Bağırsak sağlığı hakkında her şeyi biliyor musunuz?

Bağırsak sağlığı ve mikrobiyomla ilgili ne biliyoruz? Bağırsak sağlığı hakkında her şeyi biliyor musunuz?

Sindirim sistemimizde bakteri, mantar ve virüsler de dâhil trilyonlarca mikroorganizma yaşıyor. Neredeyse bütün vücudumuzdaki hücre sayısı ile aynı miktarda mikroorganizma, çoğunluğu kalın bağırsakta olmak üzere bağırsaklarımızda yaşıyor. Fakat bağırsaktaki bakterilerin sadece yüzde 10 ila 20 kadarı başka insanlarınkiyle aynı.

Bu mikrobiyomlar beslenme, hayat tarzı ve başka faktörlerin de etkisiyle insandan insana farklılık gösteriyor ve sağlık durumumuzdan iştaha, kilodan ruhsal durumumuza kadar her şeyi etkiliyor. Bağırsaklar bedenimizin en çok araştırılan bölgelerinden olmasına rağmen bu çalışmaların kat etmesi gereken uzun bir yol var hâlâ. Bu alandaki son bilimsel çalışmaları sizler için derledik.

Beslenme

Beslenme şeklimiz bağırsak mikrobiyomunu büyük ölçüde etkiliyor. Araştırmalar, lif oranı düşük, hayvansal yağ ve protein bakımından yüksek olan batı tarzı beslenme ile kansere sebebiyet veren birikim ve enflamasyon arasında bağlantı olduğunu gösteriyor.

Lif bakımından yüksek, kırmızı et bakımından düşük olan Akdeniz diyetinin ise dışkısal kısa zincirli yağ asitlerini artırıcı, enflamasyonu önleyici ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkide bulunduğu belirtiliyor.

Bilim insanları bu alanda genel nüfusu kapsayıcı araştırmaların mevcut araştırmaları ilerleteceğini düşünüyor. Bu tarz projelere bir örnek olarak şu anda sürdürülmekte olan American Gut Study (Amerikan Bağırsak Araştırması) ABD'de yaşayan binlerce insanın mikrobiyom örneklerini toplayıp karşılaştırıyor.

Şimdiye kadarki bulgular, bitkisel ağırlıklı beslenen insanların bağırsaklarında mikrop çeşitliliğinin daha fazla olduğunu, diyetinde yeterli bitkisel gıda olmayanlarda ise bunlardan "tamamen farklı" özellikler olduğunu gösteriyor.

Araştırmadan sorumlu Daniel McDonald'a göre, "Henüz bir beslenme biçiminin sağlıklı veya sağlıksız olduğunu kesinlikle söyleyemesek de, meyve ve sebze yönünden zengin beslenenlerin sağlıklı mikrobiyomlara sahip olduğu kesin". Ancak McDonald, bitkisel ağırlıklı beslenmeden radikal bir şekilde sağlıksız beslenmeye geçildiğinde mikrobiyomda nasıl bir değişiklik olacağını kestirmenin mümkün olmadığını söylüyor.

Probiyotikler

Son yıllarda probiyotiklerin (yararlı bakteri) ve prebiyotiklerin (sindirim sisteminde yararlı bakterilerin beslendiği lif türleri) sağlığa faydaları medyada abartılmış olsa da, bunların iltihabi bağırsak hastalıkları ve kron hastalığının tedavisinde giderek daha yaygın kullanıldığını biliyoruz. Ancak yapılan incelemeler, hangi türlerin ve ne dozajda kullanımının etkili olduğuna dair daha fazla araştırma yapılması gerektiğini ortaya koyuyor.

İsrail'deki Weizman Bilim Enstitüsü bağışıklık uzmanı Eran Elinav, küçük bir örneklem dâhilinde yaptığı çalışmasında, bazı insanların probiyotiklere bağışıklığı olduğunu buldu. Yeni bulgularla takip edilmesi gereken çalışmada 25 sağlıklı bireye 11 farklı türde probiyotik veya plasebo verilerek öncesi ve sonrasındaki mikrobiyom ve bağırsak fonksiyonları kolonoskopi ve endoskopi yöntemleriyle test edildi.

"İnsanlar genel anlamda iki gruba ayrılabilir; ilk grupta, yerleşik mikrobiyomlar probiyotikleri kabul edip sindirim sistemini işgal etmesine izin vererek probiyotiklerin mikrobiyomu değiştirmesine olanak sağlarken, ikinci grupta, yerleşik mikrobiyomlar direndi. Bu grupta probiyotiklerin yerleşmesine izin verilmediğinden hiçbir işe yaramadığı görüldü" diye açıklıyor Elinav.

Araştırmacılar, kişilerin yerleşik mikrobiyomlarını inceleyerek hangi gruba düşeceklerini tahmin edebiliyorlardı. Bu sebeple Elinav bu bulguların, probiyotiklerin daha üst seviyelerde kişiye özgü kılınması gerekliliğine işaret ettiğini savunuyor.

Sağlık

Bağırsak florası, sağlıklı ve işlevli bir sindirim sistemi için temel bir rol oynuyor. Bunun en güçlü kanıtlarından biri huzursuz bağırsak sendromu vakalarının genellikle bozulmuş bağırsak floralarında görülmesi. Fakat floranın sağlığımız üzerinde çok daha kapsamlı etkileri var ve bunlar çoğunlukla insan hayatının ilk birkaç yılında ortaya çıkıyor.

Mikrobiyomumuz doğumdan hemen sonra gelişmeye başlıyor, bu mikropların sindirim sistemini işgal etmeye başladığı an demek.

İngiltere merkezli Quadram Biyolojik Bilimler Enstitüsü'nden mikrobiyom araştırmaları başkanı Lindsay Hall, normal doğum yoluyla doğan bebeklerin, sezaryenle doğan bebeklere oranla daha yüksek sayıda bağırsak bakterisine sahip olduğunu söylüyor. Bu, normal doğumda bebeğin doğum esnasında annenin vajina ve bağırsaklarındaki bakterilerle temasından kaynaklanıyor.

Hall, "Sezaryen yoluyla doğanlar bu başlangıç aşılamasından mahrum oluyorlar ve ilk temas ettikleri mikropları deriden ve çevre yoluyla alıyorlar." diyor.

"Yenidoğanlar için bağışıklık sistemini geliştirmek çok önemli. Son çalışmalar gösteriyor ki erken dönem bağırsak mikrobiyomunun bozulması o kişide sağlık açısından olumsuz sonuçlar doğurabiliyor."

"Sezaryen doğumun sağlık üzerine uzun süreli etkileri birçok çalışmada görüldü. Araştırmalar, bu kişilerde alerji ve daha az sağlıklı bir sisteme sahip olma ihtimallerinin arttığını gösteriyor. Bu da kişileri değişime ve antibiyotik tedavisi gibi müdahalelere karşı daha hassas kılıyor."

BBC TÜRKÇE


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:13 Ekim 2021Yayınlanma Tarihi:01 Şubat 2019

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.