldırmada, tedavi gayesi ile kavite açılması pulpa ve kanal extirpasyonlarında kısaca tüm işlemler sırasında aşırı tükürük salgısının azaltılmasında, çalışma ortamının huzur ve sükunet içinde geçirilmesinde Bilinçli Hipnozdan gereğince yararlanıyoruz.

KLİNİKTE UYGULAMA TEKNİKLERİ

Kliniğimize başvuran çocuk ve ergenlerin psişik kökenli sorunlarının çözümünde daha çok endirekt yolla Bilinçli Hipnozu uygulanmaktadır. Endirekt metotla Bilinçli Hipnozu uygulamadan önce, hasta ile iyi bir diyalog kurarak iş birliğine hazırlamakta, klinik çalışmaları sırasında açığa çıkan sorunları giderebilmek için de, önce dost eli uzatarak ve hastaya yaklaşmaktayız.

- Size yardımcı olmamızı ister misiniz? Bu sözler o anda sıkıntı, eziyet, ağrı ve sorunlarla karşılaşmış kişiye; bir kurtarıcı gibi gelmekte; denize düşen yılana sarılır misali cevap (evet’e) dönüşmektedir.

- Size yardımcı olacağız. Ancak siz de bize yardımcı olarak isteklerimizi yerine getirir, gayret ederseniz sorunları birlikte çözebiliriz.

Bu sözlerle başlayan iletişimin ardından hasta ile daha iyi bir diyalog kurularak, kimliği, kişiliği, sorunları, zevkleri, tercihleri konusunda bilgi sahibi olunurken bir yandan da işbirliğini artıracak müşterekler aranmaktadır. Bu söyleşi içerisinde rahatlamaya başlayan hastaya komutlar verilerek relaksasyona erişmesi sağlanır.

- Şimdi her iki elinin baş parmağını avuç içine bükerek, diğer parmaklarla üzerine kilitle. Avuçlarını daha çok sıkarken, derin daha derin nefesler almaya başla. Şimdi daha derin üç nefes daha almanı istiyorum. Üçüncü nefesten sonra gözlerini yavaşça kapayıver. Bu andan itibaren alacağın her derin nefesten sonra göz kapakların daha da ağırlaşacak. Öylesine ağılaşacak ki, sanki birbirine kaynayıverecek, (bu arada göz kapaklarına parmaklarımızla bastırıyoruz) birbirine yapışıverecek. Şimdi şu ana kadar aldığından çok daha derin yedi nefes daha almanı istiyorum. Bu nefeslerle göz kapakların ağılaşırken bedenin giderek hafifleyecek. Öyle hafifleyecek ki; sanki bir hamur haline gelecek. Ama bilincin sanki bir bilgisayar gibi giderek daha da açılacak. Sözlerimden başka ses ve düşünce seni ilgilendirmeyecek. Bedenin gevşerken, göz kapakların ağırlaşırken bilincin çok açılacak... daha çok açılacak. Sen her sözümü duyacak uygun bulduklarını benimseyecek gereğini yapacaksın. Her geçen çalışmada daha da derinleşecek ama bilinç dışına çıkmayacaksın. Şimdi bedenin daha da gevşedi, bir hamur halini aldı... istesen de kollarını, bacaklarını kıpırdatamazsın. Göz kapakların çok ağırlaştı... sanki kurşun gibi... sanki birbirine dikilivermiş gibi... istesen de açamazsın... ama bilincin, sanki alıcı bir bilgisayar gibi... kontrolü parmaklarında, avuçlarında olan bir bilgisayar gibi... artık bu andan itibaren her türlü tedavin sırasında self kontrolle kendini yönlendirecek, korkmadan, çekinmeden tedaviye koşacaksın... Nasıl sinemaya, tiyatroya, konsere giderken rahatsan... artık tedaviye giderken de bu rahatlığı duyacak... tedavi yerinde huzur içerisinde olacaksın... sen güçlü bir insansın... kendi yeteneklerini daha çok kullanabilir ağrıya duyarlılığını değiştirebilir, korkunun kuşkunun üstesinden gelebilirsin... artık diş tedavilerin sırasında, sesten, ışıktan, aletten, ilaçtan ve iğneden rahatsızlık duymayacaksın. Aletlerin çıkardığı sesler... sana bir konserdeki sesleri hatırlatacak... çıkan kokularda da etkilenmeyecek veya en çok sevdiğin bir kokuymuş gibi yorumlayacaksın... çataldan, bıçaktan, kaşıktan rahatsızlık duyuyor musun? Bizim aletlerimizi de çatal, bıçak kaşık gibi benimseyecek çekinmeyeceksin... sen yediğin ekmekten, gıdalardan rahatsızlık duyuyor musun? Bizim ilaçlarımızı ve ölçü maddelerimizi de sanki tanıdık bir lokma veya ağzındaki ciklet gibi kabullenecek, rahatsızlık duymayacaksın... çalışmalar sırasında hiç sıkılmayacaksın... zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksın bile... huzur içerisinde, bir bahar ortamında, veya kendini bir sinemada, bir konserde bulacaksın... bu rahatlık içerisinde hekimin bütün istek ve talimatlarını yerine getirecek, basit ağrıları bile algılamayacaksın... sen güçlü ve başarılı bir insansın... Artık sağlığın gereği istediğin ve gerekli olduğuna inandığın için tedavi olacaksın... tedavi sonrasında yapılacak protezlere, dolgulara, köprülere hemen alışacak, sanki yeni çıkmış dişlerinmiş gibi benimseyerek çabucak alışacak... sanki tabii bir parçanmış gibi kabulleneceksin...”

VAKA ÖRNEKLERİ

1. VAKA

Kliniğimize başvuran Fatma Binican 56 yaşında olup, tedaviden ve iğneden korktuğunu, tedavi sırasında bayıldığını, sıkıldığını ve kaçtığını belirtmiştir. Muayene sırasında huzursuz ve tedirgin davranışı üzerine kendisine psikolojik çalışmalarımız tanıtılmış, isteği üzerine endirekt rahatlama ve hipnoz uygulanmıştır. Bu şekilde muayene ve tedavi sırasında rahatlaması sağlanmış, bulantı refleksi kontrol altına alınmıştır. İkinci gelişiyle yapılan tedaviler tamamlanmış sıra üç dişinin kronlanmasına, ardından parsiyel protezinin yapımına gelmişti. Hasta iğneden korktuğunu hatırlatarak tedavisi için doğrudan Hipnoz uygulanmasını istemiştir. Bu istek doğrultusunda gözle tespit sözle telkin metodu ile Bilinçli Hipnoz uygulanmıştır. Hasta çok derin hipnoza girmiş ve bilinçli bir şekilde mandibüler anastezi yapılmasını kabul etmiş ve kendini rahat bir tedaviye bırakmıştır. Üç kron kesimi, kanal tedavi ve ölçü alımı işlemleri sırasında hiç yorulmadan uzun süre ağzını açık tutabilmiş, yeni bir anesteziye gerek duyulmadan dört saat boyunca ağrısız durumunu korumuştur.

2. VAKA

Bir iş kadını olan Fatma Güner 46 yaşında olup yıllardır diş tedavisi yaptıramadığını, tedaviler sırasında bayılıp kendinden geçtiğini belirterek Hipnoterapi yoluyla tedavi olmak istediğini belirtmiştir. Motivasyon ve hazırlığın ardından direkt metotla Bilinçli Hipnoz uygulanarak korkuları giderilmiş ve tedaviye hazır hale getirilmiştir.Yapılan tedaviler sırasında yıllardır ihmal edilmiş pek çoğu kök halinde kalmış 6 adet diş ve diş kökleri dört seansta anestezi altında çıkarılmış ağız proteze hazır hale getirilmiştir.

3. VAKA

Cüneyt Demir 30 yaşında olup yüksek tahsilli bir üst düzey iş adamıdır. Kliniğimizde yapılan muayene ve tedavi sırasında, aşırı bulantı refleksinin oluşması, aşırı duyarlılık çalışma ortamını zorlaştırınca psişik tedavi önerildi. Hastamız bu öneriyi kabul edince endirekt metot uygulandı. Kısa sürede bulantı refleksi kontrolu ve hassasiyet giderimi sağlandı. Böylece tedavi tamamlandı.

4. VAKA

A. G. A. 6 yaşında olup kliniğimize geldiğinde huzursuz ve gergindi. Ailesinin rızası alınarak endirekt hipnoz uygulandı. Rahatlama sonunda tedavisi sorunsuz tamamlandı.

5. VAKA

E. G. İ. 4,5 yaşında olup kontrol amacıyla kliniğimize gelmiştir. Annesinin istemi doğrultusunda endirekt Bilinçli Hipnoz tekniği ile muayenesi kolayca yapılmış, fisür çürükleri fisür örtücülerle tedavi edilmiştir.

6. VAKA

M. Ç. 6 yaşında olup klinik muayeneler sırasında tedirgin ve huzursuz davranışı ile dikkati çekmiştir. Anestezi yapılarak dişlerinin çekim talebini reddetmiştir. Ailesinin bilgisi ve rızası ile yardım eli uzatılmış, endirekt metotla rahatlatılmış anestezi yapılarak iki dişinin çekilmesi ve diğer te davi işlemleri yapılmıştır.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:06 Mayıs 2010

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.